5 Aralık 1934 yılında Türk kadınlarına seçme ve seçilme hakkının resmen verilmesi, Türk kadınının toplumsal yaşama katılımı açısından bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor. 19. yüzyılda Osmanlı’da başlayan modernleşme hareketinin Cumhuriyet Dönemi ile hız kazanmasının ardından, kadınların toplumdaki konumunun güçlendirilmesine yönelik birçok inkılap hayata geçirildi. Seçme ve seçilme hakkının, pek çok Batı toplumundan daha önce Türk kadınlarına tanınması da bu yeniliklerin en dikkat çekenlerinden biri olarak değerlendiriliyor.

Bu özel gün kapsamında yapılan açıklamalarda, kadınların toplumsal hayattaki mücadelesine ve varlığının önemine dikkat çekildi.

Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı’nın verilmesinin 91. yıldönümüne ilişkin açıklamalar sürerken, 2003–2008 ve 2009–2010 yıllarında Yalova Valiliği görevini yürüten Prof. Dr. Yusuf Erbay’dan dikkat çekici bir değerlendirme geldi. Cumhuriyet döneminde kadınların elde ettiği haklar ve bunların sonuçları üzerine konuşan Prof. Dr. Erbay, Türk kadınının seçme ve seçilme hakkını ilk defa 1935 Milletvekili Seçimlerinde değil, 3 Nisan 1930’da yapılan Belediye Seçimlerinde kullandığını vurguladı.

Kadın Üreticiler Sürdürülebilir Tarımı Öğrendi
Kadın Üreticiler Sürdürülebilir Tarımı Öğrendi
İçeriği Görüntüle

Türk kadınının bu hakkı ilk kez 3 Nisan 1930 Belediye Seçimlerinde kullandığını belirten Prof. Dr. Erbay, bu seçimler sonucunda Artvin’in Yusufeli ilçesine bağlı Kılıçkaya Kasabası Belediye Başkanlığı’na Sadiye Hanım’ın seçildiğini, ayrıca şehir meclislerine İstanbul’da beş, İzmir’de ise iki kadının girdiğini aktardı.

“Türk kadınına ilk defa seçme ve seçilme hakkının 1935 Milletvekili Seçimlerinde verildiği iddiasında ısrar edilmesi anlaşılır değil”

Türk kadınına 1933 yılında köy muhtarlığı ve ihtiyar heyetlerine seçilme hakkı tanındığını hatırlatan Prof. Dr. Erbay, bu seçimlerde Aydın’ın Çine ilçesine bağlı Demirdere Köyü’nden Gül Esin’in ilk kadın muhtar olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Erbay, “Açık kaynaklarda yer alan tüm bu bilgilere rağmen, Türk kadınına ilk defa seçme ve seçilme hakkının 1935 Milletvekili Seçimlerinde verildiği iddiasında ısrar edilmesi anlaşılır değildir. Yerel seçimlerin ‘seçim’ sayılmaması gibi demokratik olmayan yaklaşımlardan vazgeçilmelidir. Tekrar belirtmek gerekir ki, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı 90 değil, 95 yıl önce; pek çok dünya ve Avrupa ülkesinden önce verilmiştir. İlelebet yaşayacak Cumhuriyetimizde kadınlarımız, diğer tüm alanlarda olduğu gibi, seçme ve seçilme alanında da "eşit haklarını" özgürce koruyacak ve kullanacaklardır.” dedi.

Muhabir: Göktuğ Doğukan Yüksel