İki gün sonra 24 Kasım Öğretmenler günü bu nedenle bu haftaki konumuz: Eğitim.
İnsan doğar, büyür, gelişir ve yaşamını sürdürür. Bu iki yönden olur. Birincisi fiziksel veya bedensel olarak. Dünyaya adımını attığında küçücük bir bebektir. İlk gereksinimi karnını doyurulmasıdır. Beslenerek büyür. Beslenerek sağlıklı yaşar.
İkincisi ruhsal yönden gelişmesidir ki bu da beyninin doyurulması ile olur. Bunun yolu da eğitimdir. Her ikisinin birlikte yürütülmesi zorunluluğu vardır. Biri diğerini tercih edilemez.
İyi beslenmemiş bir kişiyi, ne kadar iyi eğitirseniz eğitin, bedensel olarak gelişemediği ve sağlıksız olduğu için yeteri kadar kendisine ve çevresine yararlı olamaz.
Sağlıklı güçlü, kuvvetli bir kimse eğitimli değilse, sahip olduğu enerjiyi iyi kullanamaz, belki de çevresine zarar verir. İşte esas tehlike buradan gelmektedir.
Az eğitimli insanların çokluğu, karnı doyurulamayanlardan daha büyük sorunlar yaratacaktır.
Eğitim, öğrenimle birlikte yani bilgi edinmenin yanı sıra insanın yeteneklerini geliştirmeyi, iyi ahlak sahibi olmasını amaçlar. Eğitim kendi kendine düşünme alışkanlığı kazanmak için yapılır.
Düşünebilen insan, iyi ile kötüyü ayırt edebilir. Kendisine uzatılan seçeneklerden hangisini benimseyip hangilerine göz ardı edeceğini bilir. Beynini gerçekler ve doğrularla doldurur.
Yarı eğitimli insanın kafasında boşluklar vardır. Eğitimli insanın aksine verilen her bilgiyle bu boşlukları düşünmeden doldurur. Art niyetli düşünce bezirganları bu tür insanları alır kendi düşünce şekillerine göre eğitirler. Daha doğrusu beyinlerini yıkarlar. Sonuçta tek yöne bakan, aynı yönde düşünen, kendine anlatılanların tek doğru olduğuna inanan sürüler oluşur.
Bu noktada eğitimi iki şekilde ele alıp değerlendirmekte yarar vardır. Birincisi okullarda verilen normal eğitim, ikincisi de okul dışında alınan eğitim.
Okullar, devletin yönetim ve denetiminde kurulmuş hizmet veren yasal kurumlardır. Buralarda pozitif, bilime dayalı çağdaş bir eğitim verilmeli ki, günün
gereği, modern görüş ve düşüncede bireyler yetişsin.
Kişi üzerinde, toplumun gelenek görenekleri ile etik kuralları etkili olur. Onun kişiliğinin oluşmasında rol oynar. Bu da bir bakıma okul dışın da alınan eğitim sayılabilir.
Okul dışında illegal veya yarı legal eğitim veren organizasyonlar da vardır. Özel amaçlı, belli bir konuda bilgi veren yetenek kazandıran kurslar iyi niyetli çalışmalardır. Sürücü kursları, yabacı dil kursları gibi.
Bunların dışında, kendi düşünce yapılarına uygun militan yetiştiren ve onları gerektiğinde kendi amaçları doğrultusunda kullanan örgütler vardır. Bunlar beyninde boşluklar olan yarı eğitimli kişileri arar bulur. Kimi saf kimseler de kendiliğinden bu tuzaklar düşer.
Bu nedenle eğitime her zaman bilgili yetenekli iyi insan yetiştirilmez Aksi de olabilir. Korunmanın ve korumanın yolu, söz konusu çocuklar ise, öncelikli görev anne babalara düşmektedir. Yetişkin, kendi akıl ve mantığını kullanarak doğru yolu bulabilir.
Bugün okullarımızda sağlıklı bir eğitimin verildiğini hiçbir kimse iddia edemez. Cumhuriyet kurulurken sadece iki bakanlığın isminin başına "Milli" sözcüğü konulmuştur. Milli Savunma ve Milli Eğitim. Ne yazık ki, Ulusal bir eğitim politikası henüz oluşturulup uygulanamamıştır.
Siyasi ve ideolojik nedenlerle sürekli değiştirilen sistemler çözüm yerine kargaşalar yaratmaktadır. Son örnek: Sekiz yıllık zorunlu öğretim tam oturdu derken çıkarılan 4+4+4 uygulamasıyla nereye gidilmek istendiği tartışılır olmuştur.
Akıllı tahta, tablet bilgisayarla çağdaş eğitim yapılacağını zannedenlerin önce beyinlerindeki örümcekleri temizlemek gerek.