Yürüyen Köşk’te
Yalova Barosu, adli yıl açılışını ise Yürüyen Köşk’te yaptı. Baro Başkanı Bekler, “Bu yıl adli yıl açılışını Yürüyen Köşk'te yapmamızın amacı ; modern hukuk sisteminin ülkemizde yerleşmesine öncülük yapan Gazi'ye ve onun çalışma arkadaşlarına şükranlarımızı bildirmekle beraber yargı sistemimizin ne kadar büyük sorunları olursa olsun temellerini attığı demokratik sistem içinde her soruna bir çözüm üretebileceğimizi göstermektedir. Vatanımızda özgür ve onuruyla yaşayan bir ulus olarak; hukukun egemen olduğu bir toplum halinde yaşamak bizden sonraki nesillere bırakacağımız en önemli mirastır. Hukukçular olarak, bu çok ağır sorumluluğun bilincindeyiz. Bu uğurda her türlü özveriyi gerçekleştirme kararlılığında olduğumuzda açıktır” dedi.
“Hukuka güven giderek azalıyor”
Bekler, “Yargı, haksızlığa uğramış ve hakkını arayan insanların en önemli sığınağıdır. Ancak üzülerek belirtmek durumundayım ki ; toplumumuzda tıpkı siyaset kurumuna olduğu gibi hukuk kurum ve kuruluşlarına da toplumumuzun güveni her geçen gün azalmaktadır.Bu güven kaybının toplumda kaos yaratacağı açıktır. Kaos yanında anarşiyi ve hukuksuzluğu getirir. Dolayısıyla herkesin hukuka ve adalete ihtiyacı vardır. Hakim teminatı, hakim bağımsızlığı,hak arama özgürlüğü gibi kavramlar hukuk devleti kavramını oluşturan araçlardandır.
Teminatı kağıt üzerinde olan bir hakimin, bağımsız olması mümkün değildir. Toplumumuzda süratli ve adil karar alabilen bir yargı beklentisi vardır.Türkiye'de kaç hakim-savcı olduğu,avukat sayısının ne kadar olduğu,hakim-savcı,adliye personeli ve avukatların sorunlarının neler olduğu,adliyelerin yetersiz olması,davaların neden uzun sürdüğü, dosyaların temyizden neden çok uzun sürede geldiği gibi konular toplumumuzu ilgilendirmemektedir. Toplum sadece ve sadece hızlı ve adil bir yargılama beklemektedir.
Yargının aldığı kararın sürati, etkisi ve karar verecek olan hakimin tarafsızlığı toplumu ilgilenmektedir. Bu sebeple özellikle siyaset makamı bu sorunları bir an önce çözmelidir.Siyaset kurumunun var olma sebebi olan demokrasinin en önemli temellerinden biri, hukuk devleti olma niteliğidir.Hukuk devletinin temeli ise bağımsız ve tarafsız yargıdır. Bağımsız yargının da olmazsa olmaz koşulu savunmadır.Bu derece önemli bir görev üstlenen hakim-savcı ve avukatlarımızın yetiştiği hukuk fakültelerinin durumu içler acısıdır.
Hukuk fakültelerinin sayısını çoğaltmak bu fakülteleri nitelikli hale getirmemektedir. En kolay açılan fakültelerden biri olduğundan bu fakülteler açılmaktadır. Ancak niteliğine dikkat edilmemektedir.Niteliksiz fakültelerden mezun olan hukukçulardan nitelikli hakim-savcı ve avukat olunamayacağı açıktır.Bunlar ile birlikte ülkemizde yargıya ayrılan pay bellidir.Ayrılan bu pay ile hızlı ve adil bir yargı düzeni kurulamayacağı da açıktır” dedi.
“Uzun tutukluluk süresi hukuk sisteminin kanayan yarası”
Bekler, açıklamasının devamında, “İstatistikler incelendiğinde çağdaş ülkelerle kıyaslanmayacak sayıda ülkemizde tutuklu bulunmaktadır. Uzun tutukluluk süreleri hukuk sistemimizin uzun zamandır kanayan yaralarındandır. Barolar ve sivil toplum örgütleri bu hususu yıllardır dikkat çekmeye çalışmışlarsada uzun tutukluluk süresi sorunu, son yıllarda kamuoyunuda yer alan davalar sebebiyle gündeme gelmiştir. Oysa insan hakkı ihlali olduğu açık olan ve neredeyse infaza dönüşen uzun tutukluluk süreleri yıllardır bu ülkenin önemli hukuksal sorunlarındandır. Hukuken tedbir niteliğindeki tutuklamanın, cezalandırmaya dönüştürül- mesi, hukuk devletinde büyük yaralar açmaktadır” diye konuştu.
“Yeni Anayasa ve terör gündem başlıkları”
Bekler, “Geçen adli yıldan bu yana ülkemizde önemli gündem başlıklarına baktığımızda; Yeni Anayasa ve terörün önde yer aldığını görmekteyiz. 12 Eylül ürünü olan ve toplumun ihtiyaçlarını karşılayamayan 1982 anayasanın yeniden yapılması gerekmektedir. Yeni anayasa hazırlanırken siyasi iktidarlar sadece parlemento ile bağlı kalmamalı ve başta Türkiye Barolar Birliği ve tüm barolar olmak üzere diğer sivil toplum örgütlerinden de görüş almalıdır. Ancak bu görüş alma şekil itibariyle değil içerik itibariyle olmalıdır.
Dünya barış gününü daha iki gün önce kutladığımızı hatırlatmak istiyorum.Ancak ülkemizde şiddetini giderek arttıran terör olayları,her gün gelen şehit haberlerine bugün 10 şehidimizin eklenmesnin yanında siyasiler ile teröristlerin kucaklaşması içimizde demokrasi adına,barış adına onarılmaz yaralar açmıştır.Yine komşumuz Suriye'de yaşanan ve emperyalist güçlerin organize ettiği ve desteklediği açık olan olaylardan insanlık ve barış adına kaygı duymaktayız.
Suriye'de gerek devlet güçlerinin ve gerekse muhaliflerin insanlık dışı uygulamalarla insan hakkı ihlalinde bulundukları Birleşmiş Milletler ve tarafsız gözlemci raporları ile sabittir. Burada bizce yapılması gereken ülkemizin taraf olmasından çok Suriye' nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü ile insan hakkı ihlallerinin önüne geçmesi için gayret sarfetmesi gerekmektedir. Yeni yargı dönemine başlarken, yeni yargı döneminin savunma mesleğinin mensubu biz avukatlara, hakim ve savcılarımıza ile adliyemizde özveri ile çalışan emeklerine her zaman saygı duyduğumuz tüm çalışanlara ,hızlı ve adil bir yargı talep eden halkımıza hayırlı olmasını diliyorum” diyerek açıklamasını sonlandırdı.