Söz konusu mahalde açılacak taş ocağı, Güney Köy, Paşakent mahallesi ve civarını, diğer faal taş ocaklarıyla birlikte olumsuz etkileyecek ve bölgedeki ekolojik sistemin tümüyle çökmesine neden olacaktır. İktidar himayesi altında yapılan bu cinayet girişimine sessiz mi kalacağız? Hukuksuzluğa teslim mi olacağız. Orman katliamına, insan sağlığını tehdit eden böylesi bir yağmaya karşı çıkmak, vatan görevidir, hayata sahip çıkmaktır” dedi.
Ekim, İzmit Körfez Köprüsü Ve Otoyol Projesine itiraz ve önerilerini bir kez daha hatırlatarak, ihale süreci tamamlandıktan hemen sonra, ihaleyi alan konsorsiyumun yani şirketler topluluğunun, köprü ve güzergahın geçeceği bölgelerde bir dizi “Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirmesi (ÇSED)” toplantısı yaptığını, 31 Ocak 2010’da Kılıç’ta gerçekleşen bu toplantının ilgili kanun ve yönetmeliklerin emrettiği resmi bir ÇED toplantısı olmadığını dile getirdi.
Ekim, 1993 öncesi projeler için ÇED muafiyeti getiren tebliği Danıştay’ın iptal etmiş olması nedeniyle resmi ÇED sürecinin başlatılması gerektiğini vurguladı. Ekim bu toplantıda söylediği gibi, otoyol projesinin Samanlı tüneli kazılarından çıkacak hafriyatın bu proje için kullanılmasının yeni taşocaklarının açılmasına engel olacağını da bir kez daha vurguladı.
Editör: TE Bilişim