Ekim, “Güney ve Kurt Köyleri yolu üzerinde, Güney Köyü’ne kuş uçumu 5-6 yüz metre mesafede, doğal orman alanı içinde bir taş ocağı daha hazırlık yapıyor. Gerekçesi, İstanbul İzmir otoyolu ve Körfez Köprüsü'nün ÇED kapsamı dışında tutulması ve bu proje kapsamında değerlendirilen diğer işlerin de ÇED süreci dışına alınması.  Otoyol ihalesini alan konsorsiyum, iktidar marifeti ile, alı kıran baş kesen anlayacağınız. Bu şirketlerin Yalova'da yaptığı toplantıda da kendilerini uyarmış ve Samanlı Dağları'nı 3 kilometreyi aşkın bir tünel kazarak geçeceği için, bu tünelden çıkan malzemeyi kullanmalarını, ormanlarımıza taş ocağı talebi ile saldırmamalarını söylemiş, yazmıştık. Daha fazla kar hırsıyla, ne uyarımızı dinlediler, ne de orman diye bir dertleri var.

Söz konusu mahalde açılacak taş ocağı, Güney Köy, Paşakent mahallesi ve civarını, diğer faal taş ocaklarıyla birlikte olumsuz etkileyecek ve bölgedeki ekolojik sistemin tümüyle çökmesine neden olacaktır. İktidar himayesi altında yapılan bu cinayet girişimine sessiz mi kalacağız? Hukuksuzluğa teslim mi olacağız. Orman katliamına, insan sağlığını tehdit eden böylesi bir yağmaya karşı çıkmak, vatan görevidir, hayata sahip çıkmaktır” dedi.

Ekim, İzmit Körfez Köprüsü Ve Otoyol Projesine itiraz ve önerilerini bir kez daha hatırlatarak, ihale süreci tamamlandıktan hemen sonra, ihaleyi alan konsorsiyumun yani şirketler topluluğunun, köprü ve güzergahın geçeceği bölgelerde bir dizi “Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirmesi (ÇSED)” toplantısı yaptığını, 31 Ocak 2010’da Kılıç’ta gerçekleşen bu toplantının ilgili kanun ve yönetmeliklerin emrettiği resmi bir ÇED toplantısı olmadığını dile getirdi.

Ekim, 1993 öncesi projeler için ÇED muafiyeti getiren tebliği Danıştay’ın iptal etmiş olması nedeniyle resmi ÇED sürecinin başlatılması gerektiğini vurguladı. Ekim bu toplantıda söylediği gibi, otoyol projesinin Samanlı tüneli kazılarından çıkacak hafriyatın bu proje için kullanılmasının yeni taşocaklarının açılmasına engel olacağını da bir kez daha vurguladı.
Editör: TE Bilişim