Önce Ateş ile Su kapışırlar… Su, Ateş’e moleküllerini fışkırtarak Ateş’in korunu söndürmeye çalışır, buna karşı Ateş, Su’yun altına sızıp, onu ısıtarak buharlaştırmaya çalışır. Kimin kime galip geleceğinden çok, bu kapışmanın kime zarar vereceğidir aslolan… Ama, ikisi de bunu ıskalar ve Dünya’nın bekası için var olmaları gerektiğini unutup birbirleriyle uğraşırlar, ki dünya olmayınca onlara gerek yoktur zaten…
Toprak ile Hava ise önce bağımsız kulvarlarda takılıp, Ateş ile Su’yun birbirini kertme teşebbüslerini uzaktan izlerler, Durumdan vazife çıkarıp, köprü olmak, katalizör olmak ya da uzlaştırıcı olmak gibi zor işlere asla girmezler, sonucu beklerler. Eninde sonunda Ateş ile Su’dan birisinin telef olması, Dünya’nın varlığını sürdürmesi adına, akıllarınca onların kıymetini arttıracaktır, ihtiyaca binaen…
Bu EGOzantrik salakların her biri, kendi öz niteliklerine göre, onulmaz bir bütünün olmazsa olmaz birer parçası olduklarını zumlayan büyük resmi asla göremediklerinden... ve bir tanesi telef olduğunda veya yok edildiğinde, diğer 3’ünün de bu gezegendeki görevlerinin biteceğini öngörebilecek dışbükey merceğe haiz vizyonları gelişmiş olmadığından, var olma ve var etme görevlerinin bile farkında değildirler…
Toprak, Hava’nın oksijenini kesmek ister, onun ürettiği ağaçlara kıyılmasına göz yumar ki, onlar Hava’ya Su molekülleri ısmarlamasınlar… Hava sıkılır, sıkıntılı bir Hava, yağacak gibi yapar, yağmaz ve Toprak'ın bereketini kaçırır… Su Hava’ya kızar, kendini serbest bırakmadı diye... “ah bi yağsaydım var ya, altımda ne kadar ateş varsa söndürürdüm...“ diye hırslanır… Hava, üfleyip Ateş’i körükler ki, Su’yu buharlaştırsın. Su buharlaşır gibi yapıp Toprak'a katılır ve Ateş ile
Hava’ya karşı ittifak yapar. Ateş Su’ya gıcıklığından dolayı onu alt etmek için, müttefiki Toprak'ın ürettiği ormanı yakar…
Ve 4’ü de, kendilerine verilmiş bu kutsal görev ayrıcalıklarını, ikbal kavgası nedeniyle ıskalayıp, birbirlerinin başını yerler… Olan, bunlara güvenip olanca gücüyle kainatta var olmaya ve var ermeye soyunmuş olan şu garibim gezegene olur… ve içindeki sevgi üretmekten yoksun insancıklara...
İşte, bu ülkede, 81 ilde, 1000 küsur ilçede ve onbin küsur beldede, yerel seçimler öncesi tüm partilerdeki durum budur… Kimisinde şeffaf, kimisinde hizmet-i biat dokusuna uygun olarak gizli saklı yaşanır bu halktan gizlenmeye çalışılan iç savaşlar… Ve sanırlar ki halk kerizdir… Halk’ın kendine göre terminatör bir Hulk’u yok sanırlar… ve bilmezler ki Sevgi denen bir 5'inci element vardır...
Allameyi cihan olsan, kof hizmet adamıysan,
Eninde de sonunda da hizmetkar isen şerre,
Hizmetçiyken, şol hizmete yakın bir çam dalıysan,
Helal olsun kul otlatıp, yeşertene bin kerre…