Karaçam, “Cami niye yapılıyor itirazı değil bizim söylediğimiz, caminin o alana yapılmasının çok yanlış olduğunu söylüyoruz” dedi. 2007 yılında seçildiği derneğin başkanlığını halen devam ettiren Karaçam, dernek üyeleri ve gönüllü MAG’lar ile birlikte afete hazırlık kapsamında il genelinde faydalı çalışmalara imza atıyor. 50 kişi ile başladıkları dernek faaliyetlerinde şu anda 600-700 rakamına ulaştıklarını söyleyen Yalova MAG-DER Başkanı Sabri Karaçam, “6 Şubat’ta yaşadığımız Kahramanmaraş depremi sonrasında hemen ekibimizle birlikte bölgeye intikal ederek arama kurtarma faaliyetlerine katıldık. Bizim amacımız olası Marmara Depremi’nde Yalova’yı hazırlayabilmek, bununla ilgili raporumuzu hazırladık. İlgili kurum ve kişilere teslim ettik, orada yaşanan aksaklıklarla ilgili bilgilendirmede bulunduk. Keşke Yalova’da kentsel dönüşüm tamamen bitmiş olsa da olası depremde binalar yıkılmasa ve bizimde kimseyi kurtarmaya ihtiyacımız kalmasa. Ama biz her ihtimale karşı şu anda eğitimlerimizi sürdürüyoruz” dedi.

‘Yetkililere yalvardık yapmayın diye’

İDO İskelesi yanında bulunan alana yapılan Tuna Camii’nin inşaatına önceki gün yapılan temel atma töreni ile başlanıldığını ancak olası deprem felaketinin yaşanması durumunda bu alana cami yapılmasının kesinlikle yanlış olduğunu ifade eden MAG-DER Başkanı Sabri Karaçam, “Yetkililere bu konuyla ilgili adeta yalvardık oraya cami yapmayın diye, eğer camiye ihtiyaç varsa bu orada olmamalı. Başka yerlerde de cami inşaatları gördük yüksek kesimlerde ya da kıyı kenar çizgisi yönetmeliğiyle alakası olmayan, olası depremde risk taşımayan alanlarda bunlar normal. Cami niye yapılıyor itirazı değil bizim söylediğimiz, camini o alana yapılmasının çok yanlış olduğunu söylüyoruz. Kıyı kenar çizgisi yönetmeliğine uygun değil, yasal olarak yapılmaması gerekir. Bunu da bir tarafa bırakın bundan 7-8 yıl önce Kandilli Rasathanesi’nin daveti ile Türkiye’ye gelen Japon bilim adamları, Marmara denizinde meydana gelecek olası deprem öncesinde erken uyarı sistemi geliştirdiler ve bilim adamları Yalova’da bizlere seminer verdiler. Olası Marmara depreminde Yalova’ya kıyı olan denizde meydana gelecek kum tepeleri ve o tepelerden oluşacak dalgaların hem Yalova kıyı şeridine hem de İstanbul’a aynı şekilde zarar vereceğini ve tarihte bunun örnekleri olduğunu anlattılar. O sebeple bu alana cami yapmayın diye meclis üyelerimize yalvardık. Ne olur elinizi onaylamak için kaldırmayın, bu yapılan resmen cinayet, gerçek bir cinayet. Kahramanmaraş’a gittiğimizde 8-10 katlı binalar adeta yerle bir olmuştu. Bu binalar 3-4 katlı olsaydı belki de bu kadar vatandaşımız hayatını kaybetmeyecekti ancak önceden önlem alınmadı ve bu felaketi yaşadık. Başımıza bir şeyler geldikten sonra pişman olmanın bir önemi yok” şeklinde konuştu.

‘Tsunami dalgalarının yüksekliği 8 metreyi bulacak’

Olası Marmara depreminde denizde oluşacak tsunami dalgalarının yüksekliğinin 8 metreyi bulabileceğini söyleyen Yalova Mahalle Afet Gönüllüleri Derneği Başkanı Sabri Karaçam, “Bunu söyleyenler 7-8 yıl önce Yalova’ya gelerek seminer veren Japon bilim adamları. 1 metre dalganın 100 metre içeriye girme özelliği var. Bizde bunu insanlara anlatmaya çalışıyoruz, depremi hissettiğinizde güvenli alanlara doğru hızlıca hareket edin. Örneğin Japon bilim adamları Yalova’da güvenli alanı şehir stadının olduğu bölge olarak söylediler. Buraya kadar ulaşmayabilir ama hesaplamak gerekiyor ibarelerini kullandılar. Ama denize 50-100 metre mesafede böyle bir yapıyı inşa etmek cinayete girer. O alana camiyi yapmanın esprisini de anlayamadık. Oraya harcanacak para ile daha güzel ve daha güvenli bir yere cami yapılabilirdi, araç park yeri olsun, insanlar işinden çıkıp ibadetini yapsın ve tekrar aracıyla dönsün. AFAD Başkanlığı 2021-2022 yılını risk azaltma yılı olarak ilan etti ancak o alana cami yapılarak buna tezat şekilde hareket edip risk yaratıyorsun. Aynı şekilde Meteoroloji binasının bulunduğu alana Atatürk İlkokulu’nun yapılmasına da çok karşı çıktık. O alanı üniversite yapsalardı ben bir şey söylemezdim. Çünkü üniversite öğrencisi deprem olur ve bittikten sonra binadan çıkarak yukarıya doğru koşar. Ama küçücük çocuklara bunu yaptıramazsınız ve ciddi anlamda o çocukların yönlendirmeye ihtiyacı olacak. Okullarda verdiğimiz eğitimlerde olası depremde öğretmenlerin ve görevlilerin çocukları deprem bittikten sonra kıyıdan uzaklaştırarak güvenli şekilde İstanbul Caddesi’nin oraya kadar götürülmesi gerektiğini anlatıyoruz ama o karmaşa da onları kim götürecek kim sahip çıkacak muamma. Veya cami cemaati dışarıya çıktı, o alanda büyük dalgaların camiyi yıkma durumu olamaz çünkü camiler tek katlı yapılardır, depremden de, dalgalardan da etkilenmez. Minareler etkilenebilir onu da çelik yapı şeklinde yapılırsa hiçbir şey olmaz. Biz caminin yıkılmasından değil, gelecek dalgaların insanları çekerek denize götürmesinden üzüntü duyarız. Böyle bir şey olursa bunun sorumluluğunu kim alacak? Oraya ruhsat verenlerin hepsi suçlu benim kanaatimce” diye konuştu.

‘Kurumlar risk azaltmalı, risk yaratmamalı’

Deprem öncesinde risk azaltmayla ilgili insanlara bilgi verdiklerini, evlerdeki riskleri en aza indirmeleri gerektiğini ve binalarında risk varsa çözmeye çalışmaları gerektiğini anlattıklarını belirten MAG-DER Başkanı Sabri Karaçam, “Risk azaltma eğitimlerimiz sırasında bir vatandaşımız çıktı, ‘Biz riskleri azaltalım da ilgili kurumlar yeni riskler yaratıyor’ dedi. Şimdi buna ne demeli, cevap verecek bir şey bulamıyoruz. Devletin ilgili birimi risk azaltma yılı ilan ediyor ama biz yeni risk yaratmak için orada cami yapıyoruz. Bunu hiç kimseye anlatamayız ve vatandaşta bunu görünce madem kurumlar bu riski görmüyor ben neden göreyim diyor. Henüz bitmiş bir şey yok temel atılmış olabilir ama lütfen oraya cami yapmayın diye buradan yetkililere yeniden sesleniyorum. Allah korusun olası depremde orada bir vatandaşımız hayatını kaybederse bunun suçlusu bu yapıya izin verenler olur. Bu bile bile insanları ölümün kucağına atmaktır. Ben camiye gidecek olsam kesinlikle oraya gitmem, çocuğumu ya da torunumu da yeni yapılan Atatürk İlkokulu’na kesinlikle göndermem. Aklıselim ve mantıklı davranmak gerekiyor. Yalova maalesef sahipsiz, karar verilmesi gereken şeyler merkezden yönetilmemeli. Vatandaşlarımıza hep şunu söylüyoruz, depremi hissettin ve sahil kesimindesin, en kısa sürede güvenli alana doğru gidin. Bilinmesi açısından söylüyorum, Fatih Caddesi ve Gazipaşa Caddesinin ön kısmındaki binalar olası depremden oluşacak dalgaları kesecek bir kısmını ama orada da büyük bir tehlike söz konusu. Tüm ara sokaklar, ara bölmelerde dalga suları dereler şeklinde akacak ve bu geri çekilirken önünde ne varsa alıp denize sürükleyecek” dedi.

‘Depremde 3 tane tehlike bizi bekliyor’

Olası Marmara depreminin büyüklüğünün 7,4 veya 7,6 şiddetinde olacağının tahmin edildiğini ifade eden Yalova Mahalle Afet Gönüllüleri Derneği Başkanı Sabri Karaçam, “7 üzeri bir depremde tsunami kesinlikle oluşacak, geçmiş tarihimizde de örnekleri var. Bizim yapacağımız şey bu konudaki önlemlerimizi alıp, risklerimizi azaltmak. Yakın dönemde Yalova’ya gelen deprem uzmanlarımız da sahil kesiminin ne kadar tehlikeli olduğunu söylemişti. Oluşabilecek tehlike birincisi ana deprem, arkasından artçı depremle büyük dalgaların gelişi, 3 tane büyük tehlike bizi bekliyor. Amacımız olası depremlerde can kaybının az olması ve hiç olmaması yönünde çalışmalarımızı yapmak ve insanlarımızı bilgilendirmek” şeklinde konuştu.

‘Depremi önemsemiyoruz’

Yalova’nın olası Marmara depremine hazırlıklı olup olmadığı sorusunu cevaplayan Yalova MAG-DER Başkanı Sabri Karaçam, “Yalova’da yaşayan vatandaşların bir kısmının depreme hazırlığı var ama bir kısmının hiç yok. Biz bunu eğitimlerimizde de görüyoruz. Bir kısmı bilinçli bir şeyler yapmaya çalışıyor. Örneğin eğitim verdiğimizde bizim ilk sorduğumuz soru şu, ‘Arkadaşlar evinizde deprem öncesi yapılacak olan tedbirleri aldınız mı?’ Salonda 60-70 kişi varsa 5-10 kişi elini kaldırıyor. Bu bir eksilik ve bunu teyitlemek için söylüyorum. Maraş depreminde enkaz altında bir vatandaşımızı yatakla gardrop arasında onun üstüne de kiriş gelmiş birisini ölü olarak çıkardık. Gardrop devrilmese kiriş kırılsa bile geldiği yerde bir yaşam boşluğu oluşturuyor ama gardrobun devrilişi kirişinde gardroba baskı yapmasıyla bir yaşlı kadının orada hayatını kaybettiğini gördük. Maraş’tan geldikten sonra İl Özel İdare Binası’nda bir eğitim yapmayı planladık. İlk toplantıda baya yoğun talep oldu ve 200 kişilik bir eğitimi bitirdik. Arkasından tekrar eğitim talep edenler oldu. Ama giderek bu ilgi azaldı, 50-60 kişilik gruplardan 10 kişi gelmeye başladı. İnsanlarımız artık eskisi gibi bu işi önemsemiyor. Başımıza bir şey gelmeden onu önemsemiyoruz maalesef. Japonya’da bizden çok büyük depremler oluyor, 9,2 büyüklüğünde depremde bir tane bina yıkılmadı. Tsunamiden gerekli önlemleri aldılar ama yetişemediği yerlerde ölenler oldu. Şu anda tsunamiye yönelik çalışma yapıyorlar bu tehlikeyi nasıl önleriz diye. Japonlar bu konuda bizden çok fazla duyarlı, tahliye esnasında da çok duyarlılar tek sıra halinde binaları terk ediyorlar, panik yapmadan ve yardımlar sırasında da insanlar sadece ihtiyacı olanı alıyor, herhangi bir kargaşa yaşanmadan” diyerek sözlerini tamamladı.

Tuğba ALTIN/Haber

Karaçam, ‘O alana cami yapılmamalı’ (4)Karaçam, ‘O alana cami yapılmamalı’ (3)

Editör: Rümeysa Şahin