Aile içindeki sorunların, anlaşmazlıkların çözümünde aile reisi sorumludur. Bu konuda başarılı olur, bireyler asındaki saygı ve sevgiye dayalı bir ortam yaratırsa, o ailede huzur vardır, mutluluk vardır.

Bir iş yerinde, bir işletmede, özel veya resmi kurumda ters giden işler, çalışanlar arasında uyumsuz davranışlar nedeniyle tartışmalar çekişmeler varsa bunların çözümleyicisi, o yerin amiri, müdür yani yöneticisidir. Bunu başarırsa sağlıklı bir çalışma ortama yaratmış olur. Herkes görevine odaklanır, verimlilik artar.

Bir ülkede problemleri çözmek, yaşayanlara rahat ve güvenli bir ortam sunmak iktidardaki hükümetlerin ve onun başındaki Başbakanın görevidir.
Sonuçta Aile Reisi, Müdür, Başbakan sorun çözücüdür. Asla sorun üretici değildir, olmamalıdır.

On yıllık AKP iktidarına baktığımızda, bu dönemdeki hükümetlerin ve değişmez Başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın çözümlediği belli başlı bir ülke sorunu bulmakta zorlanırız. Bunun aksine gündemi boş bırakmamak için sürekli yeni sorunlar üretmekte ne kadar yetenekli olduğunu görürüz. O kadar çok örnek var ki, isterseniz en büyüğünden ve en önemlisinden başlayalım.

AKP iktidara geldiğinde PKK terörü neredeyse sıfırlanmıştı. Terörist başı, bebek katili Öcalan yakalanmış Türkiye’ye getirilmiş yargılanmış, idam cezası kaldırıldığı için, ağırlaştırılmış ömür boyu hapse mahkum olmuştu. Örgütte dağılma aşamasındaydı. 

Bugün gelinen noktada son otuz yılın en karmaşık, ülke açısından en tehlikeli durumuyla karşı karşıyayız. Açılım, saçılımlar, paketler, süreçler, gizli ve açık pazarlıklar olayı artık yüksek sesle ifade edilen kürt sorunu şekline soktu. En son Diyarbakır’da sergilenen çadır tiyatrosu gösterisiyle sorun, çözüm değil çözülme, ülkeyi bölme noktasına geldi.

En son gündemde olan dersaneler kavgası. Dün ve daha öncesi böyle bir sorun var mıydı ? Ne oldu da ortaya sorun çıktı? Özel dersaneler kırk yıldır belki daha fazla, var olan bir sektör. Okullara, Üniversitelere sınavla giriş süreci başladığında, okullarda öğrencilerin sınav sistemine uygun eğitim almadıkları görüldü. Dersaneler bu açığı kapamak için devreye girdi.

Zaman içinde çoğaldılar, geliştiler, yaygınlaştılar. Her biri yasal, denetime açık, gelir ve giderleri kontrol altında. Çalışanların özlük hakları garanti altında. Aralarında tatlı bir rekabetin olduğu özel eğitim kurumları. Öğrenciler buralara kendi istekleri ile geliyor, anne babalar da bütçelerini zorlasalar da gönderiyor. Sistem kurulmuş işliyor. Sen şimdi kalk “dersaneleri kapatıyorum” de ve kapat. Bu ikiyüz km/saat hızla giden araca kazık fren yapmak olur. Takla atar her şey kırılır dökülür, saçılır.

Her ilde en az bir üniversite var. Büyük şehirlerde onlarca. Buralara devam eden öğrencilerin büyük kısmı dışarıdan gelme. Sen bunlara yeterli yurt sağlayamamışsın. Onlar da barınmak için kiraladıkları evlerde kalıyorlar. Durum böyle iken, tut kız erkek bir arada kalıyor diye bir öğrenci evleri sorunu çıkar. Yahu bunlar çocuk değil, ergin yaşa gelmiş. Anne babaları var. Sen ahlak polisi misin ? 

İlk okullarla orta okullar birleştirildi. İlköğretim Okulları oldu ve sekiz yıllık zorunlu öğretim başlatıldı. Öncesi ve sonrası karşı çıkanlar oldu. Ama oldukça başarılı bir şekilde uygulandı. Sistem aşağı yukarı oturmuşken, 4+4+4 denen ucube bir sistem getirildi. Beraberinde birçok sorun.

Dış ilişkilerde Cumhuriyet tarihinin en sorunlu dönemi yaşanıyor. Kavgalı olmadığımız komşumuz yok gibi.

Muğla’daki termik santrallerin ve kömür yataklarının satılmasına, o iş yerlerinde çalışan işçiler karşı. Sokaklara dökülmüş durumda. Başbakan’ın Muğla gezisi sırasında ilde adeta sıkı yönetim ilan ediliyor.

Cumhuriyet’in kuruluşuyla yaşıt Sanat Kurumları kapatılacak. Sanatçılar meydanlarda.

Sık sık baş vurulan bir başka yol, yakın tarihe ait olayları çarpıtarak gündeme getirmek ve tartışma başlatmak. Gerçek araştırmacı yazar Sinan Meydan bu yalanlara belgelerle son yayınladığı kitapta yanıt veriyor.

(Başbakan R.Tayyip Erdoğan’ın Tarih Tezlerine El Cevap. İnkılap Kitabevi ) 

Liste uzayıp gider. Bu sorunların hiçbiri çözülmüş değil. Çoğu gündem saptırmak için yaratılmış yapay sorunlar. Ama o günlerde, her biri üzerinde, anlı şanlı, yanlı medyamızda tartışıldı, işin uzmanlarınca !  görüşler bildirildi. Bol bol laf üretildi. Çözüm değil. Hepsi de unutulup gitti. 

Kuzum bunlar ülke yönetmeyi oyun mu sanıyor ?