Klinik Psikolog B. Begüm Yalçın; Bağımlılık Hayat Boyu Devam Eden Bir Süreç Klinik Psikolog B. Begüm Yalçın; Bağımlılık Hayat Boyu Devam Eden Bir Süreç

Yalova Gazetesi’nin Videolu Köşesi yeni isimleri ağırlamaya ve sizlerle buluşturmaya devam ediyor. Geçtiğimiz hafta ilk kez Videolu Köşe’de konuk aldığımız TEMA Vakfı’nın Çınarcık İlçe Sorumlusu olan Orçun Emrah Eren bu hafta “Ekolojik Okur-Yazarlık: Doğa Eğitimlerinin Önemi” konusunu ele aldı.
“Beşeri unsurların devam edebilmesi için insan ve doğa arasında uyum olmalı”
Doğada bütün canlıların birbirleriyle ilişki içerisinde olduğunu söyleyen Eren, “ Nefes almak, beslenmek, barınmak, ihtiyacı olan ürünleri üretmek için doğal ortamdan yararlanmaktadır. Bu durumda hava, su, toprak gibi doğal unsurlarla, insan faaliyetleri sonucu ortaya çıkan köprü, sanayi tesisi, bina gibi beşerî unsurlar arasında bir uyumun bulunması ve bu uyumun devam edebilmesi ancak insanların doğayla uyumlu bir şekilde yaşamasıyla mümkün olacaktır. Aksi hâlde ormanların tahrip edilmesi, tarım alanlarının yerleşim ve sanayi alanına dönüşmesi, iklim değişikliğine bağlı olarak ortaya çıkan olumsuz gelişmelerin yaşanması gibi birçok sorun çözümsüz kaldığından artarak karşımızda durmaya devam edecektir” ifadelerini kullandı. Ekolojik Okuryazarlık ve Ekolojik Yazar hakkında bilgi veren Eren, “Yeryüzünde hayatı mümkün kılan doğal süreçleri anlamaya ekolojik okuryazarlık, doğanın ilkelerini ve sınırlarını bilen, doğayla uyumlu yaşamayı ilke edinmiş kişiye de ekolojik okuryazar denir” dedi.
“Ekolojik Okuryazar sayısı gittikçe artıyor”
Milli Eğitim Bakanlığı ve TEMA Vakfı arasındaki anlaşmaya açıklık getiren Eren, “MEB ve TEMA Vakfı işbirliği ile 2011’de tohumları atılan Ekolojik Okuryazarlık Öğretmen Eğitimi, kök salmaya ve yeşermeye devam ediyor. Ekolojik Okuryazarlık Öğretmen Eğitimi’ne ilk iki yılda 50 ilden 134 öğretmen katıldı. 2013’te gerçekleşen üçüncü Ekolojik Okuryazarlık Öğretmen Eğitimi ile toplamda 59 ilde ve 249 Ekolojik Okuryazar öğretmen sayısına ulaşıldı ve bu sayı artarak devam ediyor. Ekolojik okuryazar öğretmenlerimiz, geçtiğimiz yıllar içerisinde öğrencileriyle birlikte ekolojik bahçeler oluşturdu, sergiler, şenlikler düzenleyerek, fidanlar dikti, öğrencilerine doğal varlıkları sınırsızmış gibi görmenin ne kadar yanlış olduğunu, doğayı sadece sevmenin yeterli olmadığını, doğaya sadece bakmak değil, bakınca görmek ve yorumlamak gerektiğini anlattılar” şeklinde konuştu.
“Doğa insanlar olmadan da varlığını sürdürür”
Ekolojik Okuryazarlık Öğretmen Eğitimi’nden bahseden Eren, “Uygulamalı ve teorik eğitimler ile atölye çalışmalarından oluşan Ekolojik Okuryazarlık Öğretmen Eğitimi, MEB Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü uzmanları, TEMA Vakfı Bilim Kurulu üyeleri ve çalışanları ile bilim insanları, uzmanlar ve STK Temsilcileri tarafından veriliyor. Ekolojik Okuryazar öğretmenlerimiz ile doğanın ilkelerinin günlük yaşamdaki yeri ve bu ilkelerle uyumlu yaşamın Türkiye ve dünyadaki örneklerini birlikte tartışıyoruz. Ayrıca, doğada her şeyin birbirine bağlı olduğunu, doğayla kurulan her türlü bağ ve etkileşimin olumlu ya da olumsuz sonuçlar doğurduğuna, doğada hiçbir şeyin sonsuz olmadığı gibi, yok olmadığının da altını çiziyoruz. Çünkü biz insanlar doğanın bir parçasıyız. Doğa insanlar olmadan da varlığını sürdürmeye devam eder. Ama bizler nefes almak, karnımızı doyurmak, suyumuzu içmek, barınmak, aklınıza gelebilecek her türlü durumda doğaya muhtacız. Oysa doğa ihtiyaçlarımızı onu sevmemiz ve korumamız dışında hiçbir karşılık vermeden bizlere cömertçe sunuyor” ifadelerini kullandı.
“Kutulanmış çocuklar haline geliyorlar”
Ekolojik okuryazarlığın bize doğayla uyumlu yaşamayı öğrettiğini vurgulayan Eren, “Dünyada nadir örnekleri görünen ekolojik okuryazarlık programını MEB’in destekleri ile ülkemizde ve üstelik de öğretmenlerimize yönelik olarak uygulamaktan dolayı umut doluyuz. Çünkü, eğitimlerimize katılarak ekolojik okuryazar olan öğretmenlerimiz, yarının yöneticilerini, karar vericilerini, meslek sahibi bireylerini yine bu anlayışla yetiştiriyorlar. Öğretmenlerin, öğrencilerinin ekolojik okuryazar olmalarını desteklemeleri, gelecekte alınan kararların ve atılan adımların insan-doğa çatışmasını artıran bir yönde değil doğayla uyumlu bir yaşam yönünde atılmasını sağlayacak” dedi. Günümüz çocuklarının sokaklara daha az çıktığını belirten Eren, “Vakitlerinin büyük çoğunluğunu evde bilgisayar veya televizyon başında, okulda ise sınıflarda geçirerek, ‘kutulanmış çocuklar’ haline geliyorlar. Oysa araştırmalar toprağa dokunan, doğayı gözlemleyen, hisseden, koklayan, merak ederek keşfeden, doğayla temas eden çocukların, bedensel sağlıklarının, duyularının güçlendiğini, özgüvenlerinin arttığını, okul başarılarının ve yaratıcılıklarının geliştiğini gösteriyor. MEB ve TEMA işbirliği ile hayata geçen Ekolojik Okuryazarlık Öğretmen Eğitimi, öğretmenlerimizin bilgi dağarcıklarını yeni yöntemler ve farklı bir bakış açısıyla geliştirerek, ‘okur ve yazar’, yani ‘bilen ve uygulayan’ nesillerin yetişmesi için daha donanımlı hale getiriyor” şeklinde konuştu.
“Ekolojik Okur-Yazar olsaydık ormanlarımızı yok etmezdik”
Ülkemizin Okur-Yazar bir toplum olması halinde olabilecekler hakkında bilgiler veren Eren, “Toplumun ve toplumu oluşturan tüm bireylerin ekolojik okuryazar olmasının, gezegenimizin ve insanlığın geleceğini olumlu yönde etkileyeceğine ve değiştireceğine inanıyoruz. Bizler milyonlarca yılda oluşmuş doğal dengeyi sanayi devrimi ile birlikte son yüzyılda alt üst ettik, iklim değişikliği sürecini hızlandırdık. Eğer ekolojik okuryazar bir toplum olsaydık ormanları yok etmez, suyumuzu, havamızı kirletmez, canlı türlerinin nesillerinin tükenmesine neden olmaz, dünyamızın bizlere karşılıksız sunduğu ekolojik kapasitenin 1.5 katını tüketmezdik” ifadelerini kullandı.
Konuşmacı/TEMA Çınarcık İlçe Sorumlusu Orçun Emrah Eren
Kameraman/Duygu Saral

Editör: Arda Yavuz