3 gündür beni dürtükleyen içgüdüsel öngörüm şimdi ufaktan ufaktan titreşimlere başladı.  Sanki çok şey biliyormuş gibi devamlı kafamı kurcalamak şöyle dursun, kemirmekte ve yiyip bitirmekte… Hep böyle olur, önce kuruntuların esintileri gelir telepatik olarak,  terazi artık işe yaramıyor, kantarın topu zaten kaçık, o nedenle hassas kuyumcu endazesine koyar tartarım, içgüdüsel telepatiyle gelen multivizyonel kurgular birkaç zaman sonra tartılıp, paketlenip, beyin kıvrımlarındaki çekmecelerine yerleşir. Antipatik olan “ben söylemiştim“  düzeylerine inmek olmasın diye pek dillendirmem, yazmam, kendim ve en yakınlarım bilir. 

Bu günkü yazı konusu kuruntu değil, olasılık hesabı da değil, sadece gidişat rotasının analitik bir pergelle ölçümü... 1920'de birleşmişlikleri biraz yüzeysel olan, yani pek de perçinlenmiş olmayan  Amerika Birleşik Devletleri'nin Başkanı Wilson'un,  “ beyler, önce kenetlenip tutunabilmek, sonra tedricen Dünya'ya hakim olabilmek istiyorsak, yeryüzündeki tüm yeraltı enerji kaynaklarını önümüzdeki 100 yıl içinde, şu veya bu şekilde ele geçirmek zorundayız...“ dediği meşhur söyleminden sonra tuşa basılmıştır, bunu artık herkes biliyor.

Rothschild Hanedanlığı kanalıyla, bu görevin ihalesini alan 5 dev petrol şirketinin yöneticileri hesapta golf oynama maksadıyla bir araya geldi ve bu planlama ve paylaşımın finansman tuşuna basıldı, bu  hareketin süratli şekilde küreselleşmesi ve olası başkaldıracak ülkelerin içerden fethedilmesi için Dünya geneline bir nevi franchise'lar verildi. Bu piramit hanedanının efendileri, hükümranlıklarını peyk localar ve dinlerüstü tarikatlar sistemiyle dünya üzerine örümcek ağı gibi yaydılar. Bu amaçla egemen ülkelerin belli üniversitelerinde, ülkelerin başına konacak kukla yöneticilerin eğitimleri verildi
onyıllardır. 

Bugün İlluminati denen soyut illetin bir kanalının  kurucu üyesi olan bu aile, Dünya'nın on yıllardır kanını emerek edindiği finansal statü doyumuyla, kenara çekildi gibi görünse de total finansla kazanımların sisteme paylaştırılması, yedirilmesi ve politik kazanımlara dönüştürülmesi aşamasında kontrolü daha karmaşık başka yapılara devretmiştir ve murakabe heyetindedir.  İşte dünya bu devir teslim sürecinin karmaşasını yaşıyor, kontrolden çıkan, total amaçtan sapan loca ve tarikatlar var. 

Ha ! gelelim sadede ve bizim düzenin derilmiş, düzülmüş düzlemine... Kontrolden çıkan, iktidar-tarikat ittifakı, doğal çatlama sürecine girince ve deliğe süpürülme zamanı yaklaştıkça, daha doğrusu yaklaştırıldıkça, bu piramidin o en üstteki makamı yeni bir alterno tuşa bastı sanırım. 
Soru ; Şimdilik B planı olarak yeşertilmekte olan bu alternatif akım, düz mantık yürüterek en etkili paslaşmalarla nasıl olabilirdi sizce?  Cevap ; Muhalefet partisinin de içinde olduğu yeni bir yapıya güç pompalanarak... Soru; Peki bu nasıl olurdu? Cevap ; Muhalefet partisinin başına kendi adamını getirecek zemini bugünden tesis ederek.

İstanbul Belediyesi bir parmak bal ötesinde artık CHP'ye kurban verilmiştir. CHP Fatih edalarıyla İstanbul'u alacaktır ama bu Pirus Zaferi'nin ülkeye maliyeti bu piramit sistem tarafından halka farklı faturalarla ve yeni zamlı fiyatla ödetilecektir. 

İçgüdüsel öngörümün telepatik fısladığı senaryo şudur. Zayıflamış ve bölünmüş bir AKP, güçlenmiş ama bölünmüş bir CHP... 2105 seçimlerinde tek başına iktidar olamayacakları bir yapı, zorunlu koalisyon ve aynı frekansta iki liderin ana hatlarda uyumuyla piramit sisteme daha iyi ve uzun vadeli bir hizmet... 
Eee. Şimdi bunca ahkamlarımızı sonuna kadar okuma lütfunda bulunduysanız, asıl soru geliyor. Yalova'da adayın kim olacağını tartışmak, bunun için birbirini yemek biçmek, kırmak, dökmek ne kadar basit ve sığ bir dünyevilik ve ne kadar saçma geliyor şimdi değil mi? Hatta yerel seçimleri kimin alacağı ile ilgili kırıcı dökücü olmak ne kadar küçük düşünceler değil mi? Birileri arenada ringe çıkartılmış, seyredenler keyifle purolarını yakıp orgazm oluyorlar, rigdekilerin ağızları burunları dağılıyor... 

Hatta ülkenin kim tarafından yönetileceğini tartışmak bile ne kadar sığ değil mi? Oysa sadece makas değişecektir, toplumumuzun gazı alınacaktır, gericilik dozajı frenlenecektir, nefes alma  oksijeni zerk edilecektir,  ama gidilen yer tek Dünya Devleti'dir... Bunun gerekçeleri ise biraz astro fizik, mistisizm, mefafizik gibi evrensel sentezlere girdiği için, dünyevi formatta yeni ahkamlar kesmenin pek anlamı yok, kimse anlamaz zaten...