Başkan Kendir, merkez üssü Gemlik olan depremlerin neden kaynaklandığına ilişkin dikkat çekici bir iddia ortaya atarken, olası büyük depremlere hazırlık konusunda Yalova’daki belediyelerin yetersiz kaldığını belirterek eleştirilerde bulundu.

1 Temmuz Salı günü Gemlik'te biri 3.9, diğeri ise 4.2 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. Ardından 2 Temmuz Çarşamba günü saat 13.57’de gerçekleşen 4.3 büyüklüğündeki deprem ise Yalova’dan da hissedildi. Depremler sonrası şehirlerin bu tür sarsıntılara ne kadar hazırlıklı olduğu kamuoyunda tartışma konusu olurken, uzmanlar da merkez üssü Gemlik olan depremlere ilişkin farklı açıklamalarda bulundu. Bu durum, vatandaşlar arasında kafa karışıklığına yol açtı ve bilgi kirliliğine neden oldu.

Yalova Gazetesi olarak konunun yereldeki en yetkin isimlerinden biri olan İYİ Parti İl Başkanı Osman Kendir ile bir araya geldik.


Geçmişte Jeoloji Mühendisleri Odası’nın Yalova İl Temsilciliğini de yapmış olan Yüksek Jeoloji Mühendisi Kendir, Gemlik’te yaşanan depremlere dair dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün internet sitesinden erişilebilen Türkiye haritası üzerinden bölgeyi işaret ederek açıklamalarda bulunan Kendir, depremlerin meydana geldiği alanın Kuzey Anadolu Fayı’na dahil olmadığını söyledi.

Kendir, Gemlik’te yaşanan depremlerin nedenini açıklarken, yaklaşık 35 milyon yıl öncesine dayanan volkanik hareketliliğe dikkat çekti.

Konuşmasının son bölümünde ise Yalova’nın depreme hazırlık durumu hakkında çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Kendir, Termal ve Çınarcık belediyelerinde jeoloji mühendisi bulunmadığını, Yalova ve Çiftlikköy belediyelerinde ise mevcut kadronun yetersiz olduğunu ifade ederek uyarılarda bulundu.

Yalova Gazeteciler Cemiyeti Gemlik’te
Yalova Gazeteciler Cemiyeti Gemlik’te
İçeriği Görüntüle

Yalova Iyi Parti Il Baskan Jeoloji Muhendis Gemlik Depremler Aciklama (4)

“Bu bölge adeta bir “fay cenneti.”

Gemlik’te gerçekleşen depremler hakkında bilgi vermeden önce Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’ne ait bir harita üzerinden genel durum hakkında açıklamada bulunan Kendir, “Bu harita üzerinde mavi, kırmızı ve sarı çizgiler görülüyor. Bu çizgilerin tamamı fay hatlarını temsil ediyor. Maviler, geçmişten günümüze kadar tespit edilmiş faylar; kırmızılar aktif faylar; sarılar ise bu aktif faylar üzerinde gerçekleşmiş ve yüzeyde kırık oluşturmuş fayları gösteriyor. Gördüğünüz gibi bu alanlara yaklaştıkça ne kadar çok sayıda fay bulunduğu dikkat çekiyor. Şimdi bölgemize geldiğimizde şunu söylemek istiyorum: Bu kadar fayın bulunduğu bir alanda bizim “Deprem oluyor mu?” diye konuşmamamız gerekir. Çünkü biz bir deprem ülkesiyiz ve bu bilinçle hareket etmeliyiz. Türkiye bir deprem ülkesidir ve biz Yalova’da yaşıyoruz” dedi ve Yalova, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde yer aldığını belirttikten sonra, “Kuzey Anadolu Fay Zonu, bizim bölgemize geldiğinde bazı kollara ayrılıyor. Marmara Denizi’nde "Kuzey Kol" olarak adlandırılan hat, Kocaeli, Karamürsel, Gölcük üzerinden Altınova-Taşköprü'den geçip denize girerek Çınarcık önlerinden Tekirdağ-Şarköy’e kadar devam eden bir hattır. Burada, Marmara'da kırılması beklenen bir alan var. Haritada sarı çizgilerin kesildiği yerlerden bunu görebiliyorsunuz. Bu alanda kırılma bekleniyor. Bu konuda bilim insanlarının farklı görüşleri var ve biz tüm hocalarımıza saygı duyuyoruz. Ancak şunu bilmeliyiz ki bu bölge adeta bir “fay cenneti.” Kuzeyinden ve güneyinden geçen çok sayıda fay var. Yalova’nın kuzeyinden geçen kol Kuzey Kolu; güneyinden, İznik Gölü ve Gemlik’ten geçen hat Orta Kol; daha güneyde Bursa’dan geçen hat ise Güney Kolu olarak tanımlanıyor. Yani Yalova için üç ayrı risk söz konusu. Bu faylardan herhangi birinde meydana gelecek büyük bir deprem, 17 Ağustos 1999 depreminde olduğu gibi Yalova’yı ciddi şekilde etkileyebilir. Bu nedenle hazırlıklı olmamız gerekiyor” ifadelerini kulandı.

“Armutlu Yarımadası, yaklaşık 35-50 milyon yıl öncesinde, Eosen döneminde, volkanik aktivitelere sahne olmuş bir alan”

Gemlik’te gerçekleşen depremlere ilişkin bilgi vermeye başlayan Kendir, “İznik’in güneyinden geçip Gemlik’in içinden devam eden bir fay kolu var. Burası da Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın bir kolu, yani Orta Kol. Güney Kol ise Bursa’nın içinden geçiyor. Böylece üç ayrı fay, üç ayrı risk oluşturuyor. Son 24 saatte yaşanan depremleri haritaya işlediğimde, insanların arasında paniğe neden olan bir deprem aktivitesiyle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Buradaki sarı noktaların herhangi bir ana fay sistemi içerisinde yer almadığı çok net. Yani Kuzey Anadolu Fayı’nın ana kolları içerisinde değil. Buna bağlı olarak, haritada gösterilmeyen tali fayların olabileceği düşünülüyor. Ancak bu bölgenin jeolojik yapısını incelediğimizde, haritada kuzeybatı-güneydoğu yönünde çizgisel yapılar görüyoruz. Yani birçok kesik, çatlak, fay benzeri çizgiler mevcut. Bu durumu şöyle açıklayabiliriz: Armutlu Yarımadası, yaklaşık 35-50 milyon yıl öncesinde, Eosen döneminde, volkanik aktivitelere sahne olmuş bir alan. Buradaki kayaçlar, volkanizmanın ürünüdür. Lavlar, tüfler, kraterler mevcut. Yani bölgede geçmişte ciddi bir volkanik faaliyet olmuş. Volkanizma demek, yerin altında sıcak kaynak ve magma varlığı demektir. Bu magmayı yüzeye taşıyan volkan bacaları vardır. Armutlu Yarımadası’nda artık bu volkanların üstü aşınmış, ama alt katmanlarda bu bacalar hâlâ görülebilir. Haritada gösterilen alanlar da bu bacaların bulunduğu yerlerdir. O dönemde yaşanan açılma rejimi nedeniyle yer kabuğu genişlemiş ve oluşan boşluklara, fay hatları boyunca, aşağıdan magma yükselmiştir. Bu volkan bacaları zamanla yüzeye çıkarak patlamalar gerçekleştirmiştir. Bu olaylar yaklaşık 35 milyon yıl öncesine aitken, Kuzey Anadolu Fayı yalnızca 3 milyon yıl yaşındadır. Yani Kuzey Anadolu Fayı, bu bölgenin jeolojik geçmişine göre daha “genç” bir faydır” şeklinde konuştu.

Yalova Iyi Parti Il Baskan Jeoloji Muhendis Gemlik Depremler Aciklama (3)

“Bu tür depremler daha büyük bir depremin habercisi değil”

Gemlik’te neden depremler gerçekleştiğine ilişkin fikirlerini paylaşan Başkan Kendir, “Eğer ana fay burada değilse, neden sarsıntı yaşanıyor? İşte bu sorunun cevabı, çizik çizik gördüğümüz bu fay benzeri yapıların aslında çatlaklar ve tali faylar olduğudur. Bunlar geçmişte magma çıkışına neden olmuş ve halen jeotermal enerji üretmeye devam eden yapılar olabilir. Bu bölgede hâlâ sıcak su kaynakları var: Armutlu, İhlas Kaplıcaları, Termal, Gemlik, İznik Gölü çevresinde Keramet gibi yerlerde sıcak su çıkışları görülüyor. Yani aşağıda sıcaklık devam ediyor. Bu da jeotermal aktiviteye, dolayısıyla hidrotermal basınca ve küçük çaplı depremlere neden olabiliyor. Bunlar büyük depremler üretmez. Çünkü odak noktaları sığdır, genellikle 5 kilometre derinliktedir. Bu nedenle bu tür sarsıntıların sıcak su kaynaklarına, gaz çıkışlarına bağlı mikro depremler olduğunu değerlendiriyoruz. Ancak burada önemli olan soru şudur: Bu gazlar neden şimdi çıkış yolu arıyor? Demek ki bölgede bir sıkışma rejimi artmış. Bazı yerlerde gevşemeler olmuş. Yani bölgenin genelindeki tektonik baskının artması, bu küçük faylarda enerji boşalmasına yol açıyor. Bu tür depremler daha büyük bir depremin habercisi değildir, ancak bölgenin dinamik olduğunu, enerji birikiminin olduğunu gösterir. Tıpkı vücudun gaz boşaltması gibi; bu bir rahatlamadır. Asıl mesele, büyük fay hatlarında biriken enerjidir. Gemlik özelinde konuşacak olursak; fay hattı Gemlik yerleşiminin tam içinden geçmektedir. Bu da Gemlik’i, Yalova’dan daha riskli bir bölge haline getiriyor. Yalova’da aktif fay hattı şehir merkezinden geçmez; kuzeyinden ve güneyinden geçer. Gemlik’te ise aktif fay hattı doğrudan şehrin içindedir. Ayrıca bu bölge alüvyon zemin üzerine kurulmuştur, yani zemin depreme daha hassastır” dedi.

“İstanbul’u Anadolu’ya taşıyın!”

Son birkaç gün içinde meydana gelen depremlerin öncesinde bu yerde hangi dönemde depremlerin olduğuna ilişkin soruya cevap veren Kendir, “Bildiğimiz kadarıyla İznik Gölü’nün güneyinde, 1065 yılında büyük bir deprem yaşandı. Yaklaşık 1000 yıldır burada büyük bir deprem olmamış. Ancak fayın hareket hızı, enerji birikimi gibi parametreler, uzmanların araştırma alanına giriyor. Bizim burada odaklanmamız gereken konu şu: Bu bölgede deprem olacak. Bundan kaçış yok. Önemli olan buna nasıl hazırlanacağımız. Kentsel dönüşüm nasıl sağlanacak? Yalova’nın yerleşim planı nasıl yeniden şekillendirilecek? Bu sorulara yanıt vermeliyiz. Devlet Planlama Teşkilatı, Türkiye’nin riskli alanlarını belirleyerek bu bölgelerde planlama yapmalı. Bugün elimizde Yalova için hazırlanmış 1/50.000 ölçekli planlar var ama bu planlar depremleri dikkate almadan hazırlanmış. Bu çok ciddi bir eksikliktir” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin kalbi olarak kabul edilen İstanbul’un depreme olan hazırlığı hakkında konuşan Kendir, “İstanbul’da 20 milyon insan yaşıyor. Akrabalık bağları sebebiyle aslında tüm Türkiye İstanbul’da temsil ediliyor. İstanbul’un dönüşümünü bina bazında yaparak çözemezsiniz. İstanbul’un rezerv alanı Anadolu’dur. Anadolu’ya taşımanız gerekir. Neyi? İş olanaklarını, fabrikaları, iş imkânlarını, sanayi sahalarını Anadolu’nun uygun bölgelerine taşımanız gerekir. Ve toplu taşıma ağını, ulaşım altyapısını da buna göre yönlendirmeniz şarttır. Bugün Yalova'nın da önünde duran birtakım problemler var” şeklinde konuştu.

“Yalova’daki uygun alanları belirleyip yerleşimi bu alanlara doğru yönlendirmek gerek”

AKSA Fabrikası’nın olduğu yer hakkında konuşan Kendir, “Acaba bu tür gaz barındıran alanlardaki çok riskli yapılar başka bölgelere taşınabilir mi? Bu tesisler faaliyetlerini burada sürdürmeye devam edebilirler; fakat halka ya da genel alanlara etki edebilecek riskli unsurlar, daha güvenli bölgelere kaydırılmalı. Tıpkı İstanbul örneğinde olduğu gibi. Olası bir gaz kaçağı durumunda bu bölgede büyük bir tehlike oluşabilir. Tüm bunlar aslında birbirine bağlı konular. Her biri günlerce konuşulabilecek nitelikte. O nedenle, bu alanlarda ciddi bir hazırlık yapılması gerekiyor” dedi. Yalova’daki kentsel dönüşümü sadece Yalova Belediyesi ve diğer ilçe belediyeleriyle sınırlandırmanın doğru bir yaklaşım olamayacağına dikkat çeken Kendir, “Çünkü Yalova'nın %70’i orman, geriye yalnızca %30’luk bir yerleşim alanı kalıyor. Bu nedenle rezerv alanlar bütüncül olarak değerlendirilmelidir ve şehir bu doğrultuda yönlendirilmelidir. Bugün elimizde büyük bir fırsat var: Altınova, Çınarcık, Yalova Belediyesi ve Çiftlikköy aynı ilin sınırları içerisinde. O hâlde birlikte hareket etmeliler. Hatta aynı belediye olmalarına bile gerek yok. Neticede bu dönüşümden etkilenecek olan vatandaş. Ortaya konması gereken şey, bütüncül bir planlamadır. Bu plan çerçevesinde Yalova’daki uygun alanları belirleyip yerleşimi bu alanlara doğru yönlendirmek gerekir. Mesela biz, 17 Ağustos depreminden önce de “şehri güneye taşıyalım” diyorduk. Deprem olduktan sonra Cumhurbaşkanımız da çıktı, “şehri dağlık alanlara taşıyacağız” dedi. Bizim de bahsettiğimiz buydu. Örneğin, 17 Ağustos depreminde meydana gelen hasarın %95’i dere yataklarında, deniz kıyısındaki düz sahil alanlarında yaşandı. Geriye kalan %5’lik hasar ise doğrudan fay hattının geçtiği yerlerde, bina yıkımı gibi nedenlerle oluştu. Aslında yamaçlarda ciddi bir yıkım yaşanmadı. Dolayısıyla şehri bu duruma göre yönlendirmek, yerleşimi buna göre planlamak gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Yalova’daki Belediyeleri Eleştirdi ve Çözüm Önerilerini Sundu

İstanbul Teknik Üniversitesi’nde görev yapan Jeoloji Profesörü Cenk Yaltırak’a yöneltilen bir soruyu hatırlatan Kendir, “Twitter’da okudum. Kendisine "Marmara’daki olası bir depremde en yüksek yer ivmesi nerede olur?" diye soruluyor. Cevap: “Hersek Deltası.” Yani bugünkü Altınova. Altınova Belediyesi’nin jeoloji mühendisi yok! Zemin etüt raporları hazırlanıyor, ama bunlar bir uzmanın denetiminden geçmeden belediyedeki birimlerden doğrudan ruhsat alıyor. Peki bu neye göre alınıyor? Çınarcık Belediyesi’nde de jeoloji mühendisi yok! Anlatabiliyor muyum? Bu çok önemli. Yalova Belediyesi ve Çiftlikköy Belediyesi’nde var, ancak geliştirmeleri gerekiyor. Arkadaşlarımız yalnız çalışıyor. İki kişiyle, hatta bir kişiyle bu işler yürütülemez. Senede 400-500 ruhsat verilen bir yerde, yalnızca bir-iki personel ile bu iş olmaz. Bu nedenle buralara mutlaka jeoloji mühendisleri alınmalı. Hatta bir adım daha ileri gidip mevcut olan yerlerde sayı artırılarak bir "Yer Bilimleri Masası" kurulmalı. Bu masada jeoloji, jeofizik, çevre ve şehircilik uzmanları birlikte çalışmalı” şeklinde konuştu. Deprem olduğunda en az etkilenecek bir alanda kentsel dönüşüm yapmanın bir anlamı olmayacağını belirten Kendir, “Zaten tüm Yalova’yı da bir anda dönüştüremezsiniz. O yüzden riskli alanları önceliklendirmek gerekir. Riskli alandan kastım sadece zemini zayıf olan yerler değil. Hem zemin riskli olacak, hem yapı riskli olacak. Bu iki unsur bir araya gelince gerçek anlamda riskli alanlar ortaya çıkar. Bu alanlar belirlenerek bir “afet reçetesi” hazırlanmalı ve buna göre hareket edilmelidir” diyerek sözlerine son verdi.

Muhabir: Göktuğ Doğukan Yüksel