Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Grup Toplantısı’nda gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Özel, “Cumhuriyet Halk Partisi grubu adına Türkiye'nin dört bir yanından gelenleri, ekranlarından izleyen, radyolarından dinleyenleri selamlıyoruz. Hepiniz hoş geldiniz. İyi ki varsınız. Biraz önce salona girerken zeytinlerine sahip çıkanlar, doğasına sahip çıkanlar, toprağına sahip çıkanlar, akarsularına, derelerine sahip çıkanlar adına Teyzem kendi bahçesinden kopardığı kekiği getirdi. Bu mis kokulu kekikle Anadolu’yu içimize çekiyoruz. Tüm çevre mücadelelerinin arkasındayız. Birilerinin madencilik faaliyeti için zeytinlerimizi kestirecek olan kanuna; arkasında duruyorlar, biz de karşılarında duruyoruz. Sonuna kadar mücadeleye devam edeceğiz” dedi. Özel, şunları dile getirdi:
“KARTALKAYA İÇİN 7 TEMMUZDAKİ İLK DURUŞMADA OLACAĞIZ”
“21 Ocak’ta bir facia yaşadık. Üzerinden tam beş ay geçti. 36’sı çocuk, 78 canla ilgili adaletsizliğin ateşi halen yanıyor. Kartalkaya’da otel yangınının olduğu gün daha soğutma çalışmaları sürerken oradaydık. İlgili bakanlarla görüştük. ‘10 günde bitiririz’ dedikleri tahkikat, araştırma… ‘Bütün sorumlular ortaya çıkacak’ dediler. Ancak beş aydır derin bir sessizliğe gömüldüler. Bir bilirkişi heyeti görevlendirildi. Heyete üç gün süre verdiler. Üç gün gündüz ve gece heyet çalıştı, bir rapor çıkardı. Dört başı mahmur bir rapor. Raporu teslim almadılar. Niye? Çünkü raporda otel yönetiminin, Bolu İl Özel İdaresi’nin ve Turizm Bakanlığı’nın sorumlu olduğu yazıyordu. ‘Bunu teslim almayız, düzeltin’ dediler; ‘Bakanlığı çıkartın, yerine Bolu Belediyesi’ni ekleyin.’ Aynı gün bir gazete, Bolu Belediye Başkanımız sanki yangından sorumlu oymuşçasına iğrenç bir manşetle çıktı. Adını anmak istemediğim bir gazete. Bir anda o bilirkişi raporunu korsan ilan edip, yeni bilirkişiler atadılar. Biz de buradan her hafta konuyu bütün ayrıntılarıyla dile getirdik. En nihayetinde otel yönetiminin, Bolu İl Özel İdaresi’nin, Turizm Bakanlığı’nın sorumlulukları yazılarak ama ittir, kaktır Bolu Belediyesi’nin itfaiyesi de işin içine katılarak bir soruşturma başladı. Bu ailelerin yüreklerindeki yangını söndürecek gerçek adalet sağlanana kadar, başta 7 Temmuz günü yapılacak ilk duruşma olmak üzere, orada olacağız. Şunu bilsinler ki Turizm Bakanı, birinci derecede Turizm Bakanı, kendi bakanlığındaki memurların ve sorumluların yargılanması için izin istendi, o izni vermedi. O Turizm Bakanı, 150 gündür utanmadan o koltuğu işgal eden Turizm Bakanı acılı aileler ilk duruşmaya hazırlanıyorlarken, kendileri için ayakta duracak takat arıyorlarken, ‘O duruşmaya nasıl gideceğiz, nasıl dayanacağız, nasıl katlanacağız?’ derken, o Turizm Bakanı 50 metrelik lüks yatı ile Yunanistan’da geziyor. Yunan adalarında geziyor, misafirler ağırlıyor. Soruya da ‘Rakiplerimi görmek zorundayım, onun için Yunanistan’da geziyorum, inceliyorum’ diyor.”
“E ŞIKKI, ERDOĞAN’IN E’Sİ; ESAS SINAV ÜNİVERSİTE BİTİNCE BAŞLAYACAK”
“Hafta sonu milyonlarca öğrenci YKS sınavına girdi. Ben de evladımı aldım. Sınava gittim. Okul bahçesinde velilerle konuştum. Eğer gençlerin geleceğe nasıl baktığını, ailelerinin AK Parti’ye oy vermiş dahil olsa evlatlarının gelecek kaygılarından nasıl etkilendiğini görmek isteyen varsa, sınav sırasında okul bahçesindeki velilerle konuşsun. Öyle şeyler duydum, öyle hikayeler duydum ki. ‘Üç aydır benimle konuşmuyor AK Parti’ye oy veriyorum diye’ diyen veliyi de duydum. ‘Anneannesine, babaannesine bu seçimlerde Kuran’a el bastırarak, belediye seçiminde Ferdi Zeyrek’e oy attırdı benim evladım’ diyeni de duydum. Ama ortak mesele ‘Sınava gireceğiz, sınavı kazanacağız, sonra ne olacak?’ ‘Esas sınav o zaman başlayacak’ diyor. Şöyle bir şey söyledi biri: ‘Esas sınav üniversiteyi bitirince’ diyor. ‘Karşımıza beş seçenek gelecek. A şıkkı, işsiz kalacaksın. B şıkkı, KPSS’ye girecek ama atanamayacaksın. C şıkkı, okuduğun bölüm dışında bir işte asgari ücretle çalışacaksın. D şıkkı, yurtdışına gitmeye kasacaksın. E şıkkı…’ dedi, baktım. ‘Erdoğan’ın E’si’ dedi, ‘Hepsi.’
“ASGARİ ÜCRETE ARA ZAM”
“Asgari ücreti uzun süredir gündemde tutmaya çalışıyoruz. Malum bu iktidar geldiğinde 7 çeyrek altın alan asgari ücret, şimdi 3 çeyrek altını zor alıyor. Yani en çok durumu emekliye göre daha iyi görünen asgari ücretli, bu iktidarda 7 çeyrek altından 3 çeyrek altına gerilemiş. 2022-2023’te asgari ücrete temmuzda da zam yapılmıştı, ayarlama yapılmıştı. Seçimlerde Erdoğan ‘Eğer enflasyon çift haneli rakamlardaysa, asgari ücrete yılda dört güncellemeyi düşünmeliyiz, Allah’ın izniyle bundan sonra öyle yapacağız’ demişti. O günden sonra bu sözü söyledikten sonra, asgari ücrete hiç güncelleme yapmadı. İktidara geldi, yetkiyi aldı, 17 bin 2 liralık asgari ücreti geçen sene hiç zamlamadı. Bu sene biz asgari ücret için doğru, hakkaniyetli bir rakam belirleyip ‘30, altında biz yokuz’ demiştik. Ona rağmen gerçekleşen enflasyona değil, kendi hedeflediği enflasyona göre zam verdiği için; asgari ücreti 22 bin lirada bırakmıştı. Bunun üzerine Bursa mitinginden beri meydan meydan emekçilerle çoğalarak, emeklilerle çoğalarak hem asgari ücrete ara zam talebini, hem de diğer yandan emeklilere seyyanen zam talebini dile getiriyoruz. Çıktık yola, hem işveren sendikaları konfederasyonu DİSK’i hem TİSK’i, hem TÜRK-İŞ’i, hem HAK-İŞ’i, işin öbür tarafındaki küçük esnaf için de TESK’i ve temas etmemiz gereken hemen herkesi ziyaret ederek; ne düşündüklerini, ne yapabileceğimizi düşündük, taşındık çalıştık. Ve aslında bir yandan ne kadar geçmişte söylediğimizin haklı olduğu ortaya çıktı. Bir yandan da aslında CHP’nin hayallerinin ne kadar gerisinde, CHP iktidar olsa olabileceklerin ne kadar gerisinde, ne kadar hak etmemiş bir noktada olduğunu emekçilerin de emeklilerin de gördük. Bu iktidarın reva gördüğü 22 bin 104 liralık asgari ücrete, geçen yıl yapmadığı, yani gerçek enflasyon rakamını alırsak. Onlar hedeflenen enflasyona göre yaptılar. Bu altı aydaki yine TÜİK’e göre gerçekleşen enflasyonu alsak ve bu asgari ücretin üzerine eklesek, 28 bin 200 lira asgari ücret fiyatına ulaşıyoruz. 28 bin 267 lira. Bunun üzerine yine bu hükümetin geçen seneki büyüme oranı diye açıkladığı yüzde 3.2’yi, ilk altı ay için açıkladıkları yüzde 2’yi eklediğimizde; karşımıza yetmeyecek, bizim ocak ayında söylediğimiz, ocaktan bu yana da enflasyonun kemirdiği 30 bin 205 lira çıkıyor. Bu rakam yani bugün 22 bin lira olan asgari ücreti 30 bin 205 liraya çıkarırsak, öyle asgari ücretli bayram yapmaz ama bir nefes alır. Şu veresiye defterlerinden hepsi değilse sayfaların yarısı kapanır. 30 bin 205 lira bugün aslında bu hükümetin son çaldıklarını geri vermektir. Gerçekleşen enflasyonu vermektir. Ve büyümeden yüzde 3 ve yüzde 2 payı vermektir.”
“KASIM BAŞI KOYARSINIZ SANDIĞI, GÖRÜRSÜNÜZ CEVABI”
“Bizimkiler ‘Efendim İsrail bütün bölge için tehlike.’ Yahu İsrail piyon, İsrail, Trump’ın oradaki şımarık çocuğu. Oraya buraya saldıran birisi ama arkasındaki ülkenin adı; Amerika Birleşik Devletleri. Başındakinin adı; Trump. Trump’ı kınamayan, konuşurken gizli özneler kullanan ve böyle bir saldırıda… Biz İran’daki rejimi desteklemeyiz. İran’daki antidemokratik durumdan elbette rahatsız oluruz. Ama dünya sistemi gereğince uluslararası kuruluşların, Birleşmiş Milletler’in kararı olmadan o ülkede toprak bütünlüğüne saldırı, o ülkeye savaş ilanı, o ülkeye bombardıman, o ülkede iktidar dışı unsurlarla muhataplık… Bunların hiçbirini kabul etmeyiz. Elbette İran’a demokrasi gelmelidir. Ancak bu İranlıların kararı ile olmalıdır. Amerika’nın kararıyla, Trump’ın saldırısıyla olmasına asla ve asla izin veremeyiz. Bu konuda ağzına Trump’ı alamayan Erdoğan’ı Trump ile birlikte kınıyoruz. Bölgeye barış kısık sesle gelmez. Küçük harflerle, Netanyahu ile sözde kayıkçı kavgası yaparak bu meseleler asla hallolmaz. Sekiz parti, Üsküdar’da miting yapıyor. Sekiz parti Filistin’e destek veriyor, İsrail’i kınıyor. Ağzınızı açıp bir kelime söylemiyorsunuz, sonra dönüp ‘Muhalefet pasif kalıyor. İktidar bu işleri iyi yapıyor…’ Ömer Çelik de çıkmış, ‘Efendim Türkiye bir kriz yaşarsa insanlar başında Erdoğan’ı görmek istiyormuş.’ Bunu son yaptırdıkları ankette görmüş. Buradan Ömer Çelik’e, Recep Tayyip Erdoğan’a sesleniyorum: Ben ankette öyle bir şey görmedim. Ama bu millet, kendisini kimin yönetmesini istediğini söyleyecekse kasım ayının başında koyarsınız sandığı, görürsünüz cevabı. Hodri meydan. Var mısınız? Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bugünden kararı alınacak, kasım ayının başında yapılacak, Erdoğan’ın da aday olabildiği, otomatikman aday olacak, bir seçime ve Türkiye’nin kimin tarafından yönetileceğine milletin karar vermesine biz varız. Hodri meydan. Buradan Erdoğan’a sesleniyorum: Adayımı bırak, sandığı getir. Adayımı yanımda, sandığı önümde görmek, Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı yapmak istiyoruz.”