Master Chef Engin Yılmaz: “Bu meslek ateşten bir gömlektir, sevgi yetmez; âşık olmanız gerekir”
Yılmaz, çocukluk anılarından dünya klasmanındaki birinciliğe uzanan bu yolculukta en büyük gücün "aşk" olduğunu vurguladı.
“Ben bu işe tezgahtan başladım”
“Ben MasterChef Engin Yılmaz. 2003 yılında sektöre girdim. Bu sektöre tezgahtar olarak başladım. Yaklaşık 8-11 sene tezgahtarlık yaptıktan sonra kendi işletmelerimi açmaya başladım,” diyerek sözlerine başlayan Yılmaz, 2014 yılında ise şeflik serüveninin başladığını belirtiyor.
Yılmaz’ın kariyeri sıradan bir yükseliş değil; adeta Türkiye’nin pastacılık alanında bir dünya markasına dönüşüm öyküsü. Kazandığı uluslararası başarılar, aldığı ödüller onun bu sektöre ne kadar ciddi bir tutkuyla bağlı olduğunun da göstergesi.
“O pasta hiç aklımdan çıkmadı”
Yılmaz, sektöre girişindeki asıl motivasyonu ise duygusal bir çocukluk anısıyla bağlıyor:
“Annem ile yaşadığımız muzlu, meyveli pasta hikayesi vardır. Yokluk dönemlerinde yapılmış bir pastaydı ama lezzeti, görüntüsü hep aklımda kaldı. O gün bilinçaltıma işleyen bir tat, bugün beni buraya getiren yolculuğun başlangıcı oldu.”
“Dünya klasmanında birinciliğe Türkiye imzası”
Bugün birçok yarışmada artık sadece jüri olarak yer alan MasterChef Engin Yılmaz, dünya çapında Türkiye’nin saygınlığını artıran isimlerden biri. Katıldığı yarışmalar ve aldığı ödüller bunu açıkça gösteriyor:
“World Cup şampiyonası dört yılda bir düzenleniyor. 202 ülkenin katıldığı bu şampiyonada ekip olarak 19 altın madalyayla döndük. Bireysel olarak da dünya klasmanında birincilik alarak Türkiye’yi temsil ettim.”
“Yenilebilir heykellerle fark yarattık”
Yenilebilir pasta konseptini Türkiye’ye taşıyan öncü isimlerden olan Yılmaz, bu alanda da yenilikçi yaklaşımıyla adından söz ettiriyor. Tuğba Geçki’den aldığı üst düzey eğitim sonrası, sanatçılara özel hazırladığı yenilebilir heykel pastalar büyük ses getirdi:
“Bülent Ersoy’dan Sefo’ya, Cem Adrian’dan Haluk Levent’e kadar birçok sanatçının birebir pasta figürlerini yapıp hediye ettik. Aşkım Kapışmak için de özel bir çalışma yaptık. İnsanlar hem şaşırıyor hem de hayran kalıyor.”
“Bir işin hakkını vereceksen en iyisini yapacaksın”
Yılmaz, mesleki felsefesini Muhammed Ali’nin bir sözüyle özetliyor:
“Muhammed Ali der ki, çöpçü olsaydım dünyanın en iyi çöpçüsü olurdum. Başta ego gibi gelse de tecrübe kazandıkça bu sözün ne kadar doğru olduğunu anladım.”
“Damak tadı sıralaması, şefliğin temelidir”
Yılmaz, iyi bir şefin mutfağa sadece yetenekle değil, bilimsel bilgiyle de girmesi gerektiğini vurguluyor:
“Şef olabilmek için insanın damak tadı sıralamasını bilmesi gerekir. Dilimizde beş farklı tat bölgesi vardır. Bunlara dikkat ettiğinizde ürününüz yüzde 80-90 başarı sağlar. Bugün birçok ülkede puanım yüksek olduğu için yarışmalara katılamıyor, sadece jüri olarak yer alıyorum.”
“Bu bir iş değil, bu bir aşktır”
Şefliğin zorluklarına da dikkat çeken Yılmaz, gençlere önemli uyarılarda bulunuyor:
“Bu meslek ateşten gömlektir. Özel hayatınızdan feragat edersiniz. Düğünlere en son siz gidersiniz, cenazelere yetişemezsiniz. Ama insanların mutluluk hayallerine tatlı bir dokunuşla imza atarsınız. Sevmek yetmez, bu işe âşık olmanız gerekir. Ancak o zaman başarılı olursunuz.”
“Pandemi sektörü durdurdu ama biz hâlâ zirvedeyiz”
Pandemi sürecinin sektör üzerinde ciddi etkiler yarattığını belirten Yılmaz, yeni nesil pastacıların yetişmesinde yaşanan boşluğa da dikkat çekiyor:
“Sektör daha yeni yeni toparlanıyor. Pandemiden önceki yarışmalar, başarılar bir anda durdu. Ama bu sektör hep var. Savaşta da, pandemide de açık kalan bir sektör. Gençlerin bu sektöre yönelmesini özellikle rica ediyorum. Çünkü şu an sektörde büyük bir açık var. Yetişen yok.”
