İnsan, doğumundan ölümüne uzanan yaşamını, fiziksel ve duygusal olmak üzere iki farklı alanda sürdürür.

Fiziksel olarak nefes alıp verir. Beslenirken yer ve içer.

Çalışırken hareket eder. Yürür, spor yapar, oyun oynar.

Duygusal yanında ise elem  ve sevinç vardır. İnsanı ters yönlerde etkileyen bu duygulardan elem, onu hüzünlendirirken yaşamdan soğutur. Karamsar yapar. Hiçbirşeyden tad almaz, gülümsemeyi bile unutturur. Böyle problemlerle dolu bir yaşam haliyle ömür denilen yaşam süresini kısaltır.

Sevinç mutluluğun göstergesidir. insanın, yaşam nedeni mutlu olmak değil midir?  Evlenen çiftlere en güzel dilek, mutluluktur.

Mutlu geçen her bir gün ömre ömür katar. Mutlu ve huzurlu kişiler daha uzun yaşar.

Mutluluğun altında yatan sevinçe ulaşmak, sevinmek kendiliğinden oluşmaz. Mutlaka bir nedene bağlıdır. İnsanın duygusal durumu zamana göre değişir. İmi zaman sebebini bilmediği bir iç sıkıntısı ile huzursuz anlar yaşar. Bazen de her türlü duygulardan uzak sakin sessiz bir haldedir. Bir telefon sesi ve alınan güzel bir haber her şeyi değiştirir. Sıkıcı ağır hava kalkar, gün doğar, etraf aydınlanır. Duydukları onu sevince boğar. 

Sevinmek ve sevindirmek birbirini tamlayan ve ya biri diğerinin sonucu olan eylemlerdir. Her yaştaki ve her yapıdaki kişi aynı şeye sevinmeyebilir. Bir çocuğu, onun hoşlanacağı basit bir hediye ile sevindirebilirsiniz. İleri yaşlarda olgun birisi için biraz düşünmeniz gerekir.

Sahip olmadığı, arzuladığı bir şeyi edinmek o kişiyi sevindirir. Bir başkasına, elinde olandan bir tane daha verirseniz, hiçbir tepki alamazsınız. Herhangi bir şans oyunundan ikramiye kazanan zenginle fakir aynı sevinci göstermez.

Sevindirici olaylar tek tek bireyler üzerinde etkili olduğu, onları mutlu ettiği gibi toplumsal gösterilere de neden olabilir. Örneğin: takımlarının aldığı şampiyonluk kupasını kutlayan taraftarlar gibi. Bir takım tutmak, onun maçlarını yakından izlemek, sonuçta sevinci aramak değil midir?

Yaşlı Ali Rıza Bey, o kadar yalnızdır ki adeta unutulmuştur. Onu sevindirecek, ne arayanı ne de soranı vardır. Yaşamında ki olağanüstü bir değişim söz konusu değildir. Zaten beklentisi de yoktur. Hanımı onun televizyondan lig maçlarını izlemesine kızıyordu.”bu yaştan sonra hiç  işin yok mu?” diyordu. Hafta sonları tek olan televizyon paylaşılmakta sorun çıkarıyordu.

Oysa Ali Rıza Bey sevinmek istiyordu. Kaybettiği yaşama sevincini, tuttuğu takımın kazandığı maçlarından bulmaya çalışıyordu. Yenilgiler olsa da pek önemli değildi. O günler diğer günlerde ki olağan umutsuzluğuna biraz üzüntü katıyordu, o kadar. Ama bir derbi maçının zaferi her şeye bedeldi.

Yaşama sevincinden yoksun olanın yaşamı anlamsızlaşır. İçine kapanık, küskün haliyle çevresinden kopar, yalnız kalır. Böyle bir dostunuz, sevdiğiniz varsa ona yardımcı olmak isterseniz, pek ala onu sevindirecek bir yol bulabilirsiniz. Bu bir anlık, geçici basit sürprizler olabileceği gibi, kalcı olanları unutulmaz etkiler yaratır. Onun sevincine sizde ortak olursanız, çifte sevinç yaşarsınız. Birisini mtlu etmekten daha güzel ne olabilir ki ? 

Yaşama sevinciniz hiç eksilmesin. En kötümse olduğunuz anda bile pes etmeyin. Arayın, hoşlanacağınız birşeyler bulursunuz. Zamanınız varsa, uzun süredir görmediğiniz bir dostunuzla buluşun. Geçmiş güzel anıları yad etmek bile insana neşe verir. 

Şehrin karmaşasından, ağır havasından uzaklaşın. Kırlara çıkın, doğayla özdeşleşin. Sağlıklı nefes almanın bile bir sevinç kaynağı olduğunu keşfedin.