Merhaba saygıdeğer okurlarım;

Geçen haftaki yazımda da söz verdiğim gibi Yalovaspor Kulübümüzün 28 yıldır halledilemeyen lokal ihtiyacının giderilmemesi konusunu sizinle paylaşmış idim.

Gazetemdeki köşemi uzun uzadıya doldurup zamanınızı çalmamak adına, diğer bölümünü bu haftaki köşeme ayırdım. Özetle 28 yıldır Yalovaspor Kulübümüzün lokal ihtiyacı konusunda bir arpa boyu dahi ilerleyemememizin sebeplerini de siz sayın okurlarımla paylaştım.

Bu konuda iyi veya yanlış tepkilerle karşılaştım. Ben Yalovaspor’un 1963 yılından bugüne kadar daha doğrusu kuruluşundan bugüne kadar olan iyi veya kötü mazisini bilenlerdenim.

Yalovaspor’umuzu basamak olarak görenlerle, şahsi çıkarlarını gözetenleri de gayet iyi bilenlerdenim.

Kişi, geçen haftaki yazıma istinaden federe kulüplerin tesislerinin olması yanlış mı? Yalovaspor’un tesisleri yok mu? Gibi sorular sorunca, benimde teferruatlı bilgi vermem şart oldu.

Yalovaspor’un hiçbir zaman ne tesisi oldu ne de uzun zamandır lokali. Bahse konu federe kulüplerimize yapılan tesislerin onuru ve gururu beni de ilgilendirir. Çünkü birçok kulübümüzde bende futbol oynayıp, takım kaptanlığı görevini de üstlenmişimdir.

Benim söylemek istediğim Yalovaspor’a neden sıcak bakmadılar, acaba bu yaklaşımlarını altında bir başka gizli düşüncemi var demek istedim.

Yalova Kaplıcaları Termal’in şifalı sularının dünyanın en şifalı suyu seçilip İtalya Roma’da yapılan yarışmada altın madalya alarak birinci seçilmesini birçok Yalovalı bilmez.

Tıpkı Yalovaspor Kulübümüzün UEFA nezdinde kırdığı rekorlar gibi.

Bilmez ki halkım Yalovaspor’un tesislerinde kiracı olduğunu, bilmez ki 5600 küsür metrekare yerin Yalovaspor’un elinden alındığını hatta kiraları ödeyemiyor diye güzide kulübümüzü icraya vererek tahliye kararı çıkartan belediye başkanını.

Bilmiyorlar ki tesislerin olduğu araziyi kat karşılığı bir müteahhide vermeye kalktıklarını, bilmiyor ki halkım tesislerin bir bölümünün rahmetli Metin Koçal’ın projesi olduğunu, Niyazi Kuyumcu’nun gece gündüz başında durarak inşaat malzemesi teminini neredeyse yalvararak, inşaat müteahhitlerinden temin ettiğini.

Tesisin diğer bölümünün ise 1999 depreminde gelen fondan ayrılan bir bütçe ile yapıldığını, bu tesislerin oluşması sonrası, hiçbir resmi evrağa, tapuya sahip olmayışı da bir başka gerçektir.

İşin özü 5600 küsür metrekare araziyi geçmiş dönemdeki Spor Bakanlığı, Yalovaspor Kulübüne tahsis etse de ne yazıktır ki hala kiracıdır.

O dönemin (Allah rahmet eylesin) duayenleri Yalovaspor’un üzerine yapılan tapu sonrası kulübe gelen icralarla arazinin elden çıkacağı korkusuna o dönemin belediye başkanı da eklenince tapu Yalova Belediyesi üstüne kaydedilmiştir.

Daha sonraları bir başka belediye başkanı Yalovaspor Kulübünü kiracı statüsünde görüp, Yalovaspor kira ödemiyor diye icra yoluyla tahliye kararını hayata geçirmeye çalışmıştır.

Bir diğer belediye başkanı da derken, şimdilik bu kadar yeter sanırım. Saygılarımla.