Kangal, “Biz sanayi karşıtı değiliz. Biz yalnızca sanayinin yeri burası değildir diyoruz. Bu yaşamsal öneme sahip konuda, Altınova’nın tüm toplum kesimlerini siyasi farklılıkları bir yana bırakıp bir araya gelmeye çağırıyoruz” dedi.
CHP Altınova İlçe Başkanlığı ilçeye kurulması planlanan yatırım alanına ilişkin basın açıklaması yaptı ve imza kampanyası başlattı. Açıklamayı CHP Altınova İlçe Başkanı Ali Kangal okudu.
Kangal şunları söyledi, “Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Çevre Hakkı’nın temel insan haklarından olduğuna inanıyor ve temiz doğa-yeşil çevre-dengeli atmosferde yaşamanın bireylerin temel hakkı olduğu anlayışıyla hareket ediyoruz. Ekolojik dengeleri gözetmeyen kalkınma çabaları başarısız kalmaya mahkûm olduğunu biliyoruz. Kirlenmenin giderilmesindeki maliyetin korumadan daha fazla olduğu bilinciyle, çevrenin kirletilmeden korunmasına inanıyoruz. Üretim, büyüme, sanayileşme, kentleşme stratejileri ve politikaları, çevresel değerleri, doğayı ve atmosferi tahrip etmeden yürüteceğimizi parti programımızda da ilan etmiş bulunuyoruz.

Kuşaklar arası adaleti gözetmek, doğal kaynakları korumak, iklim kriziyle mücadele etmek, sürdürülebilir ve istikrarlı kalkınmayı sağlamak, çok boyutlu bir dirençlilik inşa etmek CHP’nin gelecek sorumluluğu anlayışının temel taşlarıdır. Sürdürülebilirlik ilkesi ekoloji, ekonomi ve toplum arasında kalıcı bir denge kurmak görüşüne dayanır. Doğanın korunması bir insan hakkıdır. Her yurttaşın güvenli, temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı vardır. Bu hakkı korumak CHP’nin ahlaki ve siyasal sorumluluğudur.
İlçemiz Altınova, tarım, hayvancılık ve aile yaşamının merkezde olduğu bir yerleşim bölgesidir. Doğal kaynakları, verimli toprak yapısı, düşük kentleşme baskısı ve stratejik konumu, bölgeyi özellikle yaşam kalitesi, sağlıklı çevre, tarımsal üretim ve toplumsal huzur açısından ayrıcalıklı bir konuma taşıyor. Oysa Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın 16.10.2025 tarihli yazısı ile Altınova’da yer alan 472 hektarlık (dönümlük)’lük bir alanın Sanayi Yatırım Alanı olarak belirlenmesi amacıyla başlatılan süreç, tam da bu noktada ilçemizi ve bölgeyi çevresel, hukuki, ekonomik, demografik ve toplumsal açıdan çok olumsuz etkileyecek ve adeta Altınova’yı yaşanır olmaktan çıkaracaktır.
Sanayi tesislerinin geliştiği bölgelerde ilk değişen şey daima havadır. Bu değişim bir günde fark edilmez; bazen belki kokusuz ve renksiz, ancak sessiz bir şekilde ilerler. Soluduğumuz havanın kalitesizliği, özellikle çocuklar ve yaşlılar üzerinde yıkıcı etkiler taşır. Astim, Koah, Bronşit ve Kanser, Altınova'nın gelecek nesillerinin sağlığını tehdit eden acil ve önlenebilir bir toplum sağlığı sorunları olarak ortaya çıkar. Altınova, Sanayi Yatırım Alanı olursa, sanayi kaynaklı ağır metaller (kurşun, cıva, kadmiyum) ve organik kirleticiler, yağış suları ve yüzey akışı ile yeraltı sularına ve tarım topraklarına karışacak; bu durum hem içme suyu kaynaklarının kirlenmesine hem de tarımsal üretimde gıda güvenliğini tehdit eden biyolojik birikime yol açacaktır. Altınova'nın verimli tarım topraklarında ağır metal kirliliğinin başlaması, bölgesel tarımın sonu anlamına gelebilecektir. Bugün dünyada sürdürülebilir tarım arazileri petrol kadar değerli kabul edilirken, bu alanın sanayiye açılması geleceğe karşı işlenmiş büyük bir hatadır.
Silivri, Çorlu, Dilovası örneklerinde görüldüğü gibi, sanayi bölgeleri ilk kurulduğu anda tarımı bitirmiş; bölgelerde gıda enflasyonu uzun yıllar düşmemiştir. Öte yandan, yanlış yerde ve plansız sanayileşmenin yol açacağı kontrolsüz nüfus artışı, Dilovası ve Tuzla gibi örneklerde somutlaştığı üzere, sosyal ve ekolojik sorunları beraberinde getirecektir. Bu ani ve plansız demografik değişim: Su, kanalizasyon, elektrik, ulaşım ve eğitim altyapıları, itfaiye birimleri, yetersiz kalacaktır. Kaçak yapılaşma ve kiralarda aşırı artış ile zaten mevcut konut sorunu daha da büyüyecektir. Düşük ücretli iş gücü ihtiyacı, bölge dışından yoğun bir göçü ve yabancı uyruklu işçi akışı tetikleyecektir. Bölgenin sanayi yatırım alanı olması mülk sahiplerini de olumsuz etkileyecektir.

Kamulaştırma Kanunu'na göre değer tespiti, taşınmazın kamulaştırma tarihindeki "verimli tarım arazisi" niteliği üzerinden yapılır. Oysa arazinin sanayi alanı olarak planlanması, gerçek piyasa değerini katbekat artırmaktadır. Bu durum, mülk sahiplerinin malını tarım arazisi bedeliyle devrederken, projeden sonra aynı arazinin sanayi arsası değeriyle işlem görmesine neden olmaktadır. Bu, bir kamu yatırımı olarak kamulaştırmanın, vatandaş aleyhine bir değer transferine dönüşmesi riskidir. Bu da ailelerin yıllardır koruduğu mirasın, yok pahasına ellerinden alınmasına, sanayi bölgesi açıldığında ise arsanın gerçek değeri 5–10 katına çıkmasına yol açacaktır. Hersek Lagünü, Altınova'nın yanı başında yer alan, yalnızca yerel değil uluslararası öneme sahip bir doğa harikası ve ekolojik bir hazinedir. Yaklaşık 152 hektarlık alanı kaplayan lagün, Ramsar Sözleşmesi kapsamında “Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan” statüsüne sahiptir.
Bu alanın yanı başına kurulacak bir sanayi bölgesi, yalnızca bir kuş cennetini değil, aynı zamanda Altınova'nın temiz çevre ve yeşil ekonomi vizyonunu da yok edecektir. Bu evrensel ölçekte de büyük bir ekolojik suçtur. Altınova'mızın geleceği, sanayide değil, Hersek Lagünü gibi eşsiz değerleri korumak ve onlarla uyumlu bir kalkınma modeli geliştirmekte yatar. Biz sanayi karşıtı değiliz. Biz yalnızca sanayinin yeri burası değildir diyoruz. Bu yaşamsal öneme sahip konuda, Altınova’nın tüm toplum kesimlerini siyasi farklılıkları bir yana bırakıp bir araya gelmeye çağırıyoruz. Altınova bizim evimiz. Burada yaşayacağız, burada öleceğiz—ama kanserden ölmek istemiyoruz.”




