Bugün, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 78. Yılında saygıyla ve özlemle anıyoruz.

          Özellikle belirli günlerde olduğu gibi yine binlerce yurtsever seller olup Anıtkabir’e akacak. Yediden yetmişe onun askerleri olduğunu gösterecekler.

          10 Kasım 1938’de Atatürk hayata gözlerini yumduktan sonra nereye defnedileceği gündeme geldi. Tartışmalar sonucu Ankara konusunda uzlaşmaya varıldı.  Bu defa Anıtkabir’in Ankara’nın neresine yapılacağı söz konusu oldu. Bunun içi hükümet bir komisyon kurdu.

          Komisyon üyeleri Ankara şehrinin imar planını yapan Prof. Hermann Jansen ve Prof. Clemens Holzmeister ile Güzel Sanatlar Akademisi Öğretim Üyesi Prof. Bruno Tavt’dan görüş istedi. Alınan yanıt: Anıtkabir’in Etnografya Müzesinin olduğu yere yapılmasıydı.

          Araştırıldı ancak sonuç olumlu değildi. Uzmanlar buraya büyük bir anıt kabirin yapılamayacağını söylediler. Komisyon Başkanı Ankara Milletvekili Falih Rıfkı Atay Çankaya Köşkünü öneriyordu. Raporuna göre;

          Atatürk bütün hayatında Çankaya’dan ayrılmamıştır. Çankaya şehrin her tarafına hakimdir. Milli Mücadele, Kurtuluş ve inkılapların oluşumunda ayrılmaz bir parçadır. En muhteşem abidelerin inşasına müsaittir. Hülasa maddi manevi bütün şartlara haizdir. Atatürk’ü ölümünden sonra Çankaya’dan ayırmamızı haklı gösterecek hiçbir sebep yoktur.

          Bu rapor üzerine komisyonda Çankaya seçeneği ağırlık kazandı. Bu arada Trabzon Milletvekili Y.Müh. Mithat Aydın tren istasyonunun arkasındaki, o zamanlar üzerinde birkaç yapı olan Rasattepeyi önerdi. Kendisi Etlik, Keçiören, Cebeci ve Altındağ’ı gezerek uygun yeri aramış, burayı bulmuştur. Bu tepe şehrin ortasındaydı, çevre boştu. Buraya yapılacak Anıtkabir çok uzaklardan görülebilecekti.

          17 Ocak 1939 tarihli toplantıda daha önce Çankaya üzerinde görüş birliğine varan üyeler kararlarında direniyorlardı. Tartışmalar sonucu üyelerin çoğunluğu Rasattepe’yi görmek istediler. Tepeyi çeşitli yönlerden incelediler. Sonuç olumluydu.

          Ancak aynı gün yapılan ikinci toplantıda Çankaya’da kararlı olanlar düşüncelerinden dönmediler. En son Süreyya Örgeevren söz aldı. Rasattepe’nin özelliklerini tekrar sıraladıktan sonra sözlerini şöyle sıraladı;

          “Rasattepe’nin bugünkü ve yarınki Ankara’nın genel görünümüne göre bir ucu Dikmen’de, öteki ucu Etlik’te olan bir hilal (Yarımay)in tam ortasında bir yıldız gibidir. Ankara hilalin gövdesidir. Anıtkabir’in burada yapılması kabul edilirse Türkiye’nin Başkenti olan Ankara Şehri kollarını açmış Atatürk’ü kucaklamış olacaktır.”

          Daha sonra İçel Milletvekili Emin İnankur bir anısını anlattı. Kendisi Atatürk’ün çok sevdiği eski bir öğretmendi. Atatürk onu yanına alır zaman zaman şehri beraber gezerlerdi. Bir gün yolları Rasattepe’ye düşmüş Atatürk şehri buradan seyrettikten sonra “Bu tepe ne güzel bir anıt yeri” demişti.

          Bu açıklamalardan sonra oylama sonucu Anıtkabir’in Rasattepe’ye yapılması büyük çoğunlukla kabul edildi.

          7 Temmuz 1939 da kamulaştırma çalışmalarına başlandı. Aynı komisyon 1 Mart 1941 de uluslararası bir yarışma açtı. Toplam 47 proje katıldı. Prof. Emin Onat ve Doç. Dr. Ahmet Orhan Arda’nın projesi seçildi. 9 Ekim 1944 de yapımına başlandı, inşası dört aşamalı olarak 9 yıl sürdü ve 1953 yılında tamamlandı. Etnografya Müzesindeki Atatürk’ün Naaşı 10 Kasım 1953 de Anıtkabir’e nakledildi ve toprağa verildi.

          Anıtkabir ziyaretçilerinin Atatürk’ün Şeref Salonundaki Mozolesinin önünde saygı duruşunda bulunduktan sonra mutlaka görmeleri gereken yerlerin arasında öne çıkan iki yer vardır;

          Birincisi Barış Parkı. Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” özdeyişinden ilham alınarak düzenlenen yeşil alanda çeşitli yabancı ülkelerden ve Türkiye’nin bazı bölgelerinden getirilen fidanlar yükselmektedir. Bu nedenle adına Barış Parkı denilmiştir. 104 ayrı türden 48.500 adet süs ağacı, ağaççık ve süs bitkisi bulunmaktadır.

          İkincisi; 3 bin metrekarelik alanda kurulan Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesidir. Burada farklı sergileme teknikleri ile Çanakkale, Sakarya, Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Muharebesini, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yılları ve Atatürk dönemi çarpıcı şekilde sunulmaktadır.

          Müze dört ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Atatürk’ün özel eşyaları sergilenmekte. İkinci bölümde panorama ve yağlı boya tablolar, üçüncü bölümde ayrı ayrı tonozlarda Kurtuluş Savaşı ve Devrimler anlatılmaktadır. Dördüncü bölümde ise Atatürk’e ait 3.113 kitap sergilenmektedir.