Hazal Yalnız’ın Müziğe Adanmış Hayatı
Yalova’da uzun yıllardır müzik eğitimi veren usta öğretici Hazal Yalnız, sadece dersleriyle değil, üretkenliğiyle de sanat dünyasında adından söz ettiriyor. 67 tescilli bestesi, onlarca şiiri ve yetiştirdiği sayısız öğrencisiyle “gönül işi” dediği müzikte yoluna aşkla devam ediyor.
1965 yılında Kayseri’de dünyaya gelen Hazal Yalnız’ın müzik serüveni, ilkokul sıralarında söylediği türkülerle başladı. O günden bu yana keman, ud ve şiirle örülü bir sanat yolculuğu sürüyor.
“Müzik benim çocukluk aşkım”
Müzikle tanışmasının çok küçük yaşlara dayandığını belirten Yalnız, okul yıllarında sahneye çıkan bir çocuk olduğunu hatırlıyor:
“Okulda sürekli solo söylüyordum. Her törende beni sahneye çıkarırlardı. Daha sonra müzik okullarına gittim. Konservatuvarların özel bölümlerinde eğitim aldım.”
Keman ve ud çalmayı öğrendikten sonra usta öğretici belgelerini alan Hazal Yalnız, yıllardır halk eğitim merkezlerinde ve özel atölyelerde müzik dersleri veriyor.
“Kimi zaman fahri olarak da ders veriyorum. Çünkü bu iş gönül işi. Yeter ki bir çocuğun müziğe ilgisi olsun.”
“Büyükbabam bestekârmış, demek ki içimde varmış”
Ailesinde müziğe dair ilk izleri büyükbabasının bıraktığını ifade eden Yalnız, çocuk yaşta şekillenen müzik sevgisini şu sözlerle anlatıyor:
“Büyükbabam kendi çapında cümbüş çalar, besteler yapardı. Demek ki içimde bir kıvılcım vardı. Allah nasip etti, ben de bu yolda ilerledim.”
Şiirle gelen ilham
Yalnız yalnızca bir müzisyen değil; aynı zamanda güçlü bir kalem. İlk şiirini 10 Kasım için yazdığını, ardından yazma tutkusunun hiç dinmediğini söylüyor:
“İlk şiirim bir bayrak şiiriydi. Gazetede yayımlandı. O an dedim ki: ‘Ben şair olacağım.’”
“Güllü Bahçeler” adlı şiir kitabıyla Kayseri Şairler Derneği’ne kabul edilen Yalnız, Elazığ depreminde ikinci kitabını kaybetmiş:
“Kitabım göçük altında kaldı. Ama şiirlerim aklımda, kalbimdeydi. Zaten içinden 30-40 tanesini besteledim.”
“Yastığımın altına koyduğum şiir yüzünden evde azar işittim”
Müziğe ve şiire olan ilgisinin küçük yaşta aile içi çatışmalara da neden olduğunu gülümseyerek anlatıyor:
“13 yaşımdaydım. ‘Bir tanem bana gülmeyi öğretmiş’ diye bir aşk şiiri yazmıştım. Yastığımın altına koymuştum. Ablam bulmuş, anneme vermiş. ‘Bu kız birini seviyor’ diye düşündüler. Bir güzel de patakladılar. O günden sonra yazdığım her şiir ya yakıldı ya da kayboldu.”
67 tescilli beste, 30 yeni eser yolda
Hazal Yalnız’ın şimdiye kadar 67 eseri Türkiye Musiki Eser Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) tarafından tescil edilmiş durumda. Henüz resmen tanıtmadığı, hazır bekleyen 30 kadar eseri daha var.
Tüm bestelerini Türk sanat müziği makamlarında yaptığını söyleyen sanatçı; Hicaz, Rast ve Hüzzam gibi klasik makamlarla çalışıyor.
“Şiirlerim aşk üzerine. Sevmek üzerine yazıyorum. İçimden öyle geliyor. Hepsi Türk sanat müziği formunda. Ama belki ileride halk müziği formunda da çalışmalar yaparım.”
Celal Abacı’dan övgü: “Bu da bana umut verdi”
Hazal Yalnız, eserlerini büyük üstatlara da dinletme fırsatı bulmuş. Özellikle Celal Abacı’nın bir bestesini çok beğenmesi, onun için moral olmuş:
“Celal Abacı bir tanesini çok beğendi. Bu beni çok umutlandırdı. Henüz resmi olarak albüm ya da kayıt tanıtımı yapmadım ama zamanı geldiğinde tüm eserlerimi paylaşmak istiyorum.”
“Müzik eğitimi anaokuluna inmeli”
Bir usta öğretici olarak Türkiye’de müzik eğitimine dair en büyük talebi, eğitimin yaşını düşürmek.
“Şu an keman eğitimi 7-8 yaşında başlatılıyor. Ama çocuklar 5 yaşında da yay çekmeyi öğrenebilir. Müzik eğitimi anaokuluna kadar inmeli. Yeteneği olan çocuklar küçük yaşta keşfedilmeli.”
“Yalova benim için artık memleket”
Kayseri doğumlu olan Hazal Yalnız, uzun yıllardır yaşadığı Yalova’ya duyduğu bağlılığı ise şu sözlerle dile getiriyor:
“Yalova’da mahalli sanatçı olarak bulunmaktan gurur duyuyorum. Artık burası benim için memleket gibi. Öğrencilerim, dostlarım, eserlerim burada. Bu topraklara ait hissediyorum.”
Sanatın ve emeğin iç içe geçtiği bir yaşam öyküsü... Hazal Yalnız, notalardan yüreğe akan besteleriyle Yalova’nın kültürel birikimine katkı sunmaya devam ediyor.
