İnsanoğlu iki anlamda büyür ve küçülür. Birincisi kendi iradesi dışında oluşan biyolojik değişimidir.
Bebek doğduğunda ağırlığı 3-4 kilo arasıdır. Boyu ise santimle ölçülür, metre bile değildir. Yıllar ilerledikçe bebek büyür, ağırlığı artar ve boyu uzar. Bu gelişim gençlik yıllarına kadar sürer.

Erişkin yaşa gelince bedensel büyüme tamamlanır. Sadece çeşitli nedenlerle kilo alıp vermeler beden ağırlığında azalıp çoğalmalar yaratır. İleri yaşlarda insan küçülmeye başlar. Kilosu düşer, boyu çok belirgin olmasa da kısalır. Çok ileri yaşlarda, neredeyse gençlik yıllarının yarısına kadar küçülmüş dedeler, nineler görebilirsiniz.

Esas konumuz, insanın kendi kendisini büyütmesi veya küçültmesi. Bu biyolojik olarak değil, kişilik olarak gözlemlenir. Kişiliği oluşturan özelliklerin başında doğruluk, tutarlılık ve güvenilirlilik gelir. Aslında bu üç değer birbirinin tamamlayıcısıdır. Dürüst olmadan tutarlı olunamaz. Dürüst ve tutarlı olmayana güvenilmez.

Dürüst insanın davranışları dosdoğru ve kusursuzdur. İşleri hilesiz, saf, tertemizdir. Onun veremeyeceği hiçbir hesabı yoktur. Bu özellikler ona toplum içinde saygınlık kazandırır ve güç verir. Güçlü insan karşısındakilere üstünlüğünü, büyüklüğünü her an kabul ettirebilecek durumdadır.

Bilgi ve kültür kişiliğin zenginlikleridir. Bilgili ve kültürlü bir kimsenin tolumda saygın bir yeri vardır. Bilenle bilmeyen bir olur mu? Öğrenmenin başı ve sonu yoktur. Yaşam boyu sürer. Yaşı büyürken zamanını öğrenerek geçiren bilgisini de arttırır. Bilgisine başvurulan, bilgisinden yararlanılan daima önde ve gözde olandır. Bilge kişidir.

Tevazu, yani alçak gönüllülük ve gösterişsiz olma insanı kesinlikle küçültmez. Aksine insan kibrin ve kendini beğenmişliğin altında ezilir, küçülür.

Büyük adamlar yaptıkları işlerin büyüklükleri ölçüsünde listelere girmişlerdir. O işler, yalnız kendilerine değil ülkelerine ve tüm insanlığa yararlı işlerdir. Çünkü büyük insan bencil değildir. Yalnız kendisi için çalışmaz.
Büyümek, büyük olmak çok da kolay değildir. En başta iyi niyetli olmak gerekir. Emek ister. Özveri ister. Zorlukları aşmak için azim ve sebat ister. Önüne çıkanları ezip yok ederek, başkalarının sırtına basarak yükselmek büyümek değildir. O şekilde çıkılan yerden inmek bir anlık meseledir.

Küçülmek ise hiç de zor değildir. İnsan kendi kendisini her an ve her ortamda çok basit işlerle küçültebilir. Rahat ve aldırmaz olması, hak ve hukuk gözetmemesi, ona olan saygıyı yok eder. Değerini düşürür
Günümüzde  kişilik olarak büyümüşleri bulmakta zorluk çekerken, küçülmüşlerle her yerde bolca karşılaşıyoruz. Başta siyaset alanında sonra medyada, iş dünyasında.

Gerçek lider olamayanlar, dalkavukları pek severler. Onların yalakalıkları ve verdikleri gazla kendilerini güçlü sanırlar. Şişinirler, önemli kişi olduklarına inanırlar.

Bu tür yapay lider yaratanlar, büyüttükleri karşısında kendilerini küçülttüklerinin farkında değillerdir. Yaranmak
ve haksız çıkarlar sağlamak uğruna yerlerde sürünmekten utanmazlar. Açın günlük gazeteleri bu tiplerden bolca bulacaksınız. Yıllarını bu mesleğe vermiş, belli noktalara gelmiş, okuyucularının gözünde büyümüş ama zamanın akışına kendini kaptırmış, göze girmek için veya yerleştiği köşeden kovulmamak adına küçüldükçe küçülenleri esefle izliyoruz.

Hergün onlarca kanalda uzman gazeteciye adı çıkmış, isimlerinin başında  prf. yazan kişiler ekrana çıkıp, şık giyimli, bol makyajlı genç hanımların karşısında gerçekleri saptırırken veya birilerine yağ çekerken küçüldükçe küçülüyorlar.

Doyumsuz iş adamları, gelir kaynaklarını, denetim sonucu kaybetmek korkusuyla ve yeni karlı ihaleler alabilmek amacıyla var olan düzeni bozmamaya, o düzenin yöneticilerini kızdırmamaya özen gösterirken servetlerini büyültüyorlar ama kişiliklerini o ölçüde küçültüyorlar.

Kuşkusuz herkesin aynı ölçüde olduğu bir toplum düşünülemez. Önemli olan büyüğün hak ettiği büyüklükte, küçüğün de kişiliğinden ödün vermeyen ve kapasitesinin gerektirdiği yerde olmasıdır. Böyle olanlar saygıyı hak eder.