10 EKİM 1965 GENEL SEÇİMİ VE SONUÇLARI:

AP 236 %52, CHP 133 %28, MP 32 %6, YTP 13 %3, TİP 8 %2 ve Bağısızlar 16 %3

Oluşan bu seçim sonucunda Demokrat Parti’nin tek mirasçısı durumuna gelen Adalet Partisi aldığı % 52,8 oyla tek başına iktidar oldu. Demirel Türkiye’nin 12. Başbakanı olarak 30. Hükümetini 27 Ekim 1965 tarihinde kurdu.

Süleyman Demirel’in 1965- 1971 yılları arasında Başbakan olduğu dönemde Boğaziçi Köprüsü, Ereğli Demir Çelik İşletmeleri ve Keban Barajı gibi büyük yatırım hamleleri yapıldı.

Bu dönemde Türkiye’de enflasyon %5, kalkınma hızı %7 idi. Bu kalkınma hızı Japonya’dan sonra petrol ülkeleri dışında, dünyanın ikinci en yüksek kalkınma hızı durumundaydı.

Bu gelişmelere karşın Adalet Partisi iktidarı, toplumun aydın kesimleri ve özellikle öğrenci örgütlerince DP iktidarının 27 Mayıs sonrasındaki devamı olarak görüldü.

1961 Anayasası’nın sağladığı bazı temel haklar ve bunların kullanılmasında yaşanan sorular; iktidarı giderek artan tepkilerle zorluyor, AP iktidarı da 27 Mayıs 1960 öncesindeki gençlik protestolarının benzerlerini yaşıyordu.

6 Ocak 1969 tarihinde ABD büyükelçisi Komer'in ODTÜ'yü ziyareti sırasında, rektörlük binasının kapısında duran diplomatik plakalı 1968 model Cadillac otomobili, Amerikan değerlerine karşı duran ve Robert Komer'in Vietnam geçmişini protesto eden ODTÜ'lü öğrenciler tarafından yakıldı.

Ankara'da, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının 4 ABD askerinin kaçırılıp sonra serbest bırakması da dönemin öne çıkan olayları arasında yer aldı.

Toplumsal olayların arttığı, karşıt görüşlü gruplar arasında çatışmaların yaşandığı bu süreçte, 16 Şubat 1969'da Türkiye siyasi tarihine "kanlı pazar" olarak geçen olay yaşandı.

İstanbul'a demirleyen Amerikan 6. Filosunu protesto sırasında 2 kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı.

Türkiye’deki ilk önemli öğrenci eylemi Haziran 1968’de üniversite ve fakültelerde hızla yaygınlaşan boykot ve işgallerle başladı.

Akademik amaçlarla başlayan bu eylemler giderek siyasi içerik kazandı; sağ ve sol görüşlü öğrenci grupları arasındaki çatışmalarda kan dökülmeye başladı.

Huzursuzluğun ve öğrenci olaylarının yaygınlaşarak arttığı böyle bir dönemde 12 Ekim 1969 Genel Seçimleri yapıldı. AP yüzde 47 oy alarak yeniden tek başına iktidar oldu ve 3 Kasım 1969 tarihinde Demirel ikinci hükümetini kurdu.

Ancak, halktan gelen bu desteğe rağmen parti içindeki mücadele sonunda AP bölündü, bütçe oylamasında hükümetin bütçesi reddedildi ve II. Demirel hükümet düştü.

32. Türkiye Hükûmeti veya III. Demirel Hükûmeti 6 Mart 1970 tarihinde kuruldu ve 26 Mart 1971 tarihine kadar görev yaptı. Bu dönem içinde:

· Öğrenci hareketlerinin yarattığı sorunlar ve huzursuzluklar çok artmıştı.

· Demirel hükümeti, AP içindeki muhalefetin uyguladığı yoğun baskı altındaydı.

· Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında1960’lı yılların ikinci yarısında oluşan yakınlaşmadan rahatsızlık duyan ABD Başkanı Richard Nixon, 1970 yılında Demirel hükümetinden haşhaş ekiminin yasaklanmasını istedi.

· Haşhaş meselesi, ABD-Türkiye ilişkileri yeni bir gerilim sürecine soktu.

· 15-16 Haziran 1970 tarihindeki Türkiye tarihindeki en büyük işçi eylemlerine; pek çok fabrikadan 75.000 dolaylarında işçi katıldı. Asıl tepki DİSK üyesi işçilerden geldiği halde, yürüyüşlere çok sayıda Türk-İş işçisi de toplu halde katıldı.

· Olayların birinci günü akşamı Bakanlar Kurulu 60 günlük bir sıkıyönetim ilan etti.

· DİSK ve bağlı sendikaların yöneticilerinin pek çoğu sıkıyönetim mahkemelerince tutuklandılar ve yargılandılar.

· Kadıköy'de meydana gelen olaylarda 2 işçi, 1 polis ve 1 esnaf öldü.

· 10 Ağustos 1970 tarihinde Türk lirasının değerinin yüzde 66 oranında düşürülmesi, 12 Mart Muhtırasının temel nedenlerinden biri değil, temel nedeni oldu.

Demirel, 1961 Anayasası'nı suçlayarak “bu anayasayla ülkenin yönetilemeyeceğini” söylüyordu. Bu konuyu da kullanan “Millî Demokratik Devrimciler” 9 Mart 1971’de darbe teşebbüsüne kalkışınca önce bu kalkışma önlendi, ardından ordunun komuta kademesi 11 Mart’ta 3 maddelik bir muhtıra hazırlandı:

“Hükümet ve Meclis görevini yapamıyor, yeni bir hükümet şart, yoksa müdahale edeceğiz” dediler. Mesaj açık, adres belliydi.

12 Mart’ta muhtırayı alan Demirel önce direnmeyi düşündü ama son madde ürkütücüydü. Şapkayı alıp gitmekten başka çaresi yoktu. Nitekim öyle yaptı. Aynı gün Demirel istifa etti.

Anayasa'da Demirel'in istediği yönde değişiklikler 12 Mart döneminde gerçekleştirildi, o da partisinin başkanı olarak "partiler üstü" denilen hükûmetleri bakan vererek destekledi. Bir yandan da parlamentodaki gücüne dayanarak askerî kesim karşısında üstünlük elde etmeye çalıştı.

Değerli okuyucular bir sonraki yazım “Tarafsız Başbakan, Balyoz Harekatı ve Üç Fidanın İdamı” olacak. Saygılarımla…