Geçtiğimiz günlerde Yalova gündeminde tartışılan, 

“Kamu görevi yapan idarecilerin, tüm işlemleri gözetlemekle yükümlü oldukları gibi, kamu mallarını da korumakla yükümlü oldukları, aksi durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğu“ 

ifadesi, bana ;

* Dereağzındaki, ruhsatsız buzhane binası için yapılan okul ihalesini ve ardından yapılan güçlendirme ihalesini ve davası devam ederken Yalova Belediyesi'ne devrini,

* Yıllardır çürümeye terk edilen ETİBANK tesislerini,

* Ticaret alanlarında yapılan her revizyon ve emsal artışının peşi sıra yapılan binlerce konutluk rezidans ruhsat taleplerini ve aynı dönemde yapılan bağışları.

* Soru işaretleri ile dolu, önce özel bir firmaya proje bedeli karşılığında çizdirilen, sonrasında iptal edilip bakanlığın tip projesine dönülen, bir türlü başlayamayan,Yalova lisesi inşaatını,

* Son günlerde tekrardan gündeme gelen, park alanına yapılan, yeni Atatürk ilk okulu binası ile ilgili iddiaları,

* Araştırma arazisindeki ağaçlar sökülerek yaptırılan  otopark alanı ve camii inşaatını ve altında imzası bulunan toprak koruma kurulu üyelerini,

* Önce tahsisi yapılıp, sonrasında tarım alanından çıkartılarak, sanayii alanına çevrilen milli emlak arazisini, 

* Dünyanın 7 harikasından biri olan ve milattan önceki imkanlarla, 20 yılda tamamlanan Mısır piramitleri gözümüzün önünde dururken, 24 yıldır bitmeyen, Yalova-Armutlu kara yolunu, hatırlattı.                                          

Yukarıda saydıklarım ile ilgili de harekete geçilmesi, sorgulanması, gerekmez mi ?

Bunlarda imzaları bulunanlar, kamu görevi yapan idareciler değil mi?

Doğan ve ileride doğabilecek olan kamu zararlarına göz yummak veya geçiştirmek de, hayatın olağan akışına aykırı değil mi?                                              

Adaletse,

HERKES İÇİN ADALET…