Genellikle tek tip bir yazıyı alıntılamıştı gazeteler, 'gazeteci Işık Yurtçu hayatını kaybetti' yazadurmuş başlıkta, kısa bir özgeçmiş, Özgür Gündem gazetesinin eski sorumlu yazı işleri müdürü olduğu,
tedavi gördüğü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde hayatını kaybettiği yazıyor, çalışmış olduğu gazetelerden söz ediliyor, sorumlu yazı işleri müdürü iken 8 ayda yazdığı yazılar nedeniyle hakkında 26 dava açıldığına yer veriliyordu. Bu davalardan toplam 20 yıl hapis cezası almıştı.
Bazı ajanslar, onun 2 yıl hapiste yattığını nedense yazmamıştı. Acaba neden yazmamıştı?
Düşünce Özgürlüğü Platformu tarafından Kocaeli cezaevinden Tekirdağ'a nakledilmesi için gösterilen basın dayanışmasını da...
bazıları 'Gazeteci Yurtçu hayatını kaybetti' yazarken, biri 'Muhalif gazeteci Işık Yurtçu hayatını kaybetti' başlığını atmıştı.
Demek muhalifti. Yalnızca bir haberde 'muhalif' olduğu geçse de...
Acaba neye muhalifti? Gazeteci her zaman ya da her konuda muhalif olabilir miydi?
1980'de Aydınlar Dilekçesini imzaladığı için yargılanmış,
1993-95'te düşünce özgürlüğünü 'bölücülük propagandası' yaparak ihlal ettiği için hapis yatmış,
1996'da ise Uluslararası Basın Özgürlüğü ödülünü almış.
'Meslekdaşı' Yalçın Bayer ise Yurtçu'ya son veda yazısını yazarken onun 10-12 yıldır basın camiasından kendini neden geri çektiğini anlamadığını, aldığı ödülleri taşıyamadığını ima etmiş.
Acaba neden kendini geri çekmiş, acaba Bayer'in yazdığı gibi, "Öldüğümü basına falan haber verneyin" demişti. Demiş miydi? Yazıldığına göre pekala demiş olmalıydı...
Bu yazıyı yazarken, yani gecenin bir vakti,
nasıl takıldım bilemiyorum ama, bakabildiğim kadar, Yurtçu'nun yaşamıyla, ölümüyle ilgili haberlere göz attım.
Wikileaks'de, Işık Yurtçu için şu notlar düşülmüş mesela : "Dünyada hiç kimse diğerlerinin yazdığı makaleler için bunca yıl hapse mahkum edilmedi" diye konuştu Yeni Yüzyıl gazetesine hapishanedeki hücresinden verdiği röportajda. Yurtçu, artık var olmayan Özgür Gündem'in eski editörü, bölücülük propagandası yaymaktan 15 yıl hapis cezasını çekiyor. Dava 91 ve 92 yıllarında gazetede yayınlanan Kürt sorunuyla ilgili makalelere dayanmaktadır. Yurtçu davası, hükümet tarafından muhabirleri, editörleri ve onlarca köşe yazarını hapsetmekte kullanılan suçlama türlerini simgeliyor. Yurtçu, ceza kanunu, terörle mücadele kanunu ve 312.maddeyi ihlal etmekten suçlu bulundu. Bu makaleler, Kürt sorununun yetersiz kapsama alanından çıkabilmesi adına alternatifler sunuyordu"
Böyle demiş Wikileaks.org.
Sonra nasıl bir afla çıktığının hikayesini bilemiyorum. Ancak uzun yıllardır gazetecilerden uzak durduğunu öğreniyoruz.
Yurtçu, Ankara Yenigün, Ulus, Halkçı, Politika, Dünya, Demokrat, Cumhuriyet, Güneş, Özgür Gündem'de çalışmış.
Adana Pozantı doğumlu.
Annem de Adana Karaisalı'dan diye yazmadım tüm bunları.
Ne de Yurtçu'nun ölümünü süsleyen fotoğrafın, cezaevi parmaklıklarının ardından el salladığı kare olmasından dolayı.
Şunu söylemek için yazdım,
Kanayan bir yara var.
Kontrolden çıkmasından korktuğumuz, üzüntüyle izlediğimiz bir yara.
Kan, dökülmekle tükenmiyor.
Çözüm?
Bilinmiyor.
Çünkü çözmek için zeka gerekir.
İncelemek, gözlemek, anlamak, çözümü tespit etmek ve doğru hamleleri birer birer uygulamak gerekir.
O ortak zekaya, ortak çözüme bizi, yani toplumu kimler götürür?
Aydınlar, düşünce üretenler, gazeteciler.
O yürekli gazeteciler, o düşünce üretenler nerede?
İşte yazdım ya,
Yukarıda.
Sürüden ayrılan bedelini öder.
muhalif düşünceleri yeşertmemek adına
hep aynı yöntemlerle bastırılırsa,
gerçekten zekaya dayalı hamlelere ihtiyacımız olduğunda,
alacağımız tek yanıt
çıngırakların sesi olur.
o ses nerden mi gelir?
başını aşağı yukarı sallayan koyunlardan tabi ki.
Allah rahmet eylesin Işık Yurtçu.