Bu yazıyı yazmadan önce çok düşündüm!
İkilemde kaldım;
Bir yanım bu yazıyı yaz!
Herkes kendine çeki düzen versin derken;
Diğer yanım!
Bütün bu olumsuzlukları, sen mi göreceksin.
Senden başka bu işlere dikkat eden kimse yok mu?
Diye!
Vicdan muhasebesi yaptı.
Galip gelen taraf ise!
Sen bu yazını yaz herkes kendine çeki düzen versin diyen tarafım oldu.
Gelelim yazımın konusuna!
17 Ağustos 1999 Marmara depreminde hayatını kaybeden kardeşim gibi sevdiğim meslektaşım (Polis Memuru ) Orhan YAŞA ve Ali Tüzel ile hayatını kaybeden diğer yakınlarımızı ve vatandaşlarımızı anmak için eşimle birlikte saat 01.00 sıralarında, Deprem anıtına gittim.
Burada bizim gibi depremde yakınlarını kaybeden yüzlerce vatandaş 13 sene öncesinin acılarını yeniden yaşıyordu.
Hepsinin yüzünde bir hüzün vardı.
Hepsinin gözleri buğulanmış;
Kimisi ise ağlamamak için kendini zor tutuyordu!
Fakat hepsi, için için ağlayarak ellerinde tuttukları Kuran'ı Kerimden kaybettiği yakınlarına dualar okuyordu.
Kimisi de depremde kaybettiği yakınlarının isimlerini mermer blokların üstünde arıyor.
Mermer blokların üstünde yakınlarının isimlerini bulanların bir kısmı ellerinde getirdikleri çiçekleri bloklara yapıştırmaya çalışıyor.
Bazıları ise o soğuk mermer bloklarını, yakınlarının sıcacık bedenlerine dokunur gibi dokunuyor sanki onların yüzünü okşar gibi okşuyordu.  
Bu sırada Yalova Belediyesinin üzerinde hoparlör bulunan, küçük sarı otobüsünün yanında duran dört kişiye gözüm takıldı.
Bu kişilerin isimleri önemli değil.
Bunlar Yalova Belediyesi Kültür Müdürlüğünde çalışan kişilerdi.
Bu kişilerin hepsinin ağzında sakız vardı ve büyük bir iştahla sakız çiğniyorlardı!
Bir tarafta 13 yıl öncesine gidip depremde kaybettikleri yakınları için hüzünlenen ve gözyaşı döken vatandaşlar.
Diğer tarafta ise vatandaşın hüznüne ve gözyaşlarına aldırış bile etmeden sakız çiğneyen Belediye görevlileri.
Yanımdaki eşime olayı göstererek!
Ben şimdi bunların yanına gidip!
Beyler yaptığınız ayıp.
Şu ağzınızdaki sakızları atın.
Sizin yaptığınız işe ve çalıştığınız kuruma saygınız yoksa depremde hayatını kaybedenlere de mi saygınız yok!
Ben biliyorum içinizden bazıları bu depremi yaşadı, muhakkak ki yakınını veya arkadaşını kaybedenler bile oldu bari onlara saygınız olsun demek istedim.
Fakat eşim bırakmadı.
Gözlerim Belediye Başkanını veya Başkan yardımcılarından birini aradı bulamadım.
Eğer görseydim bu olayı onlara da gösterip ne hissettiklerini soracaktım?
Olmadı:
Fakat!
Ben şimdi Belediye yetkililerine soruyorum.
Nedir bu saygısızlık.
Kim bu işe dur diyecek.
Bir zamanlar disiplinli çalışmaları;
Sosyal etkinliklerdeki başarıları ve duruşlarıyla herkesin takdirini kazanan Yalova Belediyesi Kültür Müdürlüğüne şimdi ne oldu?
Ne oldu da bu hale geldi anlayamadım!!!!!
Gördüklerim karşısında o kadar sinirlendim ki ya sabır çeke çeke, yapılacak olan törenleri bile beklemeden deprem anıtından uzaklaştım.
Ben gördüklerimi ve hissettiklerimi yazdım.
Şimdi siz düşünün.
İyice düşünün ki bir çözüm yolu bulun.
Bir daha böyle bir olay vukuu bulmasın.
Herkes kendine çeki düzen versin.
Kısacası, herkes bildiği işi yaparsa toplum yapılan işten fayda görür.
Bu haftalıkta bu kadar, haftaya başka konularda buluşmak üzere, mutluluk sağlık dolu kazasız bir hafta temenni ederim.