Yalova Gazetesi’nin en önemli serilerinden “Nasıl Oldun”, büyük bir hızla devam ediyor. Yalova’nın en tanınmış simalarını konuk aldığımız serimizde bu hafta, Yalova’nın en tanınmış ses sanatçılarından Eşref Üstün ile Green Garden’da görüştük. Üstün, Yalova Gazetesi İnternetten Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Duygu Saral’ın sorularını samimi bir şekilde cevapladı.

Grup Gündoğarken, Müzik Dünyasını Ele Aldı Grup Gündoğarken, Müzik Dünyasını Ele Aldı

“Yalova’nın gerçek çocuğuyum”

Kendisi hakkında bilgi veren Eşref Üstün, “En basit ya da en zor anlatımıyla Yalova Çocuğuyum. Hatta şu anda bulunduğumuz yer Yenimahalle Köyü, benim babamın köyü. Mesleği şarkıcılık olan, hala doğduğu evde yaşayan Yalova’nın gerçek çocuğuyum. Biz şanslı kullardanız, çünkü babamın, ablalarımın hepsinin sesi güzel. Ben kendimi bildim bileli şarkı söylerim. Yalnız kaldığımda, merdivenlerde, asansörlerde, her yerde… Meslek olarak yapıyor olmak biraz şans, onun dışında müzik benim için var olan bir şeydi” ifadelerini kullandı.

“Askerlikte sahne programlarım başladı”

Ses sanatçısı olma sürecini anlatan Üstün, “Ben meslek lisesi bölümü mezunuyum, elektrik bölümü… O zaman ki arkadaşlarımın birçoğu Yalova’daki çeşitli fabrikalarda çalışmaya girdiler, birçoğu da oradan emekli oldu. Benim ailemin %90’ının da istediği şey oydu. Dedim ya müzik hep hayatımda vardı. Askerlikte de Türk Sanat Müziği okuyorum deyince orada ciddi bir sahne programlarım başladı. Okul gibi de oldu. İzmir radyosu hocalarımdan Mustafa Taşçı Beyden dersler aldım. Çok kıymetli arkadaşım Neyzen’den çok şarkılar öğrendim. İnsan seviyorsa öğreniyor. Sana öğretecek birilerini buluyorsun. Türk Sanat Müziği eğitimi aldım. Üsküdar Musiki Cemiyeti’nde eğitim gördüm. Oranın tavrıyla şarkı söylüyorum, orası bana kimliğimi verdi. Kendim gibi şarkı söylemesini öğretti” dedi.

“Alkol sorunum vardı”

Hayatındaki dönüm noktalarından bahseden Üstün, “Deprem öncesi dönemde alkolle biraz sorunum vardı. Çok şükür 98 senesinde onu bitirdim. Bu süreç beni çok yordu, farklı bir boyuttayım. Pek hayatın içinde olamıyorsunuz, sonrasında hatırladığınız şeyler olmuyor. Ben bazen arkadaşımın isimlerini unutuyorum. Herhalde “o zamanlardan kalma bir şey” diyorum. Depremi yaşadık Yalovalılar olarak. Tamamen hayatımız değişti. Ben ilk defa Yalova dışına çıktım. Ben Yalovacıyımdır, kolay kolay bir yere gitmek istemem. Yalova’dan çıktıktan sonra İsviçre’ye gittim. 5 sene orada oturdum. Orada, hala görüştüğüm kıymetli dostlarım oldu” şeklinde konuştu.

“Yalova, Ali Baba’nın Çiftliği gibi bir yerdi”

Eski Yalova’yı anlatan Üstün, “Çocukluğumun Yalova’sı “Ali Baba’nın Çiftliği” gibi bir yerdi. Nerede olursanız olun, herkesin birbirini tanıdığı, kimin kimin çocuğu olduğunu bildiği bir yerdi burası. Ama 95 tarihinde il olma, sonrasında deprem derken, Bursa, İzmit, İstanbul gibi büyük şehirlerin yakınında olması, her yerden göç olması ve savaş mazereti ile ülkemize gelen insanlardan dolayı çocukluğumuzun Yalova’sı değil. Benim mahallem bile değişti. Eski evler yıkılıyor, yenileri oluyor. Bakıyorsunuz kimliğini kaybediyor. Hâlbuki bazı binalar 100 yıllar boyu kalacak gibi inşa edilmeli” ifadelerini kullandı

Muhabir/Duygu Saral

Kameraman/Göktuğ Doğukan Yüksel

Editör: Rümeysa Şahin