Yalova TOBB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin Gazetecilik Alan Şefi Saynur Özkafa ve beraberindeki Gazetecilik Alanı’ndan Ayaz Osmanoğlu, Efe Mot ile Radyo-Televizyon Alanı’ndan Beyza Karataş, Yalova İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ziyaret gerçekleştirdi.
Yalova TOBB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi heyeti, Yalova İl Milli Eğitim Müdürü Aytekin Yılmaz ile görüşme gerçekleştirerek merak edilen soruları yöneltti.
Öncelikle sizi daha yakından tanıyabilmemiz adına, kendinizden ve mesleki geçmişinizden bahseder misiniz?
Ben “Aytekin Yılmaz adım soyadım… Erzurumluyum fakat Karabük’te büyüdüm. Karabük’ü belki bilirsiniz… Yalova ile aynı gün ve aynı tarihte il oldu… Plaka numaraları da 77 ile 78 olarak peş peşe. Karabük’te büyüdüm, üniversite eğitimini İstanbul’da, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde aldım. Yüksek lisansı da yine aynı yerde, aynı üniversitede tamamladım. Doktora eğitimimi tez döneminde yarıda bıraktım, ona da Marmara Üniversitesi’nde devam ettirdim. Öğretmenliğe Antalya Kumluca’da başladım. ‘Çok şanslısınız… Herkes uzaklara giderken siz Antalya’ya gitmişsiniz’ diyebilirsiniz… Ancak sıcakla aram iyi değil. Ondan sonra tekrar İstanbul’a döndüm. Öğretmenliğe 1995’te başladım. İstanbul Kadıköy’de hem öğretmenlik hem Müdür Yardımcılığı, Üsküdar’da ise müdürlük yaptım. İlkokul, ortaokul ve liselerde idari görevde bulundum. Daha sonra 9 yıl Pendik İlçe Eğitim Müdürlüğü’nde çalıştım. 2024 yılında Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı Daire Başkanı olarak görev yaptım. Ankara’da 7-8 ay çalıştıktan sonra, bakanlığımızın talimatıyla Yalova’ya İl Milli Eğitim Müdürü olarak görevlendirildim. Burada ise 45 gündür Milli Eğitim Müdürü olarak görev yapıyorum. İki kızım var, birisi tarih mezunu birisi sizin mesleğe yakın bir meslek; Yeni Medya İletişimi. Bu sene bitirecek.”
İl Milli Eğitim Müdürü olarak görev yaptığınız Yalova ili hakkında genel bir değerlendirme yapar mısınız?
“Yalova çok güzel bir şehir… Yaklaşık 36 yıldır İstanbul’da yaşıyorum. Yalova şehri, İstanbul’un yazlığı gibi... İl olduktan sonra Yalova çok gelişti. Nüfusu 320 bine gelmiş. Sanayi de geldi… Yalova’da, sanayiye rağmen tabiat güzellikleri korunuyor. Küçük ancak, sanki her şey içine sığdırmış güzel bir şehir konumunda. Yalova’nın doğusuna gittiğinizde sanayinin her türünü görebilmek mümkün. Batısına gittiğinizde ise tabiatın en güzel örneklerine şahit oluyorsunuz. İnsan ilişkileri sıcak... Eğitim olarak baktığınızda Yalova’daki okullar, Türkiye’deki okullara göre çok şanslı… Mevcutları düşük, dağılımı iyi... Burada her alanda eğitim alabilmek mümkün. Öğretmen kadrosu tam ve dolu… Üniversitemiz de var. Yalova üç metropolün ortasında olan bir şehir…”
Yalova’da eğitime dair hayata geçirmek istediğiniz projeler ve hedefleriniz nelerdir?
“Yalova’da fiziki eğitim yapılaşmasına çok az ihtiyaç var. Dolayısıyla göç alan bir şehir Yalova. Göç aldıkça, nüfus arttıkça okullara uyan ihtiyaç da artıyor. Acil bir okul ihtiyacımız yok; bu durum bizi neye yöneltiyor? Eğitimi arttırmaya yönlendiriyor. Meslek liselerini öncelikli konumuz olarak belirledik. Mesleki eğitimin burada güçlendirilmesi lazım... Alan dallarının doğru tercih edilmesi lâzım. Şehrimizin gelişim istikametine göre, mesleki eğitimin organize edilmeye ihtiyacı var. Biz meslek liselerimizin her birinin bir alana yoğunlaşmasını istiyoruz. Ortaokuldan liseye geçen öğrencilerimizin büyük kısmının meslek liselerine gitmesini istiyoruz. Önümüzdeki yüzyıl beceri yüzyılı olacak. İşe başlarken insanların hangi becerilere sahip olduğuna bakılıyor.”
Özellikle önem verdiğiniz Tematik Meslek Liseleri projesi hakkında bilgi verebilir misiniz? Bu projenin uygulanması, Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinde bölgesel ihtiyaçlara göre alan ve branş değişikliklerini de beraberinde getirecek mi?
“Tematik kavramını çok fazla kullanmaya gerek yok. Bir meslek lisemizin her alanda eğitim vermesini istiyoruz. Bizim meslek lisesi sayımız çok fazla. Dolayısıyla, meslek liselerimiz birbirinin tekrarını yapmamalı; aynı alanda yan yana iki meslek lisesi eğitim vermemeli. Bir meslek lisemiz bir alana odaklanmalı, eğer bir okul içerisinde çok fazla dağınık alan olursa odaklanmak mümkün değil. Öğrencilerin, ortaokuldan liseye geçerken kafası karışmamalı…”
Yalova’daki eğitim kurumlarına dair gözlemleriniz nelerdir? Sizce güçlü yönlerimiz ve geliştirilmesi gereken alanlar hangileridir?
“Eğitimin Üç Önemli Ayağı Vardır”
“Yalova’da tecrübeli bir öğretmen kadromuz var. Tecrübeli ve nitelikli bir öğretmen kadrosuna sahibiz. Bu, güçlü yönlerimizden bir tanesi. Öğrencilerimiz ve ailelerimiz eğitime ilgili. Bu da güçlü yönlerimizden bir tanesi. Sınıf mevcutlarımız düşük bu da güçlü yönlerimizden bir tanesi. Biz bu güçlü yönleri, öğrencilerimiz ve velilerimizin yüzünü okula çevirerek güçlendirmek istiyoruz. Öğrencilerimizin eğitimle ilgili alabilecek her ihtiyaçlarını okuldan karşılanmasını istiyoruz. Okul ile aile işbirliği güçlendirilmeli. Eğitim 3 sacayağı üzerinde yükselir. Birincisi okul ve öğretmen. Okulun ekosistemi güçlü olacak, öğretmen kadrosu tam olacak, fiziki ihtiyaçları karşılanmış olacak. Bu en önemlisi Devletimiz, bütçenin yüzde 15ini eğitime ayırıyor. Bizim 50 ülkenin nüfusundan fazla öğretmen sayımız var. Şehrin ve sivil toplumun eğitime önem veriyor olması lazım; bu ikinci ayak. Üçüncü ayak aile ayağıdır… Aileler de kendilerini eğitimin bir parçası sayacak… Bu üç ayak bir araya geldiğinde eğitimde başarısız olma durumu yok.”
-Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinde öğrenim gören öğrenciler açısından, ülkemizdeki meslek eğitim sistemini nasıl değerlendiriyorsunuz? Kısa sürede iş hayatına atılmak isteyen öğrenciler için meslek liseleri ne gibi fırsatlar sunuyor?
“Teknolojiye Ayak Uydurmalıyız”
“Ülkemizde önü en açık olan kişiler, meslek liselerinde okuyan öğrencilerimizdir. Bir: bizim teknik elemana ihtiyacımız var. İki: Türkiye şartlarında sanayi işletmelerimiz küçük ve orta ölçekli işletmeler. Teknoloji çok hızlı güncelleniyor. Okullarımızı o hızla güncel teknolojiye kavuşturmamız zor. Öğrencilerimiz güncel teknolojiyi öğrenmek ve onla çalışmak durumunda. Mesleki eğitimin önü açık. Bakanlığımız da buna çok önem veriyor. Ne iş yaparsanız yapın, önünüz çok açık…”
Kendi öğrencilik yıllarınızdaki eğitim anlayışı ile günümüzdeki eğitim sistemi arasında ne gibi farklar bulunuyor? Bu iki dönem arasında bir kıyaslama yapar mısınız?
“İkisinin de iyi tarafları, eksik tarafları var. Daha önce öğrencilerin ilgisini, odak noktasını dağıtacak çok fazla uyarıcı yoktu… Şimdi ise öğrencilerin dikkatini dağıtacak çok fazla uyarıcı var. Bizim asıl alanımıza odaklanma süremiz azaldı. Eskiden bilgiye ve kitaba ulaşmak bu kadar kolay değildi. Şimdi internetten istediğiniz kitaba ulaşabiliyorsunuz; bilgiye ulaşmak çok kolaylaştı ama eksik olan odaklanmak. Teknik ve fiziksel imkânlar çok kolaylaştı, öğretmen eksiğimiz yok. Ama odaklanma sorunumuz var.”
Ülkemizi daha ileri seviyelere taşımak adına sizce eğitim alanında ne tür yenilikler ve adımlar atılmalı?
“Bakanlığımız, müfredat yenilemesi yaptı. Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yıllık tarihindeki en önemli müfredat yenilemesi bu. Biz müfredatı sürekli güncelliyoruz, ders saatlerimizi değiştiriyoruz, ders içeriklerini değiştiriyoruz, ders materyallerini değiştiriyoruz… Bunların hepsi eğitimin daha iyi hale gelmesiyle ilgili.”
Günümüzde sosyal medya ve dijital iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla birlikte, toplumun özellikle genç kesiminde kitap okuma ve araştırma alışkınlıklarında azalma olduğu gözleniyor. Bu olumsuz tabloyu tersine çevirmek için sizce neler yapılabilir?
“Bizim Gençlerimiz Okuyor”
“Bu bir algı, bizim gençlerimiz okuyor. Çoğunun elinde sürekli kitap var. Önemli olan seçici okuyabilmek, nitelikli kitaplar okuyabilmek… Bütün öğrencilerin dünya klasiklerini okuması lazım.”
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk gençliğine “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” ve “İstikbal göklerdedir” gibi sözleriyle önemli hedefler göstermiştir. Sizce bu hedeflere ne ölçüde ulaşabildik?
“Bizim zamanımızda, biz uçak yapmayı, roket yapmayı, bilgisayar yapmayı, ‘bizim yapamayacağımız şeyler’ olarak kodluyorduk kafamızda. Ama şimdi ise ‘yapılabilir’ gözüyle bakıyoruz… Türkiye bu noktaya son yüzyılda geldi. İnsansız hava araçlarında dünyanın en önemli ülkesiyiz şu an. Bizim yaptığımız radarlar dünyanın en önemli radarları sayılıyor şu anda. Teknolojiyi yakalamış vaziyetteyiz. Türkiye’nin ufku açık… Bu konuda hepimiz devletimize güvenmeliyiz.”
Son olarak, evlatlarınızın da Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde ya da eğitim alanında görev yapmalarını ister misiniz? Bu konuda düşünceleriniz nelerdir?
“Dünyanın en önemli ve en kıymetli mesleği öğretmenliktir. Dünyada büyük işler başarmış tüm insanlara dokunan bir öğretmeni vardır. Öğretmenlik mesleği hiçbir zaman kıymet kaybetmez. Kızlarım öğretmenlik yapmak isterlerse seve seve …”