Taştan, “Topraklarımız ısınıyor, tarım zorlaşıyor. Küresel ısınma, ürün verimini olumsuz etkiliyor. Birlikte su tasarrufu yaparak tarımımızı koruyabiliriz” dedi. Bitkifidan.com İşletme Sahibi Soner Taştan, küresel ısınmanın tarıma etkisinin fazla olduğunu belirtti. Taştan, yaptığı açıklamada, “Dünya gündemini özelliklede son yıllarda fazlasıyla meşgul eden bir terim olan küresel ısınma, birçok sektörde olduğu gibi tarım sektörünü de fazlasıyla etkiliyor. Küresel ısınma, artan dünya nüfusunun ihtiyaçlarını karşılamak amacı ile birim alından alınan verimleri veya tüketimleri arttırmak için çeşitli kimyasal girdilerin kullanılması, karbon ve sera gazının salınımının artması olarak özetlenebilir. Uygulanan bu sistemlerde mevcut atmosfer oranlarını zorlayarak negatif yönde etkilenmesine sebep olmaktadır. Küresel ısınmanın tarım üzerinde etkisi olduğu kadar tarımında küresel ısınmaya katkısı da son zamanlarda artmaktadır. Şöyle ki, bahsettiğimiz artan insan sayısı ve tüketim miktarı birim alandan alınan verimleri en üst seviye çıkarmak için aşırı derece kimyasal gübre ve hormonlar kullanılıyor. Bu durumda küresel atmosferin etkilenmesine sebep olmaktadır. Küresel ısınmanın ise tarım üzerindeki etkisi oldukça fazla. Bu yıl farkına varacağımız üzere kar yağışının gecikmesi, sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde olması ve mevsim yağışlarının sarkması tarımsal faaliyetleri etkilemektedir.

Yalova Bitkifidan Sahibi Soner Tastan Tarim Kuresel Isinma (2) Bu etkiyi en fazla hisseden tarım kolu ise bahçe bitkileri yetiştiriciliği ve tarla bitkileridir. Yani adından da anlaşılacağı üzere direk insan beslenmesine etki eden kollardır. Birçok vatandaşımız en yakın lokasyonu olan yaşam alanındaki birçok ağacı gözlemlediğinde önceki yıllardan çok daha erken uyandığını ve erken çiçek açtığını görecektir. Şaşkınlıkla karşıladığımız bu durumlarda ağaçların kendi zaman döngüsünden oldukça uzaklaştığı aşikar hale geliyor. Küresel ısınmanın etkisi ile geciken mevsim özellikleri erken uyanan bitkilerinin meyve olum dönemine erişemeden çiçek dökmesi, sürgün yanması ve en ağırı da bitkinin kuruma safhasına gelmesine neden olmaktadır. Aynı şekilde tahıl ve hububat üretiminde de kar örtüsünün yerde kalma süresinin azalması toprak üstü ve altı suların hızlı şekilde tahliye olması hububat ürünlerinin de yeterince olum dönemine gelmesini engellemektedir. Buğday, arpa, yulaf, çavdar, mısır, gibi başlıca hububat ürünleri ile hayvansal menşeli besinlerde yeterince besleyici olmamaktadır. Ülkemizin tarım başkentleri olan bölgelerde üretim oranları önceki yıllara göre yüzde 10-20 düzeyinde düşüş yaşamıştır. Küresel ısınmanın neden olduğu erozyon, heyelan, sel, taşkın gibi afetler bu durumun oluşmasında başlıca etkenlerdir. Son yıllarda ülkemizde ve muhtelif dünya bölgelerinde meydana gelen orman yangınları da küresel ısınmanın etkilerindendir. Yaz aylarının da kış ayları gibi mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi sıcaklık etkisinin yangın riskini de arttırdığını biliyoruz. Su zengini bir ülke için hızla su fakiri bir ülke kategorisine giriş yapıyoruz. Bilinçsiz sulamalarda bu durumu arttırmakla beraber artık çok radikal su tasarrufları alınmalıdır. Aksi halde dört mevsim sözü artık gelecek kuşaklara aktarılamayacak ve maalesef su havzaları oldukça hızlı tükenecektir. Tabi bu durumla mücadele ülke ülke değil mutlaka kıta kıta olmalıdır. Ancak böyle çözüm üretilebilir. Karbon ayak izi dediğimiz terim ne kadar düşük olursa o kadar hızlı olumlu yönde çözümler elde edilebilir. Toplu taşıma kullanılarak karbonmonoksit salınımı azaltmak. Kimyasal spreylerden ve kozmetik ürünlerden yeterince kullanmak. Tarım sektöründe iyi tarım uygulamalarının ilke edinmesi. Küçük orta ve büyük ölçekli sanayi alanlarının sera gazı salınımının sıfır noktasına indirilmesi. Daha organik bir yaşam sürdürmek. Yakıt kullanımları daha doğacı olmalı. Yenilenebilir enerji kolları kullanılmalıdır” dedi.

Editör: Arda Yavuz