İsmet İnönü dönemi: 1938-1946-1950

İsmet İnönü Kurtuluş Savaşı’nda komutanlık yapmakla birlikte hem Mudanya görüşmeleri hem de Lozan Antlaşması sırasında büyük rol oynadı. Bu anlaşmalar sırasında Atatürk’e ve Türkiye’ye müzakere yeteneğini ve bürokratik başarılarını kanıtladı.

Siyasi tarihimizde İnönü dönemini; 1938-1946 Tek Parti Dönemi ve 1946- 1950 Çok Partili Dönem olarak değerlendirmenin dada doğru olacağını düşünüyorum.

1938-1946 Tek Parti Dönemi

İsmet İnönü, Atatürk'ün ölümü üzerine 11 Kasım 1938'de cumhurbaşkanlığına seçildi. Etkin siyasal yaşamdan çekildikten bir yıl sonra cumhurbaşkanı seçilebilmesi, büyük ölçüde cumhuriyetle özdeşleşmiş olmasıyla ilgiliydi. Cumhurbaşkanlığının yanı sıra CHP genel başkanlığına da getirildiğinden, yönetim üzerinde geniş otoriteye sahibi oldu.

CHP'nin 26 Aralık 1938'de toplanan I. Olağanüstü Kurultay'ında partinin Değişmez Genel Başkanı seçildi. Ayrıca kendisine Millî Şef sıfatı verildi.

İnönü gerçekten zorlu bir dönemi devralmıştı. Atatürk’ün yerini doldurmanın zorluğu yetmezmiş gibi bir de 2. Dünya Savaşı çıkmıştı. Türk ordusu gelişmişti, ancak savaşa girecek durumda değildi.

Tek Parti Dönemi Başbakanları ve Hükümetleri

Celal Bayar (22 Kasım 1937- 25 Ocak 1939)

İnönü Başbakanlık görevini sürdürmekte olan Celal Bayar’ı yeniden Başbakan olarak atadı.

Refik Saydam (25 Ocak 1939 - 8 Temmuz 1942)

Bayar’dan sonra Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık görevine Refik Saydam geldi.

Atatürk’ün Millî Mücadele’yi başlatmak üzere Samsun’a çıkan kadrodan Millet Meclisine mebus seçtiği 10 kişiden biri olan Saydam, Sağlık Bakanlığı görevinde de bulunmuş, çok önemli sağlık ve aşı çalışmaları yapmıştı.

İnönü Saydam döneminde birlik ve beraberlik sağlamak amacıyla; Kâzım Karabekir ve Fethi Okyar gibi eski komutanları yeniden partiye davet etti.

Demokrasiyi en üst düzeyde tutmayı amaçlayan İnönü Refik Saydam’a güveniyordu ama; dışarıda büyük bir risk vardı.

Saydam Hükümeti, 2. Dünya Savaşı'nın ilk yarısı olan dönemde görev yaparken ve barışçı bir dış politika izlemiş, Türkiye'nin savaş dışı konumunu korumayı başarmıştı. Bu dönemde:

- 1939 Genel Seçimleri yapılmış,

- Cumhuriyet Halk Partisi V. Büyük Kurultayı gerçekleştirilmiş,

- Eğitim ve kültür alanında önemli çalışmalar yapılmış, 1940 yılına geldiğimizde şehir hayatı gelişse de köy hayatı 1900’lerin başıyla hemen hemen aynıydı.

- Elektrik yoktu, devrimler köylerde uygulanamıyordu. Köylerde cumhuriyetten uzak bir ortam vardı. Yollar bile düzgün değildi. Bu nedenle köyde gelişme olmuyordu. Bu durumu çözmek için 1940 yılında Hasan Âli Yücel'in öncülüğünde Köy Enstitüleri kuruldu ve geliştirildi. Köy Enstitüleri Kanunu gereği ve Tarım Bakanlığı köylerde bu enstitüleri açmaya başladı. Bunda amaç; köylünün teknik tarım ve cumhuriyetin değerlerini kırsalda yaşayan yurttaşların öğrenmesiydi.

2. Dünya Savaşı'nın getirdiği ekonomik sıkıntılar nedeniyle, Saydam Hükümeti birtakım önlemler almış Millî Korunma Kanunu çıkarılmış ve uygulamaya konmuştur.

Saydam dönemi 8 Temmuz 1942'de Başbakan Dr. Refik Saydam'ın vefatı ile sona ermiştir.

Ahmet Fikri Tüzer 8-9 Temmuz1942 de sadece bir gün Türkiye Cumhuriyeti’nin 4. Başbakanı olarak görev yapmıştır.

Şükrü Saraçoğlu (9Temmuz 1942 – 7Ağustos 1946)

Türkiye Cumhuriyeti’nin 5. Başbakanı Şükrü Saraçoğlu görevi devralana kadar Saydam döneminde birçok mal ulaşılamaz hale gelmişti. Üretim yetersizdi. Bu nedenle Saraçoğlu fiyatları serbest bıraktı. Tüccarların durumu iyileşirken halkın durumu kötüleşti. Pazar hareketlendi ancak alım gücü çok düştü.

- 2. Dünya Savaşında Bulgaristan Almanya ile beraber olduğu için Türkiye fiilen Almanya ile sınırdaş olmuştu. Bu sırada İngiltere de Türkiye’yi kendi yanında savaşa çekmek istiyordu ancak İnönü hem askeri hem de ekonomik olarak Türkiye’nin yeterli olmadığını çok iyi biliyordu. Elbette zorunlu bir savaşa girme ihtimali bulunduğu için de ülke içinde çok sert Savaş ekonomisi uygulanıyordu.

- 1943’te Toprak Mahsulleri Vergisi Kanunu getirildi.

- Pazarı kontrol altına almak için meşhur “Varlık Vergisi” getirildi ve olumlu sonuç vermeyen bu vergi 1944 yılında kaldırıldı.

- Bu iki vergi halkta ağır yük olmuş; devlet savaşa ekonomik olarak hazırlanmayı hedeflese de alınan vergi önlemleri halkı çok yormuş, çok tepki görmüştü.

- Alınan bu önlemler halkın İnönü dönemine; kıtlık dönemi demesine neden oldu.

- İnönü bu durumu ‘Ben sizi aç bıraktım ama babasız bırakmadım’ diyerek cevapladı.

İçeride bu sert ekonomik politikalar uygulatırken, dışarıda büyük fırtınalar kopuyordu. Almanya, İngiltere’yi bombalamıştı. İngiltere de Berlin’i. Yine de bu denge içerisinde İnönü hemen hemen tüm taraflarla defalarca görüşerek savaşa girmeyip, ülkenin tarafsızlığı korurken hiçbir devletle büyük sorunlar yaşanmamasını da başardı.

Türkiye, savaş boyu Almanya’ya krom satmıştı. Bu satış olayının bir argüman olarak kullanılmasına rağmen İnönü bunun da bir sorun olmasına izin vermedi.

Almanya’nın mağlubiyeti kesinleştiği sırada Türkiye, göstermelik olarak Almanya’ya savaş ilan etti ve kazanan devletler arasında resmi olarak yer almış oldu. Bu şekilde ülkemiz Birleşmiş Milletlere katılmış oluyordu.

1945 yılında Sovyet Rusya'nın Türk-Sovyet Saldırmazlık Paktı'nı tek taraflı olarak feshetmesi üzerine, Sovyet Rusya ile dostluğu savunan Tan gazetesi tepki çekti; sonuç olarak 4 Aralık 1945'te üniversite öğrencileri tarafından birkaç kitabeviyle birlikte Tan gazetesi baskına uğradı.

Çok Partili Dönem İçin İlk Adım Dörtlü Takrir ve Demokrat Parti ‘DP’nin Doğuşu

Savaş sonrası Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve Tarım Bakanı Şevket Raşit Hatipoğlu’nun girişimiyle hazırlanan ‘Çiftçiyi Topraklandırma Kanun Tasarısı’ CHP içinde büyük huzursuzluk yaratı. Bunun nedeni ise çıkacak kanunun o dönem büyük toprak sahibi olan millet vekillerini olumsuz etkileyecek olmasıydı.

Örneğin o dönem büyük toprak sahibi olan Aydın Milletvekili Adnan Menderes bu kanunu şiddetle eleştiriyordu. Cumhurbaşkanı İnönü, Başbakan Saraçoğlu ve Tarım Bakanı Hatipoğlu tasarının arkasında duruyor; bu da gerilimi artırıyordu.

İkinci olarak Meclis'te 1945 yılı 7 aylık bütçe tasarısı görüşmeleri de ağır tartışmalarla geçmiş, görüşmelerin sonunda Başbakan Şükrü Saraçoğlu TBMM'den güvenoyu istemişti. Yapılan oylamada Saraçoğlu Hükümeti, Meclis'ten güvenoyu alsa da 7 fire vermişti.

Karşıt oy verenler: Yusuf Hikmet Bayur, Recep Peker, Celal Bayar, Emin Sazak, Refik Koraltan, Adnan Menderes, Fuat Köprülü idi. Görüldüğü üzere çiftçiyi topraklandırma kanunu ve sonrasındaki 7 aylık bütçe görüşmeleri Meclis'te ve parti içinde belli bir muhalefetin ortaya çıkmasına neden olmuştu.

7 Haziran 1945'te muhalifler arasından Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan, Fuat Köprülü bir takrir hazırlayarak CHP meclis grup Başkanlığı'na teslim etti.

Demokrat Parti'nin kuruluşuna vesile olacak ilk belge olarak da kabul edilen bu önergeye tarihte ‘dörtlü takrir’ adı verilmiştir.

Takririn verilmesinden birkaç gün sonra çiftçiyi topraklandırma kanunu TBMM'de kabul edildi. 12 Haziran 1945'te de CHP Grup toplantısında dörtlü takrir reddedildi.

Takririn reddinden sonra imzacılardan Adnan Menderes ve Fuat Köprülü Vatan Gazetesinde muhalif yazılar yazmaya başladı. Bunun üzerine CHP Yüksek Divanı Eylül 1945'te Adnan Menderes'i ve Fuat Köprülü'yü partiden ihraç etti. Daha sonra bu duruma itiraz eden Refik Koraltan da partiden ihraç edildi. Celal Bayar ise hem partiden hem de milletvekilliğinden kendisi istifa etti.

İnönü, sıkı tuttuğu projesine tepki gösteren CHP’lileri yeni bir parti kurmaya teşvik etti.

Celal Bayar 1 Aralık 1945’de parti kuracaklarını açıkladı. İnönü tarafından Çankaya Köşküne çağılan Bayar, Cumhurbaşkanından gerekli desteği aldıktan sonra 7 Ocak 1946 günü Demokrat Parti (DP) kuruldu.

Demokrat Parti büyük ölçüde iktisadi kaygılar nedeniyle kuruldu. Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu bu partinin kurulmasında çok etkili oldu. Demokrat Parti, CHP’den çok önemli isimlerin geçtiği bir partiydi ve Celal Bayar partinin genel başkanıydı.

İnönü muhalefet istiyordu. Tüm solu CHP tuttuğu için sağcı bir yaklaşım benimsemek Demokrat Parti’ye kalmıştı.

İnönü, 1946'da çok partili genel seçim düzenleme kararı aldı.

Türkiye'de çok partili dönem yolunda Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) dışında ikinci bir parti Nuri Demirağ liderliğinde Millî Kalkınma Partisi (MKP) 1945 de kurulmuştu.

Not: Değerli okurlar bir sonraki yazım 1946-1950 çok partili İnönü dönemi olacak.