Subaşı Denizgören Mahallesi Muhtarı Atan, “Konut Sıkıntımız Var” Subaşı Denizgören Mahallesi Muhtarı Atan, “Konut Sıkıntımız Var”

Gaziosmanpaşa Muhtarı Şerafettin Dikbaş, Yalova Gazetesinin “Mahallenin Muhtarı” serine konuk oldu. Dikbaş, Yalova Gazetesi İnternetten Sorumlu Yazı İşleri Müdür Duygu Saral’ın sorduğu sorulara açık yüreklilikle cevap verdi.

“2004’ten beri de mahalleme hizmet veriyorum”

Kendisi hakkında bilgi veren muhtar Dikbaş, “Gaziosmanpaşa Mahalle Muhtarı Şerafettin Dikbaş. 60 doğumluyum. 63 yaşındayım. 1 kızım, 1 oğlum var. Evliyim. 36 senelik evliyim. 2004’ten beri de mahalleme hizmet veriyorum, muhtar olarak. Yalovalıyım. İlköğretim okulumu bitirdim. Yıkılan okulumuzu. Oradan ortaokul geçtim. 2’de de terk ettim. Tahsilim ilköğretim” Dikbaş, muhtarlık yapmadan önce yaptıklarından bahsederek “Oto Tamircisiydim. Bir iki değişik yerlerde çalıştım. Tır tamirciliği yaptım. 87’de belediyeye girdim, oto garajda. 2000 yıllarında özelleştirme olduğu için oradan ayrılmak zorunda kaldım. 41 yaşında da emekli oldum” dedi.

“Bizim mahallemiz muhacir kökenli”

Gaziosmanpaşa Mahallesinin vatandaş portföyü sorunu cevaplayan Dikbaş, “Şimdi bizim mahallemiz muhacir kökenli. Bulgaristan Türk Muhacirleri. Bir de Yunanistan kısmi olarak var. Geri kalan Türkiye’nin her yerinden bir mozaik gibi herkes var. Ben de kendim Çerkez kökenliyim. Ama genellikle 2004 yılında çoğunluk muhacir kökenliydi. İlk geldiğim vakit 3 bin 500 oy vardı. 4 bin dolayında nüfusu vardı. Şu anda 13 bin 500 civarı yaşayanı var. 10 bin küsur de oyu var” şeklinde konuştu.

“Şimdi geldik 23 yılına hala çık yok”

Gaziosmanpaşa mahallesinin sorunlarından söz eden Dikbaş, “ Bizim mahallemizin fazla bir problemi yok. Bazı muhtar arkadaşlar belediye başkanına derler ki “şunlar şunlar yapılsın” Ben de diyorum ki yapılanlar yıkılsın mahallem nefes alacak. Bu neden? Çünkü bizim mahallemiz Yalova’nın dış kenar mahallesiydi. Yani bir hapishanemiz var. Bir halimiz var. Şimdi yoğunluk olduğu için bunlar bize rahatsızlık veriyor. Bu yerler yıkılır, yok edilirse benim mahallem nefes alır. Bir de Balaban deresi sorunumuz var. Bu Balaban deresi sorununu ben peyder pey her gelen belediye başkanına sundum. En son valimiz sağ olsun bizi 3 defa ziyaret etti. Dile getirdim. 2018’de bitireceklerini söylediler. O olmadı. 2022 programında bitireceklerini söylediler. Islah çalışması… Bu ıslah çalışması yaparsa biraz daha mahallemiz vizyon kazanır. Çünkü komşu mahallemiz rezistanslar yapıldı. Bunlar 5 milyona, 6 milyona satılan daireler var. Tam ortasından geçen ucube bir deremiz var. Bunun güzelleştirilmesi, yapılmasını birinci talep olarak her belediye başkanına talep ettim. Burada da evraklarım var zaten. En son seçilen belediye başkanımızın beyanatı var gazetede. Diyor ki “22 yılında bitireceğim” Şimdi geldik 23 yılına hala çık yok. Burada yazılarımız da var onlarla ilgili çünkü ben bir şekilde ben gerekli şeyleri yaptım. Yazışmaları yaptım. Belli bir zaman diliminde verdiler bende buradaki semt sakinlerime, mahalle sakinlerime bilgilerimi paylaşıyorum. Balaban deresi ıslah çalışması, hapishanenin kalkması, Yalova halinin de buradan çıkarılması… Gecenin 12’sinde kişiler orada 2 milyona, 3 milyona daire almış. Şimdi sandık sesleri dinliyorlar. Gecenin olmayacak saatlerinde gürültü var. Yani çıkarılması, yıkılması. Geri kalan şeyleri zaten belediyenin asli görevleri çöp almak, yol yapmak. Bunlar da düzenli olarak yapılıyor” ifadelerini kullandı.

“13 aileyi Türk vatandaşı yapmışlar”

Mahalledeki göçmenler hakkında bilgi veren muhtar Dikbaş, “Benim yabancı gelen, göç olarak gelen yabancılar 150 haneyi geçmez. Bunların 13 hanesi yeni seçim sistemine baktığın vakit 13 aileyi Türk vatandaşı yapmışlar. Biraz kalitesi yüksek olan dışarıdan gelen kişiler Bahçelievler mahallesinde ikamet ediyorlar. Bizde orta hallileri varoşlarda işte çöp toplayan, bilmem ne toplayan şeyler var ama bunların pek kötülüklerin ben görmedim mahallede. Yabancı kişilerin kötülüklerini görmedim” dedi.

“Diyanet ile Millî Eğitim Bakanlığı herhalde protokol yapmış”

Dikbaş, mahalledeki çocuklarını okullarına yollamayan aileler hakkında “Bunlar sürekli yer değiştirdiği için arada müdür muavinleri bana geldi. Adreslerine gittiğimiz vakit ya taşınmış oluyorlar ya bir yere gitmiş oluyorlar. Ama ikamet ettiklerinde gönderiyorlar. Bir kısmı da bizim diyanetin uyun gördüğü okullara gönderiyorlar. Onlarla da denk geliyor. Niye çocuğunu göndermedin diye. Çünkü cezası var, yaptırımı var. Biz şuraya gönderiyoruz. O da Diyanet ile Millî Eğitim Bakanlığı herhalde protokol yapmış. O şekilde çocuklarını gönderiyorlar” ifadelerini kullandı.

“%80’ini tanıyorum”

Mahallenin kaçta kaçını tanıyorsunuz ve mahallenin ihtiyaçlarını nasıl karşılıyorsunuz sorusu üzerine Gop Muhtarı Dikbaş, “1965 yılında ben bu mahalleye taşındım. Bu bulunduğumuz mahallenin yarısının elektrik direklerinin çukurlarında oynadım. Yani %80’ini tanıyorum. %100 desem biraz abartırım ama %80’ini tanıyorum. Mahallemde en fazla 100 aileyi geçmez. Yani bunun 25’i belirli sebeplerle bakıma ihtiyacı olan insanlar. Eşinden ayrılmış olanlar var, sakat olanlar var. Bunları sosyal dayanışma vakfına yönlendiriyoruz. Biz onları oraya teşvik ediyoruz. Onlarda gereğini yapıyor. Eksik kalırsa bize gelen yardımlardan onları telafi ediyoruz” şeklinde konuştu.

“Güvenlik sorunumuz yok”

Mahallenin güvenliğinden bahseden Dikbaş, “Güvenlik sorunumuz yok. Aydınlatma lambalarımız zaten alo dediğimizde gelip yapıyorlar. Mahallemizde bir karakolumuz vardı. Bu Fetö operasyonları neticesinde polisler azaldığı için merkeze aldılar. Ondan sonra çocuk şubemiz var. Pek şeyimiz yok. Öyle vurdulu kaçtılı olaylarımız yok yani. Güvenli bölge…” dedi.

“Nüfusumuz artıyor”

Dikbaş, bölgedeki okulların yeterliliği sorusu üzerine, “Okullarım yeterli şu şekilde; Mustafa Kemal Paşa Mahallesi ile benim buradaki ilköğretimi bölüyorlar. Böldükleri vakit oranın velisi, veliden kaynaklanan yani varoşlarda yaşayanlar bir şekilde çok çocuklu oluyorlar. Oraya göndermek istemiyorlar. Halbuki aynı. Öğretmenlerimiz aynı, sıralar aynı, okul aynı. Benim buradaki Gaziosmanpaşa İlköğretim Okuluna giden yığılma olduğu zaman 40 kişilik sınıflar oluyor. Veliye ben bunu anlatıyorum, diyorum ki mesela hal yolundan sonra ilkokulumuz var. Mustafa Kemal Paşa da… Orayı istemiyor bizim veli bölündüğünden. Orada veli sıkıntısı… Yani hocasını döven veliden nasıl bir şey olabilir. Eğitim kalitemiz düşüyor. Halbuki öğretmenlerimiz, okullarımız hepsi pırıl pırıl. Şartlar eşit. Burada yığılma oluyor orada sınıflar az oluyor. Mahallenin yarısına da bir ilköğretim olabilir. Okullarımız güzel. Fakat veliye geldiği vakit çekince koyuyor. “Ben oraya göndermeyeceğim” Neden dediğiniz vakit işte orada herhalde uygun görmüyorlar veliler çocuklarını göndermeyi. Bu tarafa kaymaya çalışıyor. Buraya da kayınca sınıflar 40 kişi 50 kişi oluyor. Böyle bir sıkıntı var. Yapılırsa iyi olur çünkü yerleşim çoğaldı. Mesela yerde rezistanslar oluştu. Mustafa Kemal Paşa’da orada üst düzeyde insanlar var. Çocuklarını herhalde özel okula gönderirler. Ama nüfusumuz artıyor. Yani bir İlköğretim daha gidebilir” ifadelerini kullandı ve “artık nüfusum 15 bin ile sınırlanacak. Çünkü artık inşaat alanı da kalmıyor. Daha dolu bir bölge” dedi.

“Kentsel dönüşüme girecek 50 senelik binalar var”

Mahalledeki binalar hakkında bilgi veren Dikbaş, “Kentsel dönüşüme girecek 50 senelik binalar var. Bunlar deprem öncesi yapılan beşer katlı binalar. Fakat ada bazlı olduğunda burada sıkıntı var. Ada bazlı yaptıklarında bir ada da hemen hemen 50 tane daire oluyor. Bu dairelerin çoklu yapı bazıları, bazıları ikişer katlı, bazısı üçer katlı. Buna giremezler. Yani ada bazlı olunca sonuca ulaşamazlar yani” şeklinde konuştu.

“Bulgar hükümetlerine gönderiyorlar”

Röportaj sırasında yaptığı bir işlemden konuşan Dikbaş, “Bu yaşam belgesi. Dedik ya muhacir kökenli diye. Bunların Avrupa Birliğine girdiği zaman Avrupa normlarına göre diyor ki bakıyor nüfus şeylerine bu insanlar nerede? Türkiye’de. Çoğunu göç verdiler ya. Ondan sonra bunun haklarını ödeyeceksin diyor. Yoksa olmasaydı bunlara bir kuruş para ödenmezdi. Şimdi bunlara biz 6 ayda bir yaşıyor diye belge vuruyoruz. Bulgar hükümetlerine gönderiyorlar. Ondan sonra tekrar paraları ödeniyor. Zamanında göndermezsen paraları kesiliyor. Hak etmiş, Türkiye’ye, geliyor. Her bağlantısı kesiliyor. Orada birikimi duruyordu. Onu gördü Avrupa Birliği, ondan sonra onların hepsine maaş bağladı. Hak edenlerin hepsine veriyor” ifadelerini kullandı.

“Resmi yerlerde köprü olur”

Muhtarlık görevi hakkında konuşan Dikbaş, “Muhtar mahallenin seçilmiş yöneticisidir. Seçimle geldiğimiz için bir bileni. Her şeyini mahallesini tanıyanı. Resmi yerlerde köprü olur. Vatandaşla onun arasında. Ben senin adına gittiğim vakit daha güzel anlatırım. Daha güzel dinlerler. Çünkü bir muhtarın bir şey söylemesi herkesin söylemesinden daha… Yani bizde her şeyin için gitmeyiz. Ana sorunlar için gideriz. Sağ olsunlar onlarda bizim seçmenimizi bir basamak yükseltiyor. Bizde hoşnut oluyoruz. Bu yüzden üst üste bir daha bir daha seçilmek istiyoruz” dedi.

“Memur arkadaşlara sevdiremedim Yalova’yı”

Eski Yalova ile şimdiki Yalova’yı karşılaştırır mısınız sorusu üzerin Dikbaş, “Eski Yalova’da herkes birbirini tanırdı. Şimdi ki Yalova bir Dörtyol kavşağında herkesin uğradığı yer ama ben buraya gelen memur arkadaşlara polislere hiç sevdiremedim Yalova’yı. Bana dediler ki “Yalova’dan üç tane bir şey söyle sevmem için” dedi. Ben bir şey diyemedim. Şunu söylüyordum yani tepelere çıkın, Marmara’yı görürsünüz filan. Başka başka dediği vakit bir şey bulamadık, söyleyemedik yani. Yalova’yı sevmek için 3 tane şey söyleyeceğiz. Söyleyemedik, yapamadık. Bir Dörtyol kavşağıdır bizim Yalova’mız. Ama evvelden daha samimiydi. Herkes birbirini tanıyordu. Şimdi çoğaldık. Bir sürü göç aldı. Deprem sonrası daha fazla… Sonra iş olanaklarımız sıfırlandı. Fabrikalarımız eski fabrikalarımızdı. Hanımlarımız oradan emekli. Benim mahallemden 3 tane vardiya 6’şar tane otobüs kalkardı. Şimdi minibüsler alıyor. Onlar da 20’şer kişilik. Yani iş olanakları kısıtlı. Orhangazi bizden daha zengin bu konuda” şeklinde konuştu.

Muhabir/Duygu Saral

Kameraman/Göktuğ Doğukan Yüksel

Editör: Rümeysa Şahin