İnsanlar günlük yaşamlarında işleri gereği çeşitli uğraşlar içinde bulunmaktadır. Pek çok insan mecburiyetten dolayı pek haz almadıkları işlerde çalışmak zorunda kalıyor. Malum eve ekmek götürmek lazım ve pekçoğumuzun iş seçme şansı yok. Bulduğumuz işleri geçinebilmek için yapmak zorunda kalıyoruz. İnsanın sevdiği bir işi yapması kadar güzel bir şey olamaz. Benim mizacım kendi seçtiğim bir konunun dışında çalışmaya müsait olmadığından 18 yaşımdan itibaren kendi kurduğum işyerinde kendi sevdiğim işi yaptım. 40 yılımı sevdiğim bir işi yaparak sürdürmek nasip oldu. Dileğim bütün insanlar sevdikleri işlerle ömürlerini tamamlasın.Tabi böyle bir duanın gerçekleşme şansının olmadığını biliyorum ama yine de duamda israrcıyım.

Bazı işler var ki insanlar bu işlere gönüllü olarak tabi oluyorlar, kimse onları zorlamıyor, kendi iradeleri ile çıkıyorlar ve arzu ettikleri görevlere talip oluyorlar. O görevlere bir şekilde ulaşan insanların artık bütün güçleri ile bu işlerinde muaffak olmaları lazım. Yazımı bağlamak istediğim nokta seçilerek gelinen makamlar. Seçimle gelinen belediye, vakıf, dernek vb... yerlerin başkanı olmak bayağı zor ve meşakkatli bir iştir. O makama gelebilmek için ne mücadelelerin verildiğini tahmin etmek zor değil. Fakat o koltuğa oturan kişinin artık seçildiği kurum insanının mutluluğu için çalışmasına engel olacak hiçbir mazeret kabul edilemez.

Zorluklarla mücadele etmek, seçilirken verdiği uğraşı, seçildikten sonra da göstermek, ortaya çıkması muhtemel kaynak, eleman, techizat vb sorunların üstesinden gelecek çabayı sarfetmek onların en asli görevleri olmalıdır. Seçimle gelen başkanların kültür ve sanata yakın ilgi duymaları, sosyal alanlarda da hizmet vermeleri en büyük dileğimizdir.

Ben size bu gün güzel örneklerden birini bu yazımda tanıtmak istedim. Seçildiği günden itibaren yaptıkları hizmetlerle dikkatimi çeken bu insanı ben, sokak hayvanlarına sahip çıkmak için kurduğu barınak inşasına yardım toplayan gönüllü hayvanseverlerin iş yerimi ziyaretleri ile tanıdım. Barınakları için seramik karo talepleri oldu, karşılıksız olarak elimdeki imkanları sunduktan sonra ben de onlara sordum bu barınak nerede yapılıyor diye onlarda Kaytazdere Belediye Başkanı Ali Kangal tarafından Kaytazdere Beldesi’nde yapıldığını söylediler. Ali Kangal başkanı ilk olarak böyle tanıdım.

Sokak hayvanları yararına yapılan barınağın daha iyi şartlarda hizmet vermesi için ben ve Yalova Musıki Derneği arkadaşlarım o yörede düzenli etkinlikler yapmaya başladık ve özlediğimiz yönetim anlayışının nasıl bir şey olduğunu bu sayede görmeye başladık.

Seçildiği bölgenin insanları ile harika bir ilişkisi var , yapacağı işler için, önce insanları motive ettiğini ve sağladığı sinerji ile pek çok işi kolaylıkla yürüttüğünü görmeye başladık. İlin bütün sahili içinde kendi bölgesine ait sahili nasıl güzelleştirdiğini görünce resmen şok geçirdik. Plajına kazandırdığı Mavi Bayrak bu şehre fevkalade yakıştı. Çok uzun yıllardır Yalova sahillerinde denize girmeyi unutmuştuk, bu yaz nerdeyse her hafta sonu Kaytazdere Plajı’na abone olduk. Tertemiz bir kumsal , temiz şezloglar, pırıl pırıl tuvalet ve soyunma kabinleri , makul ölçülerde fiyatlandırılmış çay bahçeleri, düzenli kontrolleri yapılan denizi ile inanın Ege’yi aratmıyor, burnuzun dibinde bir cennet sahili hazırlamışlar. Yalova’lı pek çok tanıdıklarımı orada denize girerken görünce inanın daha da mutlu oldum Çünkü yapılan çalışma diğer beldelere de örnek teşkil edecektir.

Bizim tanışıklığımız böyle başlayıp gelişti. Kaytazdere Belediyesi olarak yaptıkları sanatsal çalışmalara ilaveten Türk Sanat Müziği Korosu kurma düşüncelerini beraberce hayata geçirdik ve kısa sürede kentimizin doğu uçunda bulunan bu beldeden harika bir koro çıktı. Başkanımızın sanatsal olaylara sıcak yaklaşımı örnek çalışmaların artarak devam edeceğinin bir göstergesi oldu. İmar hizmetlerin yanında sosyal ve kültürel çalışmaların Kaytazdere’ye katacağı değerin bilinci ile örnek oluşturan başkanımızı yürekten kutluyorum. Varlığınız yörenizin insanlarına, hayvanlarına mutluluk ve huzur veriyor iyi ki varsınız…