Bir illüzyon gösterisi seyrediyoruz. Aylardan beri çığırtkanlar bağırıp çağırıyor. Gösterinin tanıtımını yapıyor. Halkı da bu etkinliğe ortak olmaya davet ediyor. Ne olacak? Şapkadan güvercin çıkacak. Şapka belli ve ortada.

Güvercinde biliniyor. Ya sihirbaz? O da belli de henüz tam sahneye çıkmadı. İşi şimdilik sahne gerisinden idare ediyor. Sesini duyuyoruz ama değneğini alıp son vuruşu yapmadı, yapamıyor. Asistanları ön hazırlıkları yapıyor.

Çünkü güvercinin ölü çıkma olasılığı var. Evet, yaşadığımız aynen böyle.  Adına İmralı süreci demeyelim de, onların istediği gibi “Barış ve kardeşlik projesi” diyelim, tam bir illüzyon. İllüzyonun sözcük anlamı: Yanılsama yani yanlış algılama. Halk arasında buna göz boyama denir. Sihirbazın bir adı da göz boyacıdır. İmralı’dan (şapka) barış (güvercin) çıkacak. Barış savaştan sonra yapılır ve savaş da barış da devletler arasında olur. Siz barıştan söz ediyor ve barış yapacağınızı iddia ediyorsanız karşınızdakini devlet adamı olarak kabul ediyorsunuz demektir. Peki kim bu adam? Terör örgütü olduğu dünya kamu oyunca onaylanmış ve ispatlanmış PKK’nın kurucusu ve yöneticisi. Otuzbin asker, sivil çoluk çocuğun katili. Bu vampir, yakalanıp teslim edilmiş, yargılanmış. Tüm hukuk kuralları açık seçik uygulanıp hüküm giymiş. İtiraz hakları kullandırılmış ve cezası kesinleşmiş. Cezası idam olmasına karşın bu ceza kaldırıldığı için müebbed hapisle en konforlu koşullarda kendine ayrılmış bir adada yatıyor. Mahkum ettiğiniz birisiyle oturup barış görüşmesi yapıyorsunuz. Bu ne biçim bir çelişkidir ve aymazlıktır?

Adı barış projesi olunca eleştirilere ve karşı çıkanlara hemen şu tuzak soru soruluyor: “ Kanın durmasını, annelerin göz yaşının dinmesini , barışın gelmesini istemiyor musun?” bunu istemeyen sadece terörden beslenen uyuşturucu, silah kaçakçıları ve bazı dış güçler olabilir. Aklı selim sahibi herkes ülkede huzur ve güven istiyor. Terörü lanetliyor, bunu sağlamanın yolu gizli saklı görüşmelerle olmamalı. Neyin pazarlığı yapılıyor, kamuoyu bunu bilmek istiyor. Ayrılıkçılıklar, her biri ülkeyi bölmeye yönelik taleplerinin hangi birisinden geri adım atacaklar? Böyle bir şeyi beklemek aşırı iyimserlik olur. Öncelikle samimiyetlerinden, iktidar dışında, kuşku duymayan yok. Şimdiye kadarki verilen tavizlerle hep onlar kazançlı çıktı. Hep aldılar ve hala da almaya devam ediyorlar. Kendilerinin verdiği tek bir şey yok.

Türk milliyetçiliğini ayak altına alacak kadar küçülürken onlardan, kürt milliyetçiliğinden vazgeçer veya PKK silahlı terörü hataydı şeklinde bir söylem duydu mu?

Acıları dindirme maskesi ile barış projesini anlatmak üzere yola çıkan milletvekilleri. Hangi yüzle Sinop’a gittiniz? Samsun’dan devam edemeyip geri döndünüz? Siz Karadenizlileri saf mı sandınız? Fıkralardaki ironileri anlamamışsınız demek ki. Hem niye kendi bölgeniz dururken oralara gidiyorsunuz? Varsa halkı aydınlatacak bir durum oranın vekilleri var, hükümet yetkilileri var. Siz önce Kandil’dekilere anlatın ne yapıldığını.

Şiddeti elbette onaylamıyoruz. Her milletvekili önce Türkiye’nin Milletvekili’dir. Her yere gider. Ancak göstericileri, barış sürecini sabote etmekle suçlayanlar, bu duyarlı günlerde oralara gidip ayrılıkçı kimlikleriyle görünmekle esas provakatör kendileri olmuyor mu?

Bunlar olurken, çapulcular İstanbul’da halk otobüsüne Molotof kokteyli atıp ateşe veriyor. Van’da anaokulu basılıp okul önündeki direkten Türk bayrağı indirilip yakılıyor. Yine atılan Molotof kokteylleriyle çıkan yangında okul kullanılamaz hale geliyor.

AKP iktidara geldiğinde terör, ülke gündeminden hemen hemen çıkmıştı. Yangın söndürülünce bir süre daha soğutma çalışmaları devam eder. Yoksa içte kalan kor parçaları tekrar yangını ateşler. Terör de yangın gibi bitti diye bırakılırsa arta kalan çapulcular bir süre sonra toplanır, güçlenir ve saldırıya geçer.

Aynen böyle oldu. Olaylar yavaştan başladı ve gittikçe büyüdü. Habur olayları, açılımlar bölücüleri daha da şımarttı. Şimdiye kadarki çözüm girişimlerinden hiçbir olumlu sonuç alınamadı. Yeni anayasa çalışmaları ile barış görüşmelerinin eş zamanlı olması ve en son imralıya giden heyette Meclis Anayasa uzlaşma komisyonunun iki

Kürtçü üyesinin bulunması şu kuşkuyu yaratıyor: Al özerkliği ver, başkanlığı mı olacak?
İş bu aşamaya geldiyse kimse şapkadan güvercin çıkmasını beklemesin. Çünkü Sn. Kılıçdaroğlu’nun  dediği gibi, iktidar her işinde olduğu gibi bu girişiminde de “ben bildiğimi okurum” mantığı ile hareket ediyor.