Yalova Gazetesinin başlattığı “Mahallenin Muhtarları” serisi devam ediyor. Son olarak Soğucak Köyü Muhtarı Orhan Acar, Yalova Gazetesi İnternetten Sorumlu Yazı İşleri Sorumlusu Duygu Saral’a açıklamalar yaptı. Kendisi hakkında bilgi veren Muhtar Acar, “Yalova Merkez Soğucak Köyü Muhtarıyım, Muhtarlıktan önce Ziraat Bankasında memurluk yaptım. Yalova şubesinden emekliyim. 2 tane çocuğum var. Ben doğma büyüme buralıyım” dedi.

“Çerkez kökenliyiz”

Köyde vatandaşlar hakkında bilgi veren Acar, “Çerkez kökenliyiz. Kafkas kökenliyiz. Çoğunluğu Çerkez’dir ama tabi bu akrabalık ilişkileri, evlilik ilişkilerinden dolayı biz kendilerine yabancı demiyoruz ama şu anda köyün nüfusu 440 kişi civarında. Yabancı olarak değil, artık onlar da köye yerleşmiş. Damatlar var, onların yakınları var, yabancı diyebileceğimiz yok sayılacak durumda” ifadelerini kullandı.

“Servis sıkıntımız var”

Denizçalı Muhtarı Hüseyin Avni Çetin, “Onları Sömürgeci Olarak Görüyorum” Denizçalı Muhtarı Hüseyin Avni Çetin, “Onları Sömürgeci Olarak Görüyorum”

Köyde yaşanan sıkıntılardan bahseden Acar, “Köylerin gelir kaynakları yok. Köylerde gelir kaynakları insanların bağışları ile döner. Köylerin kendi işini çevirebilecek kadar gelir kaynakları yok. . Şimdi bu köyde Emlak vergileri Yalova Belediyesi tarafından toplanır sene de 2 sefer. Bir de şimdi son yıllarda su ihtiyacı yetmediği için köylerde su problemi var. 3 tane su patlağı vardı, 3 tane su patlağını tamir ettiler. Şimdi Belediyeye haber verdiğin zaman “haber versen gelirdik” diyor. Ne zaman geleceksin? “10 gün sonra” 10 gün o su akacak. Yani bir parmak borudan günde 30 ton su geçiyor. 10 gün sonra geldiğin zaman 300 ton su yapar. Ben adama verdiğim paraya vermesem sen geleceksin diye sen benden su parası olarak alacaksın” dedi ve bir diğer sorundan bahsederek “ Şu an da mesela benim köyümün taşıma ile ilgili bir problemi var. Onu da geçen seneden beri Valilikle, Milli Eğitim ile görüştük. Milli Eğitimden müfettişler geldi. Hiçbir gelişme olmadı. Servisimizi kendimiz tutmak zorunda kaldık. İnsanlara da yük olmasın diye servisin yarısını öğrencilerin velilerinden diğer yarısını da muhtarlık olarak ben karşıladım. Türkiye’nin ekonomik durumu belli. Geçen sene 85 liraya servis tutmuştuk, bu sene 120-130 gibi bir rakam söyleyecek. Kışa doğru benzin biraz daha zamlandıkça belki de 2 katı söyleyecek. Geçe sene insanlardan ikişer bin lira para aldık velilerden. Büyük bir para değil ama geçen sene 45 milyon katkı da bulundum. Bu sene 100 milyon nasıl katkı da bulunacağım” şeklinde konuştu.

“Suriye’den Türkiye’ye çok Çerkez geldi”

Köyün riskli binasının olmadığını söyleyen Çınar, “Bizim buraya zaten sağlam yer diye kalıcı konutlar yapıldı” dedi. Çınar, köye dışarından gelen göç konusunda “Suriye’den gelen göçmenlerimiz vardı. Biz orada biraz ayrımcılık yaptık. Suriye’den Türkiye’ye çok Çerkez geldi o zaman. Kalıcı konutlarda bir kısım vardı. Muhtarlığa ait daireler var. 8 sene Suriyeli Çerkezleri oturtturduk. Savaştan kaçtıkları için kira talep etme lüksümüz olmadı. Şu anda Türk vatandaşı oldular. Bizim tarihimizde Rusya’dan gelme göçümüz olduğu için vatansız kalmayı biliyoruz. Eskilerin anlattığı bizimde aklımızda olan şeyleri biliyoruz. Bunlar yerini yurdunu bırakıp gelmiş. Bizde bir darbe durmayalım diyoruz” ifadelerini kullandı.

“Bende 19 tane kamera var”

Muhtarların öneminden söz eden Acar, “. Dışarıdan gelen kişiyi Muhtar yaptırmazlar. Tanıdık, insan bildiği birisi olduğu zaman her şeyle ilgili ararlar. Büyüğü, küçüğü, abisi, kardeşi yoktur. Köyün hepsi arar. Aradığı zaman da o işin yapılacağını bilir. Sende o işi yapmak için her şeyini ayırırsın” dedi. Köyün 19 tane kamerası olduğunu söyleyen Acar “ Kameraların hepsini kendimiz yaptırdık Muhtarlık olarak. Devletten 1 lira almadık. Zaten bu köyde ne yapıldıysa ben yaptım.  Biraz abartmış olacağım ama bunu devlet de söyler. Başka köyler biraz karışıktır. Safran, Samanlı, Elmalık, Kazımiye çok iç içe olmuş. Merkezden gelip giden çoktur. Ama burada dışarıdan gelip giden pek olmaz” şeklinde konuştu.

“Halk bu şekilde yaşamaktan memnun”

Köyün Sağlık Ocağının olduğu bilgisini veren Acar, “Ciddi bir hastalık olduğu zaman ambulansı çağırıyorsun. Diğer zamanlarda Pazartesi günü öğlede sonra doktor buraya geliyor. Cami’nin altınında güzel bir yerimiz var. 2 ayrı odası var. Muayene lazımsa muayene de ediyor” dedi. Köyün Turizm faaliyetleri var mı sorusu üzerine Acar, “Şimdi biraz sonra göreceksiniz. Ya da çekeceksiniz. Bir bayrağımız var bizim. O bayrağı da biz diktik muhtarlık olarak. Mesela orası da güzel bir yerdir. Spor tesislerimizin olduğu yerde güzeldir. Ama insanlar bize “ Muhtarım şurayı bize kiraya ver” Ne yapacaksın orayı diyorum. “Düğün salonu yapacağız” diyor. Diyorum ki istemiyoruz. Köye gelir gelecek de gecenin bir yarısından sonra sarhoşu gelecek. Neden uğraşayım. Bize buraya gelenler sessiz sakin diyor. Bu rahatlığı devam ettirecek şeyler lazım. Biz bu şekilde yaşamaktan memnun halk. Çok büyük beklentiler olmadığı için biz rahat yaşamanın peşindeyiz” ifadelerini kullandı.

“İnsanlar memnun, biz memnunuz”

Muhtarlığa devam edip etmeme konusunda konuşan Acar, “Ben çalışırken muhtar seçildim. Dediler ki “seni muhtar yapacağız” Benim dedim ki ben bu işlerle uğraşamam. Hatta Muhtar seçildim, bir buçuk ay işe gittim. O zaman bankada çalışıyordum. Onlar “bırak” ben “uğraşamam” Zaten bankada da 30 yılı doldurmuştum. Tayinler de çıkmaya başlamıştı. Dedik ki eninde sonunda tayinin çıkacak, işi bırakacaksın, geldik. . Biz de burada pek muhtar adayı çıkmaz. Sanıyorum ki yine çıkmayacak. İnsanlar memnun, biz memnunuz. Köylerde insan ilişkileri çok değişiktir. İnsanları memnun ettiğin an problem olmaz. Muhtar kendi bırakana kadar ya da Allah uzun ömürler versin, ölüp gidene kadar devam eder” dedi.

“3 milyon gibi bir rakam çıkarmak zorundasın”

Köyün genel durumu hakkında bilgi veren Acar, “Benim köyüm güzel köydür. Yaşanacak köydür. Her zaman, herkesi bekleriz. Kalıcı olmak şartıyla değil ama gelsinler misafirimiz olsunlar. Oturalım, yiyelim, içelim, muhabbet edelim. Bizi günde en az 10 kişi arıyor. “Muhtarım köyde yer yok mu” diye. Yok, olanlar da çok pahalı. Bizde 1 dönüm yer almaya kalktığın zaman 3 milyon gibi bir rakam çıkarmak zorundasın ifadelerini kullandı ve unutamadığı bir anısından söz ederek “Bursa Vali Yardımcısı var tane. Çerkez’miş adamcağız. “İlla muhtarım görüşmek istiyorum” dedi. Ge dedim, bir gün geldiler, hanımıyla beraber. Hatta buraya oturduk. “Yozgatlı Çerkez’im” dedi. Adam Çerkezceyi biraz unutmuş. Ben Çerkezceyi iyi konuşurum. O memuriyette dışarıda olduğu için unutmuş. Benim oğlum da Çerkezceyi anlıyor ama konuşamıyor. Ya dedim valim muhtar olarak mı konuşalım, abi kardeş olarak mı konuşalım? Bak dedim sen çalışıyorsun benden ufaksın. Ben emekli olduğuma göre senden büyüğümdür. “Abi kardeş konuşalım” dedi. Hanımı inanılmaz Çerkezce konuşuyor. “Bana diyor 1 dönüm yer bul, oraya tek katlı bir ev yapacağım. Senede 2 ay gelip kalacağım” Dedim Sayın Valim sen emekli olunca kaç para alacaksın, toplu para. Parayı istemeyeceğiz, bir yere bağlayacağım işi. “350-400” dedi. 400’e sen dedim bir dönüm değil, bir kere yarısını alamazsın. Burayı aldın, gerçekten yer yok. Bunun üstüne bir şey yapamazsın. Sen al bu parayı, memlekete git” dediğini söyledi.

Muhabir/Duygu Saral

Kameraman/Göktuğ Doğukan Yüksel

Editör: Rümeysa Şahin