Türk Eğitim Derneği’nin (TED) 50. şubesi olan TED Yalova Koleji, düzenlenen törenle eğitim hayatına merhaba dedi. Program saat 10:00’daki kokteyl ile başladı. Ardından açılış töreni saygı duruşu ve İstiklal Marşımızın okunmasıyla start aldı. TED Batman Kolejinde okuyan mezun öğrenci Veysi Beyaz konuşma gerçekleştirdi. TED Yalova Kolejinin tanıtım videosunun ardından Okul Kurucu Temsilcisi Oktay Çolak sahneye çıkarak açılış konuşmasını yaptı. Çolak, “Bugün 27 yıllık bir eğitim yolculuğunun en anlamlı ve gurur verici duraklarından birindeyiz. Bu yolculuğun duyguları tarifsizdir. Ancak içimdeki baskın duygu derin bir heyecan ve büyük bir sorumluluk bilinciyle harmanlanmış eğitime adanmış bir geleceğin inşasıdır. Bu duygu emeğin ve inancın etin kemiğe emeğe büründüğü noktada hissettiğim gururdur. Çünkü burada anlatacağım hikaye yalnızca bir okulun değil aynı zamanda bir eğitim vizyonunun bir inanmışlığın ve bir emeğin hikayesidir. Değerli misafirlerimiz izninizle bu tarifsiz duygulara vesile olan süreci başlangıcından itibaren İtibaren sizlerle paylaşmak istiyorum. Böylece bu büyük heyecanın kaynağını sizlere daha iyi anlatabileceğimizi inanıyorum. Biz diyorum. Çünkü bu cümlelerin arkasında son derece kararlı, idealist ve heyecanını hiç yitirmemiş çok güçlü bir ekip var. Bu cümlelerin arkasında 27 yıl boyunca omuz omuza yürüdüğümüz kurucu arkadaşlarımız var. Bu cümlelerin arkasında 27 yıl boyunca fikirlerimizi destekleyen, emek veren, büyüten, sayısız idealist öğretmenlerimiz var. Bu cümlelerin arkasında her zaman yanımızda olan, okulumuzun görünmeyen kahramanları, değerli personellerimiz ve birçok eğitimci paydaşımız var. Bu cümlelerin arkasında 27 yıl boyunca güvenini bizden hiç esirgemeyen velilerimiz ve başarılarıyla bizleri gururlandıran öğrencilerimiz var. Bu cümlelerin arkasında geleceğe yön veren idealler etrafında kenetlenmiş ve Yalova'mıza yarının liderlerini kazandırma kararlılığı taşıyan güçlü bir eğitim ailesi var. Bu gurur hepimizin ortak başarısıdır. Mesleğe ilk adım attığımız yıllarda eğitim dünyasının dinamikleri ve imkanları bugünden farklı olsa da taşıdığımız ideal ve sorumluluk duygusu hep aynıydı. Öğretmenliğe yalnızca bir meslek olarak değil, bir neslin geleceğine yön verme, eğitim hayatına dokunma sorumluluğu ve fırsatı olarak gördük. Bu bilinçle bulunduğumuz her kurumda kendi alanlarında seçkin ve üretken eğitimciler olarak çalıştık. Bu bilinçle sınıflara girdik. Kendimizi öğrencilerimizin gözlerindeki ışıltıyı büyütmek için her koşulda en iyisini yapmaya adadık. Öğrencilerimizden aldığımız içten geri bildirimler yaptığımız işin anlamını ve doğru adımları attığımızı her daim bize hissettirdi. Ancak zamanla şunu fark ettik. Yaptıklarımız değerliydi fakat daha fazlasını yapmak, daha çok çocuğun hayatına dokunmak, daha büyük bir etki yaratmak istiyorduk. İçimizde daha geniş kitlelere ulaşma ve kalıcı değerler üretme arzusu büyümeye başladı. İşte o noktada okul kurma düşüncesi bu fikirle birlikte iki güçlü duygu birden belirdi. Büyük bir heyecan, büyük bir sorumluluk duygusu. Sorumluluğumuz bu hayalimizi en iyi şekilde gerçekleştirmekti. Anladım ki bir fikir hem içinizi titretip hem de yüreğinizi coşturuyorsa işte o fikir için harekete geçmenin zamanı gelmiş demektir. Ve biz o adımı birlikte attık. Yalnız değildik. Yanımızda aynı heyecanı, aynı duyguları, aynı inancı taşıyan değerli yol arkadaşlarımız vardı. Birlikte başladık, birlikte yürüdük. Yıllar içinde Yalova'mızın eğitim hayatına değer katan pek çok değerli proje ve çalışmalara imza attık. İmza atmaya da devam edeceğiz. Bugün burada bulunma amacımız geçmiş tecrübe ve deneyimlerimizden ilham alarak geleceği birlikte inşa etme vizyonumuzu paylaşmaktır. Artık bu yolculuğumuz Türk Eğitim Derneği ile çok daha köklü ve güçlü bir kimlikle devam edecektir. Kıymetli misafirler, bugün 77 yıllık köklü bir çınar olan Türk Eğitim Derneği çatısı altında yepyeni bir sayfa açıyoruz. 97 yıllık tarihi ile kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün en zor zamanlarda bile aklından çıkarmadığı eğitim iddialarının somut simgesi olan Türk Eğitim Derneği'nin Yalova'da temsil görevini üstlenmiş olmanın gururunu yaşıyoruz. Bu yalnızca bir isim değişikliği değildir. Bu şehrimizin eğitim yolu yolculuğunda yeni ve aydınlık bir dönemin başlangıcıdır. Atatürk'ün yaktığı eğitim meşalesi 2025-2026 eğitim öğretim yılı itibariyle TED'in bilge çatısı altında tecrübeli eğitim kadromuz, kıymetli verilerimiz, başarılı öğrencilerimiz ve sizlerin desteğiyle Yalova'mızda daha güçlü parlayacaktır. Sevgili misafirlerimiz, 27 yıl önceki heyecanımız bugün aynı tazelikte, ancak çok daha bilgili ve deneyimliyiz. TED’in eğitim meşalesini Yalova'mızda yakmanın büyük onur ve gururunu yaşıyoruz. TED Yalova Koleji öncelikle ülkemize, milletimize, Yalova'mıza nice başarılara birlikte imza atacağımız öğretmen, öğrenci ve velilerimize hayırlı uğurlu olsun. Özel ve anlamlı günümüzde, yakından ve uzaktan gelerek davetimize icabet eden, açılış törenimizde bizleri yalnız bırakmayan tüm misafirlerimizi ayrı ayrı canı gönülden teşekkür ediyorum. Saygı ve selamlarımı sunuyorum” dedi.
Pehlivanoğlu, ’52 okulumuzla Atamızın vasiyetine hizmet ediyoruz’
Türk Eğitim Derneğinin (TED) tarihine ilişkin video gösteriminin ardından Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu Üyesi ve Türk Eğitim Derneği (TED) Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu konuşma yaptı. Pehlivanoğlu, “97 yıl önce ilk adresimiz 1. Meclis ve bize verilmiş olan, vasiyet olarak verilmiş olan bir tüzük var. Bu tüzükte ana birkaç madde var. Bunlardan bir tanesi Türkiye'nin her tarafında milli okullar açmak. Niye milli okullar açmak diyorum? Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye'nin tamamında bize ait 23 tane lisemiz var. Kaç tane misyoner lisesini var biliyor musunuz? 1500 tane. İşte Büyük Önder Atatürk bu misyoner liseleri kapatılsın. Bizim evlatlarımızın yabancı dilde daha nitelikli eğitim alma hakkı isteği varsa bunu milli okullarda yapsın demiş. Bugün 52 okulumuzla ve üniversitemizde bu verilmiş olan vasiyete hizmet etmeye devam ediyoruz. Bizim eğitim felsefemiz açıktır. Biz değerleri olmayan bir toplumun yaşamayacağına inanırız. Nedir değerler? İnanç ve kültür. Biz ilkeleri olmayan bir toplumun 21. yüzyılda emperyalist dünyanın tüketim pazarı olacağına inanırız. Nedir ilkeler? Cumhuriyet kazanımları dünyayla rekabet edebilecek bilgiye, beceriye ve yetkinliklere sahip olmak. Bizim Türk Eğitim Derneği olarak teklifi olarak felsefemiz açıktır. Biz insanları ülkenin neresinde doğdu diye ayrıştırmayız. Biz insanların başı kapalı mı, açık mı diye sınıflandırmayız. Biz insanlara cebindeki para kadar değer vermeyiz. Bayrağını, toprağını, insanını seven her çocuğun kutsal olduğunu ve bizlere emanet olduğunu düşünürüz. Bugün Türk Eğitim Derneği olarak okullarımızda bu misyonu çocuklarımıza verip önder Türkiye'nin geleceği için yetiştirme gayreti içerisindeyiz. İkinci bize verilmiş en önemli misyon imkanı olmayan çocuklarımıza yardım etmekte. Değerli konuklar, demin gördüğümüz evladımız Batman'dan sonra Bursa'da bilgisayar mühendisliği okudu. Onun gibi binlerce çocuk okutuyoruz? Türk Eğitim Derneği'nde tam eğitim bursuyla çocuklarımızı 5. sınıftan alıp üniversite sonuna kadar onlara yol arkadaşlığı yapıyoruz. Bu çocuklarımız kişisel gelişimleri için birçok kursa tabi tutuluyorlar. Bu çocuklarımızın birinci öğretisi demokrasiyi, vatanını, milletini ve bayrağını sevmek oluyor. Ama bu çocuklarımız yabancı dilde iyi eğitim alarak dünya ile rekabet edecek bilgi birikimi ile Donatılıyorlar. Bugün binlerce çocuğumuza yol arkadaşlığı ediyoruz. İkinci verdiğimiz burs sistemi ise devlet okulunda okuyan 9. sınıftaki öğrencilerimize hafta sonları sosyal faaliyetlerine ve gelişimlerinde destek olacak burs sistemi uyguluyoruz. Maddi kaynağın dışında. Bu çocuklarımızda üniversitede diğer arkadaşlarıyla bir araya gelip üniversite bursumuz olarak üniversitenin sonuna kadar tarafımızdan burslanıyorlar. Biz her afette varız. Ama 40'ından sonra. Biz 40'ından önce afet bölgelerine gidip uzaktan yaptığımız yardımlar dışında poz verme kurumları değiliz. Çünkü insanlar cenazelerini defnedecekler, acılarını yaşayacaklar ve dualarını edecekler. Bugün Milli Eğitim Bakanlığımızla beraber 680 tane deprem bölgesinde anaokulundan lise sona kadar öksüz çocuk okutuyoruz. Sekiz merkezimizde bu çocuklarımıza Sağlık Bakanlığımızla psikolojik destek veriyor ve sosyal faaliyetlerde bulunuyoruz ve bu çocuklarımızın geleceğine destek olmaya çalışıyoruz. Unutmayın bu evlatlarımız yastan çıkmıyorlar. Yasla büyümeyi öğreniyorlar. Bu evlatlarımız bu ülkenin seven herkese emanetler. Bu evlatlarımız yaşadıkları acının hayatlarını teslim almasına mahkum değiller. Onun için biz bu evlatlarımıza yol arkadaşlığı yapıyoruz. Üçüncü bize verilmiş olan değerli konuklar misyon Eğitime yön vermek. Maalesef dünya düzeni çok değişti. İnsan medeniyetini dönüştüren ateşin keşfinden elektriğin kontrol altına alınması, ileri yapay zekâ ve sentetik biyoloji artık insanoğlunu tehdit ediyor. Sentetik biyoloji ile pil üreten virüsler, kirli su yaratan proteinler, kavanozda yetişen organlar. Emin olun, önümüzdeki seçenekleri doğru yapmazsak bize benzeyen robotların hizmetkarı olacak insanoğlu. Biz onlardan farklı bir öğrenme algoritmasına insan olarak sahip olmak mecburiyetindeyiz. Bunu çözmenin yolu ise yapay zeka bölümleri açıp içinde öğrencisi olmayan hocası olmayan bölümleri açmak değildir. Dünyada Çin'in kalkınma stratejisini iyi izlemek gerekir. Onun için teknolojik işsizliğe karşı Türkiye olarak Türkiye Cumhuriyeti olarak gerekli tedbirleri almak mecburiyetindeyiz. Ve eğitim sistemimize dikkat etmek mecburiyetindeyiz. Ben Ulusal Televizyon kanallarında sıkça söylüyorum. Benim babam Rize'nin Fındıklı ilçesinden bakıp Kızılay Şefkat Yurdu'nda ilkokul 5'te kalmasa ben burada değildim. Bugünkü Milli Eğitim Bakanımız Erzurum'un köyünden çıkıp bugün Milli Eğitim Bakanlığı yapıyor. Cumhuriyetin sosyal mobilite mucizesini göz ardı etmeyelim. Biz eğitim sisteminden zihinsel soykırımı çıkarmak mecburiyetindeyiz. Çocukların kafalarına bilgi tıkmaktan vazgeçmek mecburiyetindeyiz. Sonra da evlatlarımızı okulu kıymetsizleştirip dershane baronların kucaklarına atmaktan uzaklaşmak mecburiyetindeyiz. Köyde, elinde düğününden kalmış bir bileziği annelerin, çocukların geleceği için dershane baronlarına vermelerinin önüne geçmek mecburiyetindeyiz. Biz yükseköğretimde altından kağıtsız değersiz, altındaki kağıttan değersiz diploma vermemeliyiz. Çünkü şunu unutmayın. Bizim inancımızdaki en büyük günahlardan biri nedir? Kul hakkı yemektir. Bizim çocuklarımızı altından kağıttan değersiz diploma vererek Çocuklarımızı işsizliğe mahkûm edersek ki son 3 yıldır üniversite mezunlarının işsizlik oranı ilkokul mezunlarından daha fazla bu kul hakkı yemektir değerli konuklar. Bunun siyaseti yok. Şunu sakın unutmayın. Bunun bugünü de yok. Çok uzun senelerdir birikiminden geldiğimiz nokta bu. Fakat sıkıntı şu dünya artık çok daha hızlı dönüyor. Suçu Z kuşağı evlatlarımıza yüklemekten vazgeçelim. Bugün beyin göçünden bahsediyoruz. Aslında evet, hepimiz üzülüyoruz. Evlatlarımız eskiden parası olanların çocukları gitmek isterken bizim evlatlarımız bugün orta gelirlerin çocukları da üniversiteyi yurt dışında okuma gayreti içine giriyorlar. Niye biliyor musunuz? Ülkelerini, vatanlarını, topraklarını sevmediğinden değil. Umut göçü var, beyin göçü değil. Bizim gençlerimiz hayalsizlik ve umutsuzluk sarmalındalar. Buna çok dikkat etmek mecburiyetindeyiz. Ve biz evlatlarımıza hayal ve umut vermek ve bu umudu ve hayal verirken değerlerimizle vermeliyiz. Kültürümüzle, inancımızla, dünya ile rekabet edebilecekleri bir sürece sokmak mecburiyetindeyiz. Çünkü unutmayın, unutmayın. 21. yüzyılda aklı boş olan midesi aklı boş olanın midesi de boş oluyor. Midesi boş olan emperyalist dünyanın tüketim pazarı oluyor. Onun içindir ki hep beraber yapmamız gereken şey bakandan bakana, YÖK başkanından YÖK başkanına değişen eğitim sistemleri değil, milli bir ulusal eğitim sistemine dönüşmemizdir. Çünkü eğitim parası olanların hakkı değildir. Eğitim parası olmayanların da adaletli bir şekilde ileri ileriye doğru hayal kurabileceği, ilerleyebileceği bir sistemdir ve devletimizin, sivil toplum örgütün hepimizin görevidir. Devlet okullarındaki imkansızlıklarımızı dünyanın en fazla Avrupa'daki birçok ülkeden fazla öğrenci biz her şeyi kendi devletten bekleyemeyiz. Hep beraber yapmak mecburiyetindeyiz. Ama doğruyu yapmak mecburiyetindeyiz. Bugün biz Türk Eğitim Derneği olarak devletten ne bir arazi alıyoruz ne bir kuruşluk bir proje alıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığımızla beraber bu ülkenin geleceği çocuklarımız için projeler üretiyoruz ve onlara sahip çıkmaya çalışıyoruz. Bugün köydeki 1500 yeni başlamış kadın öğretmenle 4 yıldır Bakanlığımızla beraber akademik sosyal psikolojik destek programı uyguluyoruz. Niye biliyor musunuz? Bu evlatlarımız köye gidiyorlar. Allah'ın dağına gidiyorlar. Aslında bir ne de bir askerlik görevi yapıyorlar. Öğretmen deseniz biliyorsunuz eğitim fakülteleri genel itibariyle fazla öğretmen yetiştirmez ama diplomasını verir. Çocuklarımız travma yaşıyorlar. Hep beraber millet olarak okullarımıza sahip çıkmalıyız. Çocuklarımıza sahip çıkmalıyız. Öğretmenlerimize sahip çıkmalıyız. Öğretmenleri baş tacı yapmalıyız. Ama öğretmenlerimizin de artık özel ders vermesinin önüne geçmeliyiz. Okulu kıymetli yapmalıyız. Milletin çocukları okullarda eğitim almalılar. Bugün TED Yalova Koleji'ni açmanın gururunu yaşıyoruz. Değerli konuklar, bizim bütün çalışmamız şudur. Bu topraklar bize ecdadımızdan emanettir. Onlar bu ülke için, bu vatan için, bu bayrak için canlarını seve seve verdiler. Bu topraklar bize bizden sonraki kuşaklara doğru bir ülke verebilmek için de emanettir. Aksi takdirde bizim evlatlarımız korkarım ki bizlerin mezarının başında Fatiha okumazlar. Bizi ülkenin çocuklarını dünyanın rekabet gücüyle eşdeğer eğitime tabi tutmamış bir nesil olarak adlandırılırlar. Onun için biz Türk Eğitim Derneği olarak hep beraber el birliği ile biz bir kolej değiliz. Bu ülkenin bir sivil toplum örgütü olarak hep beraber el birliği ile bu ülkeyi bu toprağı bu bayrağı seven herkesle beraber mücadele ediyoruz. Ve bizim simgemiz 97 yıl önce bir meşale olmuş. Bizim meşalemizin diğer meşalelerden bir farkı vardır. Bütün meşaleler petrol ürünüyle yanar. Bizim meşale gönül yağı ile yanar. Bu gönül yağ umuyorum ki Türkiye'nin her tarafını kaplar. Hepinize saygı ve sevgilerimi sunarım” şeklinde konuştu.
Atçı, ‘TED çok değerli insanlar yetiştirmiştir’
Günün son konuşmasını Yalova Vali Yardımcısı Mehmet Bahattin Atçı gerçekleştirdi. Vali Yardımcısı Atçı, “Sayın Genel Başkanımızın yapmış olduğu konuşmadan dolayı çok teşekkür ediyorum. Çok heyecanlı, çok anlamlı konuşmanızdan sonra kürsüye çıkmak da zor olmalı. Teşekkür ediyoruz. Aydınlatıcı, bilgiler verdiniz. Heyecanlı bir konuşmayla bizi bu konularda düşünmeye sevk ettiniz. Efendim, bugün ülkemizin en değerli, en köklü kurumlarından birisinin 50. şubesini burada açmanın sevincini, gururunu yaşıyoruz. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında eğitim hayatına başlamış bu TED okulları bugüne kadar ülkemizin her kademesinde, her alanda çok değerli insanların yetişmesine vesile olmuştur. Çok renkli simalar, çok başarılı iş insanları, siyaset adamları bu okullarda yetişmiştir. Bugün de ilimizde bu okulu açmanın gururunu yaşıyoruz. Ben evvela bu okulun burada kurulmasında emek veren, destek veren, bu fikri oluşturan başta okulumuzun kurucuları olmak üzere bu binanın yapımında değerli emeklerini esirgemeyen emekçi kardeşlerimizin ve arsa sahibinin, müteahhidimizin öğretmenlerimizin destek veren herkesin kamu kurumlarımızın bu güzel eserin oluşmasında sağladıkları bu değerli katkılar için ben çok teşekkür ediyorum. İlimizde böyle güzel böyle başarılı bir kurumun açılmasından dolayı hakikaten çok mutluyuz. İlimiz eğitim hayatına hayırlı uğurlu olsun diyorum. Hem öğrencilerimiz için hem velilerimiz için hem ülkemiz için çok başarılı öğrencilerin buradan yetişeceğine inanıyorum ve tekrar ilimize ülkemize hayırlı uğurlu olması dileğiyle hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum” ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından TED Yalova Koleji öğrencileri davetlilere vals ve halk oyunları gösterisi sundu. TED Yalova Koleji korosu ‘Biz Atatürk Gençleriyiz’ ve ‘TED Yalova Koleji Okul Marşı’nı seslendirdi ve bando takımının gösterisinin ardından kurdele kesimiyle tören sona erdi.