23 Nisan gününü, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak büyük bir gururla kutluyoruz.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 23 Nisan 1920’de açılması, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanması ve millî egemenlik ilkesine dayanan yeni bir devletin kurulması sürecinde gerçekleştirdiği en önemli hamlelerden biridir ve bugün, devlet olarak kuruluşumuzun ve varlığımızın kaynağıdır.

Şüphesiz, milletin kayıtsız şartsız egemenliğini temsil eden TBMM, demokratik rejimimizin temel kurumu ve teminatı, millî egemenlik ilkesi ise temel dayanağıdır.

Daha başlangıçta millî egemenlik, millî irade gibi ana esaslara dayanmış olması, Türkiye Cumhuriyeti’nin modern bir devlet olarak yükselmesini de mümkün kılmıştır.

Ancak, unutmamak gerekir ki, demokrasiye, görüş- öneri ve/veya alınan kararlara art niyetsiz yaklaşmak; fertler ve kuruluşlar arasındaki ilişkilerde önce ve her şeyden önce ülke yararını gözetmek; tartışmaları hakaret etmeden, ayrışma oluşturmadan ve öteki yaratmadan, uygar bir şekilde yapabilmek; toplumda sevgi, saygı, hoşgörü duygularını güçlendirir, yüceltir, birlik ve bütünlük sağlar.

Başta her türlü sorunun çözüm yeri olarak kabul ettiğimiz TBMM olmak üzere milletçe, değerlerimize sahip çıktığımız, bu ilkeler etrafında sımsıkı kenetlendiğimiz sürece, daha aydınlık yarınlara ulaşmamız kaçınılmazdır.

Ülkemizdeki problemlerin, birbirimizi kucaklayarak, demokrasi, insan hakları ve hukuk alanlarındaki standartlarımızı daha da yükselterek çözüleceğinden şüphe duymuyorum.

Bu duygumu da asla kaybetmek ve karamsarlığa düşmek istemiyorum. Çünkü burası benim vatanım ve benim gidecek başka ülkem yok!

Yarınlarımızın en büyük güvencesi olan çocuklarımızın, ATATÜRK’ ün izinde, toplumumuzun her alandaki ileri atılımlarına öncülük yapacak, kalpleri vatan ve millet sevgisiyle dolu, lâik, çağdaş ve aydınlık insanlar olarak yetişmesi en büyük dileğimdir.

Bu anlamlı günde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun yakın silâh arkadaşları başta olmak üzere, bu ülkenin birlik ve bekası için can veren tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi saygı, minnet ve rahmetle anıyorum.

ATATÜRK’ ün, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir” sözünden hareketle, (nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsa) tüm Türk Milleti’nin Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını en içten dileklerimle kutluyorum.

***

Önemli Tarihi Günler ve Kurtuluş Günleri, Tarih Şuuru Açısından Önemlidir.

“Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri öğrenimin sınırı ne olursa olsun, ilk önce Türkiye’nin bağımsızlığına, kendi benliğine millî geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek gereği öğretilmelidir. Dünyada, uluslararası duruma göre böyle bir mücadelenin gerektirdiği manevî unsurlara sahip olmayan kişiler ve bu nitelikte kişilerden oluşan toplumlara hayat ve bağımsızlık yoktur.” 

“Okul genç beyinlere; insanlığa hürmeti, millet ve memlekete sevgiyi, şerefi, bağımsızlığı öğretir.”

Yukarıdaki ifadeler Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’e aittir.

Şüphesiz belirtilen amaçlara ulaşmak, ancak tarih bilincinin oluşmasıyla olur. Tarih: bir hamaset destanı ya da sadece savaş ve barışlar değil, insanın ta kendisidir. Tarih, yaşamın tamamını kapsayan, alabildiğince zengin ve büyük deneyimler sunan, geniş bir keşif dünyasıdır. Tarih, neden- sonuç ilişkileri kurmayı öğreterek, anlama yeteneğini geliştirir. Tarihini bilmeyen milletler, köksüz bir çınara benzerler, en ufak rüzgârda devrilirler.

Bunun için özellikle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, 30 Ağustos Zafer Bayramı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  ve kentlerin kurtuluş günlerinin çeşitli etkinliklerle kutlanması toplumumuzda tarih bilincinin kökleşip yerleşmesinde önemli yer tutar.

Bu günler sadece bürokratların katıldığı özensiz ve zevksiz etkinliklerle kutlanırsa, toplumda ve özellikle de genç nesilde böyle günlere karşı bir soğuma hissi yaratır.

Sıralı tüm makam ve mevkidekiler, sadece öğrencilerin değil, tüm toplumun adı geçen günlere yaklaşımını değiştirmek ve içten katılımını sağlamakla yükümlüdürler. Böyle günler alışılmış ve soğuk ritüellerle geçiştirilmemelidir.

Ulusal bayramlara, çeşitli nedenlerle iptal veya ertelemeyi asla düşünmeden, aksine günler hatta aylar öncesinden başlayacak hazırlıklarla tüm toplumun katılımları sağlanmalı, birlik ve beraberliğimize büyük katkı sağlayacak tarih bilincinin oluşturulmasına ön ayak olunmalıdır. Özellikle de öğrencilerin okul hayatını etkilemeyen hatta öğrencilere katkı sağlayacak yaratıcı ve yararlı etkinlikler düzenlenmelidir.

***

GÜNCEL BİR NOT:

Dünyanın neresinde olursa olsun, masum insanların öldürülmesi çok büyük bir insanlık suçudur, affedilemez!

Kişisel değerlendirmeme göre herhangi silâhlı bir örgütü Kuvayı Millîye ile karşılaştırmak son derece yanlıştır; birbirleriyle hiçbir benzerlikleri ya da uyumları yoktur!