GÜNAYDIN Değerli Okurlar,

Bugün, TBMM’nin kuruluşunun yıldönümü…

Tarihimize ve değerlerimize saygımızdan, o günleri kısaca hatırlamakta yarar var.

Sivas Kongresi (4-11 Eylül 1919)’nden sonra patlak veren iç ayaklanmalar, direniş merkezinin daha güvenilir bir yere taşınması ve mücadelenin buradan yönetilmesi gereğini daha açık bir biçimde duyurmuştu.

Aralık 1919’da Ankara’ya geçerek İtilâf Devletleri’nin Heyet-i Mebusan’ a yönelik baskılarını buradan izleyen Mustafa Kemal Paşa, bu Meclis’in uzun süre dayanamayacağını gördüğünden, Amasya Mülakatı’ nın gizli metinlerinden birinde de yer alan, Anadolu’da yeni bir meclis toplanması hükmünü uygulama hazırlıklarına girişti.

Mustafa Kemal Paşa’nın başında bulunduğu Heyet-i Temsilîye, İstanbul’un işgalinden sonra harekete geçerek, Ankara’da yeni bir Meclis’in toplanmasını, bunun için de bütün yurtta askerî ve mülkî yöneticilerin gözetiminde yeni bir milletvekili seçimi yapılmasını istedi.

İstanbul’daki Heyet-i Mebusan’ dan Ankara’ya gelecek Milletvekilleri de, bu yeni Meclis’e girebileceklerdi.

Yurdun her tarafında, zorlukla da olsa, yeni seçimler yapıldı. Yeni seçilen Milletvekilleri ile Osmanlı Meclis-i Mebusanı’ nın Ankara’ya gelen üyeleri birleştiler ve olağanüstü yetkilerle donatılmış bir meclis sıfatı ile 23 Nisan 1920’de toplandılar.

Meclis, ilk toplantısında kendi adını koydu: Türkiye Büyük Millet Meclisi…

Ertesi gün, Mustafa Kemal Paşa, oy birliği ile TBMM Başkanlığı’na seçildi.

TBMM ile ihtilâli yönetecek, yepyeni bir ulusal devlet kurulmuş oluyordu. Mondros Ateşkesi’ nden sonra Osmanlı Devleti fiilen ortadan kalktığında, şimdi bu boşluk TBMM ile doldurulmuştu. Her ne kadar, Meclis’in içinde ve dışında bulunan bazı çevreleri hoşnut kılmak için amacın “…Tehlikede bulunan Padişahı ve Halife’yi kurtarmak” olduğu ileri sürülmüşse de, yapılan işle aslında yeni bir devlet kurulmuştur. Nitekim TBMM daha ilk günlerinde şu kararları almıştı:

“Meclis’te toplanan ulusal iradeyi vatanın geleceğine egemen kılmak esas amaçtır. TBMM’nin üstünde bir güç yoktur.

TBMM, yasama ve yürütme yetkilerini kendinde toplamıştır.

Meclis’ten ayrılacak bir kurul, Meclis’in vekili olarak hükümet işlerini görür.

Meclis Başkanı, bu gücün de başkanıdır.”

Sadece bu karar bile TBMM ile yeni bir devletin kurulduğunu göstermektedir. TBMM, Padişah ve Halife’nin üstündedir. Saltanat ve Halifelik durumunu kendisi düzenleyecektir. İstanbul’daki Hükümet artık tanınmamaktadır; Çünkü Meclis kendi yürütme gücünü kullanmaktadır.

TBMM’nin hükümet kurması, devlet başkanlığı sorununu ortaya çıkardı. Meclis, Padişahın üstündeydi. Ancak, Padişahın tanınmadığı henüz açıkça ilân edilmemişti. Bu durumda Devlet Başkanı kim olacaktı? Mustafa Kemal Paşa bunun da çaresini buldu. Mademki TBMM Padişahın da üstündeydi, devletin başı bu takdirde Meclis’in kendisi olacaktı.

23 Nisan 1920’den itibaren Anadolu’da yeni bir devlet kurulduğunu, TBMM’nin yasama etkinliğinden anlamak da mümkündür. Meclis, toplanmasından altı gün sonra, “Hıyanet-i Vataniye” kanunu kabul etti.

Bu kanuna göre “TBMM’nin hukuka uygunluğuna isyan etmek biçiminde görülen, sözle bile olsa her türlü hareketleri yapanlar vatan haini” sayılacak ve ölümle cezalandırılacaklardı. Böylece Meclis daha ilk günlerde yetkilerine kıskançlıkla sahip çıkıyordu.

Bu kanunu izleyen günlerde TBMM iki önemli karar daha verdi. Bunların birincisine göre, İstanbul ile her çeşit resmî haberleşme kesilecekti. İstanbul’dan gelen her türlü resmî evrak hemen geriye gönderilecekti. Bu tür evrakı kabul eden ya da geriye göndermeyen memurlar vatan haini sayılacaklardı.

Birkaç gün sonra verilen ikinci bir kararla, “İstanbul’daki hukuka aykırı Hükümetin yaptığı her türlü terfiler ve diğer işlemlerin yok sayılması” kabul edildi.

Bütün bu açıklamalar, 23 Nisan 1920 tarihinden itibaren, Anadolu İhtilâlini yönetecek ve devrim kapısını açacak yepyeni bir ulusal devletin kurulduğunu göstermektedir.

ATATÜRK DİYOR Kİ:

“Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir. Türk Milleti’nin karakter ve adetlerine en uygun olan idare; Cumhuriyet idaresidir.”

Gününü aydınlık ve esenlik dolu olsun.

NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!