15 Nisan tarihi itibariyle başlayan endüstriyel balıkçılıktaki av yasağı ile 2024-2025 sezonu tamamlanmıştı. Geçtiğimiz aylar boyunca devam eden av yasağı 1 Eylül itibariyle tüm Türkiye genelinde kalkacak ve 2025-2026 sezonunun startı verilecek.

1 Eylül itibariyle kalkacak yasak nedeniyle Yalova’daki balıkçılar da hummalı bir hazırlık gerçekleştirerek yeni sezona iyi bir giriş yapmanın hesabını yapıyor. Bu kapsamda sezon açılışı öncesi geçtiğimiz hafta içerisinde Yalova Su Ürünleri kooperatifinde bilgilendirme toplantısı gerçekleştirildi ve balıkçılar ile yetkililer arasında görüşme gerçekleştirildi.

Yeni sezonun açılışına sayılı saatler kala Yalova Gazetesi olarak Yalova Su Ürünleri Kooperatifi’ne giderek geçtiğimiz Haziran ayında gerçekleşen kongrenin ardından son 6 yıldır görevini başarıyla sürdüren Yalova Merkez Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Hasan Karataş’tan barağı devralan yeni Başkan Hasan Artuk ile bir araya geldik. Başkan Artuk, yeni sezonun başlangıcı öncesi merak edilenlere dair detaylı bir değerlendirmede bulundu.

Yalova Merkez Su Urunleri Kooperatif Baskan Aciklama Yeni Sezon Hazirliklar Hamsi Lufer (2)

“Balıkçılar sorunlarını dile getirdi”

Yalova’da yaklaşık 30 senedir balıkçılık yaptığı bilgisini veren Başkan Artuk, geçtiğimiz hafta içinde gerçekleştirilen bilgilendirme toplantısına dair, “Su Ürünleri ile Sahil Güvenliği’nin ortaklaşa yaptığı bir bilgilendirme toplantısı vardı. Ondan önceki günlerde Kapaklı ve Fıstıklı bölgelerine gitmişlerdi. Cuma günü ise Esenköy, Armutlu, Çınarcık ve Koruköy kooperatifleriyle birlikte merkezimizde bir toplantı yapıldı. Görevli arkadaşlar geldiler, devletin ve bakanlığın aldığı bazı yasakları, koordinatları belirttiler. Uygulama şekillerini anlattılar, yasak bölgelerde av yapılmaması konusunda uyarılarda bulundular. Ayrıca bakanlığın aldığı, balıkçıya destek amaçlı bazı kararlar da vardı. Onların uygulanmasıyla ilgili bilgiler verildi. Tebliğde yer almayan ama bakanlığın açtığı bazı uygulamalar da vardı; örneğin bizim ‘çekme’ ya da ‘sıkma’ dediğimiz yöntemlerle ilgili küçük ölçekli balıkçılar için getirilen kolaylıklar anlatıldı. Bu bölgede böyle bir sıkıntımız yok ama olası durumlara karşı uyarıldık. Balıkçılar toplantıda kendi sorunlarını da dile getirdiler. Örneğin ağ markalarıyla ilgili sıkıntılar, işçi çalıştırma meselesi, kendi çoluk çocuğunu tekneye çıkartabilme konuları… Yüzde kaç pay hissesiyle çıkabilecekleri, oranların nasıl uygulanacağı gibi konular görüşüldü. Genel anlamda bilgilendirme ve sorunların dile getirildiği bir toplantı oldu” dedi.

“Bu yıl hamsi ve lüfer bekleniyor”

Yeni sezon öncesi sahadan gelen haberler hakkında bilgi veren Başkan Artuk, “Şu an için Karadeniz’den palamut haberi pek iyi değil. Bizim buradaki teknelerin yarısı Karadeniz’e gider. Palamut özellikle Eylül, Ekim, Kasım aylarında yüksek gelir getirir. Geçen sene aşırı bir palamut bolluğu vardı. Bu sene aynı durum gözükmüyor. Ama palamut olmayınca onun yemi olan hamsinin bolluğu görülüyor. Bu da umut verici. Hamsi bu sene kuvvetle muhtemel bol olacak. Lüfer de bekleniyor. Lüfer aslında çok var ama kurnaz bir balık. Avcılığı hava şartlarına bağlı. Bu sene deniz suyu geçmiş yıllara göre daha soğuk. Önceki senelerde 24-25 derecelerdeydi, şimdi daha düşük. Bu da lüferin kıyılara gelmesi için uygun bir ortam sağlıyor. Eğer hava şartları da uygun giderse bu sene kıyılarımızda bol lüfer bekliyoruz. Ayrıca hamsi, istavrit, kıraça gibi türler de bol miktarda görünüyor. İstavrit tam eski bildiğimiz gibi değil ama kraliyet boylarında bol miktarda var. Onları yiyen büyük balıklar azaldığı için bu türler daha da çoğalıyor. Doğanın kendi dengesiyle alakalı bir durum. Kısacası bu sene özellikle hamsi ve lüfer açısından beklentiler yüksek. Ama balıkçı için sadece balığın çokluğu değil, fiyatı da önemli. Ufak balıkçı az balık tutsa bile balığın değerli olması lazım ki emeğinin karşılığını alabilsin. Mazot, köpük, buz gibi maliyetler çok yüksek. Hangi balık para yapıyorsa balıkçılar ona yöneliyor. Uzatmacılık yapan birkaç ufak balıkçı da tekir gibi farklı türlere yöneliyor” şeklinde konuştu.

Yalova Merkez Su Urunleri Kooperatif Baskan Aciklama Yeni Sezon Hazirliklar Hamsi Lufer (4)

“Denizlerdeki kirlenmenin ardından orkinos ve kılıç balığı türler kaybolduğu için meydan yunuslara kaldı”

Marmara Denizi’nde artan Yunus popülasyonuna dair konuşan Başkan Artuk, “Yunus meselesi ise yıllardır devam eden bir sorun. Daha önceki başkanlarımız da çok dile getirdi. Hâlâ da devam ediyor. Bunun sıkıntısı şuradan geliyor: AB ile yapılan anlaşmalar yüzünden Yunus’la ilgili herhangi bir müdahale şansı yok. Eskiden Marmara’da Yunus’un rakibi olan büyük balıklar, orkinos, kılıç balığı gibi türler vardı. Ama yıllar önce denizlerdeki kirlenme ve balık popülasyonunun azalmasıyla bu türler kayboldu. Rakip olmayınca mera Yunus’a kaldı. Hem sayıları arttı hem de aç kaldıkları için ağlarımıza saldırıyorlar. Balık bol olsa Yunus zaten bizim ağlarla uğraşmaz, kendi rızkını denizden alır. Ama aç kalınca ağlara dadanıyor, büyük zarar veriyor. Bunun üzerine bir de deniz suyunun yükselmesi ve Akdeniz’den gelen istilacı türler eklenince işler iyice zorlaşıyor. Sıcaklık arttıkça deniz anası gibi türler çoğalıyor, onlar da balık yumurtalarını yiyor. Doğanın dengesi bozuldu. Bu da en çok küçük balıkçıyı vuruyor” ifadelerini kullandı.

Vatandaşı Yüzük Kabusundan İtfaiye Kurtardı
Vatandaşı Yüzük Kabusundan İtfaiye Kurtardı
İçeriği Görüntüle

“Avrupa Birliği ile yapılan anlaşma balıkçının elini kolunu bağladı”

Yunus sorununa dair kısa vadeli bir çözümün mümkün olmadığına dikkat çeken Başkan Artuk, “Çünkü uluslararası anlaşmaya imza atıldığı için geri dönüş mümkün değil. Yunus kovucu sistemler var ama pahalı. Küçük balıkçı bunu karşılayamaz. Devletin yapabileceği şeyler var ama maliyet çok yüksek. Bizim elimizden gelen tek şey, yöntem değiştirmek. Uzatma ağlarını bırakıp ‘voli’ dediğimiz sistemle avlanmaya çalışıyoruz. Ama bu da balığın bol olmasına bağlı. Balık yoksa sistem de işe yaramıyor” dedi. Marmara Denizi’nin kurtarılması adına devlet tarafından uzun vadeli bir çalışma yapılması gerektiğini açıklayan Başkan Artuk, “Bu 15-20 yıllık bir süreç. Bugün Marmara’yı komple kapatsanız, bir sene sonra açsanız eski haline dönmez. Çok kapsamlı ve uzun vadeli çalışmalar lazım. Şu an için balıkçının en büyük sıkıntısı hâlâ Yunus meselesi. Avrupa Birliği ile yapılan anlaşma balıkçının elini kolunu bağladı. Onlar Yunus’tan yağ üretiyor, ticaret yapıyor. Biz ise zararını çekiyoruz. Sonuç olarak çözüm kısa vadede mümkün değil. Balık popülasyonu artarsa Yunus sorunu daha az hissedilir. Ama mevcut durumda özellikle küçük balıkçı için çok büyük sıkıntı var. Bizim için tek çare, denizde balığın olması ve bizim de onu yakalayabilmemiz.” Diyerek sözlerine son verdi.

Muhabir: Göktuğ Doğukan Yüksel