Divanü Lûgatı-it Türk’te “Kimin gönlü çok yoksulsa, güç ile o tok ve zengin yapılamaz.” demiş Kaşgarlı Mahmud.

İnsan, gönül bütünlüğünü bedeni, duygusu, aklı, çevresiyle yaşar. Bu dört öğenin yoğrulmasıyla ortaya çıkar, gönül. İnsan da gönül yoksunu olabilir, şehir de... Şehrin gönül bütünlüğünü de doğası, insanları, ortak hafızası, yapıları, ekonomik ilişkileri sağlar.

Doğayı anlamlı kılan, anlam yükleyen insandır. Çevremizdeki birçok şehir gibi Yalova’nın da kontrolsüz büyümesi gönül bütünlüğünü kaybetmesine sebep oluyor. Yüzde altmışı orman olan Yalova’nın göreceli üstünlüğü doğasıdır; göz göre göre yitirdiğimiz… Tabiata bir şey olmaz. Olan, olacak olan tabiat için doğal olandır. Kaybeden insandır; Yalovalılardır. Yalova gönlünü kaybediyor.

Gönül, bir yaşam enerjisi, öğrenmeye, anlamaya, yaratmaya, zorlukları yenmeye, yaşamı ve kendimizi dönüştürmeye yönelik bir yaşam gücüdür. Sağlıklı büyüme yaşam gücüne güç katabilirdi ama hormonlu büyümeyle karşı karşıya şehrimiz. Yabancılarla birlikte gelişen yaşamın ortak hafızası olmayınca toplum olma özeliğimizi yitirip sadece yığınlara dönüşüyoruz; birliği olmayan çokluk, hafızasını kaybetmiş, sadece günü ve çevreyi tüketen kalabalıklar…

Kaybeden sadece Yalova mı? Birey olarak Yalovalılar da gönlünü yitiriyor. Bir varlığı o varlık yapan, yalnız ona özgü ayırt edici esas değil, tersine, bütün varlıkların paylaştığı bir ortaklık anlamına gelir. Doğasıyla, insanıyla ortaklığımızı, gönül gücümüzü kaybediyoruz.

Şehir, insanın mekân içindeki oluşudur. Şehirlerin oluşumu ticari değiş-tokuşun belirleyici etkisi altında gelişse de başka bir açıdan kişilerin anılarının, arzularının takas yeridir. Mekânın fiziki imarı, üretimi, bireyin varoluşunu temellendirir. Nasıl bir şehir, sorusu dolaylı olarak aslında ‘Nasıl bir insan?’ı sormaktır. Varlığa bakış, şehir felsefesinin esasıdır. Nüfus projeksiyonlarını delik deşik eden göz yummalar mekânın katli için çıkan fetvalar gibi…

Medeniyet hamlesi yapabilmek için aşmak zorunda olduğumuz gerçek, kapitalizm ve onun kendi dinamikleriyle değişen şehir anlayışıdır. Hem Ankara hem Yalova, yani devlet de şehir de paraya teslim olmuş gibi. Batı’ya özendik ama onların sermayesinin adı burjuva; kendince etiği olan, ilkeleri olan bir sınıf. Bizdeki sınıf değil ki! Güruhun ahlakı olmaz! Günlük çıkarlar için şehir ölüme yollanıyorsa, durum vahim demektir.

Kapitalizmin dolayısıyla iktisadın belirleyici faktör olduğu çağımızda artık dünyanın hangi bölgesine giderseniz gidin, kentlerin insan yapısı, çoğunlukla maaş ve ücret alanlardan ibarettir. Dolayısıyla kentlerin kimliğini ücretliler belirlemektedir. Ücretlerin seviyesini de belirleyen, işbölümü gereği bütünleştiği ulusal veya küresel ekonomiden şehrin payına düşen işlevdir. Bu bağlamda küreselleşen dünya ekonomisinden bağımsız olarak yeni şehri dolayısıyla yeni medeniyet tasavvurunu düşünmek ütopyadır.

Gönül bilinçli bir güçtür; isteyen, talep eden, iradesi olan bir bilinç. İnsanı insan kılan özelliklerini bütünleyen, bu bütünleme çabasında onun kendini, kendine özgü bireyselliği, şehrinde özgünlüğünü ortaya çıkaran güçtür. Gönül sahibi olmak bir süreçtir. Kazanılır, kaybedilir. Maalesef süreç sanki aleyhe çalışıyor; makineleşiyoruz. Tembelliğin, konformizmin ve aklı teslim etmenin sakıncası zihnimizin açıklığını (küşayişini) ve kalbimizin genişlemesini (inşirahını) kaybetmektir. Kalbini kaybeden insan kalır mı?

Bileşenlerin yani beden, duygu, akıl ve çevrenin uyumlu etkileşimi ve yaratıcı çatışma sürecinde oluşmaya başlar gönül. Gönül gücü olur. İnsan da, şehir de, toplum da gönül gücü sayesinde karar alır, irade gösterir ve eyler. Gönül gücü birlikteliktir. Kırk bine yaklaşan yabancıyla müşteri olmaklığı haricinde birliktelik şansı olmayan Yalova gönül gücünü nasıl pekiştirecek? Kaşgarlı’nın sözüne atıfla, müşterinin para gücü ile gönül yoksunluğuna çare olunamaz ki!

Gönül oluşumu, toplumda da duygu, düşünce, akıl gibi bileşenler arasındaki etkileşimi gerçekleştirir ve bütünlük sağlar; toplumsal ilişkilerdeki gelişmelerin imkânına ve bilincine sahip olarak var olur. Kültürel genetiğin bütünlüğüne paralel eklemlenen bilimsel gelişmeleri özümser. Özümseyemeyip bağlantı kuramayan toplum gönlünü donatamaz. Yalova gönlü olan mutlu bir şehirdi.

Süreklilik emek ister, vizyon ister. Aksi halde, baki kalan hoş bir sedadır. Görmeyenlere aşk olsun!

Pir Sultan Abdal'ım bu sözüm haktır

Gaziler sözümün hatası yoktur

Aşıkın maşûktan dönmesi çoktur

Pirin eşiğine düş deli gönül