Merhabalar;uzun bir aradan sonra gazete yazılarıma kaldığım yerden devam etmek istedim.Yazı yazmanın benim için ayrı bir önemi olduğunu farkettim.Bu konuda bana her zaman desteğini esirge-meyen Yalova Gazetesi sahibi Hayri Tezcan  abimize diğer çalışan arkadaşlara teşekkürü borç bilirim.

      Bu haftaki yazıma memleketim Mersin’den sizlere seslenmek duygu ve düşüncelerimi paylaşmak istedim.Yaz döneminde ailece memleketime gittik.Hem dinlenmek hem de ailemizi yakından görme şansını yakalamış olduk.

     Akdenizin incisi olan Mersin faklı sebeplerden dolayı sürekli göç alan bir şehir haline gelmiş.6 Şubat depreminden sonra komşu illerden birçok insanın yaşama tutunmaya çalıştığı bir konuma ulaşmış. Zeminin sağlam olması ve o bölgeye yakınlığı dolayısıyla en az beşyüz bin insana kucak açmış bir ili-miz.17 Ağustos depremini yaşamış birisi olarak yaşanılan sıkıntıları anlamak mümkün.

   Bunun yanında Antalya ‘da artan konut fiyatları  ve Ukrayna-Rus savaşından dolayı  bir çok Rus va-tandaşın konut aldığı bir konuma bürünmüş.Bulunduğumuz Erdemli ilçesi Arpaçbahşiş bölgesinde yeni yapılan lüks konutlara göze çarpıyor.Rusça tabelalar ve emlak ofisleri kendinizi başka bir yerde bulunduğunuz hissi veriyor.Deniziyle güneşiyle turistik mekanlarıyla adeta cennetten bir köşe olan ülkemizde kendinizi yabancı hissediyorsunuz.

   Ülkemizde bu kadar yabancı insanların rahatlıkla konut alıp yerleşmeleri  artan konut ihtiyacını hızlandırdığı gibi yükselen kira ve emlak fiyatları bizleri zor durumda bıraktığını hissediyoruz.Değişen nüfus yapısı birçok sorunuda beraberinde getiriyor.Çok uzağa gitmeye gerek yok;Yalova ilimiz Çınarcık Taşliman Muhtarı Muharrem İbiş,sürekli olarak dışardan göç alan mahallesinden şikayetçi.Binalarda oturma şekli,geceleri sabaha kadar bağırarak konuşmaları,kapının önüne 10-15 ayakkabı koymaları,  yollarda bağırmaları,sahillerde nargile içmeleri kültürel birçok sorunları beraberinde getiriyor.Son çıkan genelgede  bu mahallemiz yabancı oturumuna kapatılmış olsada çözülmesi gereken birçok sorunuda barındırıyor.

   Bizler toplum olarak misafiri seven hoşgörülü insanlarız.Atalarımızdan bize taşınmış bir gelenek.Ama birlikte yaşama konusunda sorunları beraberinde getiriyorsa o konuda devletimize,yerel idarecileri-mize büyük görevler düşmektedir.Özellikle yabancı vatandaşların mülk edinme ve oturma izinlerinde daha sıkı önlemlerin alınması kanatindeyim.Halkımızın barışı ve huzurunun herşeyin üstünde olduğu-nu düşünüyorum.

   Bu haftaki yazımı noktalarken herkese sağlıklı ,huzurlu günler dilerim.Sağlıcakla kalın…