Bu hafta sizlere farklı bir konuyu ele almak istedim. Bizim kültürümüzde olmazsa olmaz çay ve ikramı her zaman mevcuttur. Basit örneklere sosyolojik açıdan bakmak mümkündür.
Çayı ele aldığımızda gündelik hayatımızda çok önemli yere sahip olan içecektir. Çoğumuz bir bardak çay içmeden güne başlamayız. Gün içinde birkaç kez içmişliğimiz olur. Ben de bu yazımı kaleme alırken çay demlemiştim.
Çay içmek, bizim açımızdan simgesel bir anlam sahiptir. Arkadaşlarımızla çay içmek bir araya geldiğimizi yada bir tanıdığımıza çay içmek için uğradığımızı düşünelim. Burada amacımız çay içmek değil. Bir araya gelmek lafın belini kırmak, konuşmaktır. Bir simgesel değeri vardır.
Türkiye çay tüketiminde birçok ülke arasında, ilk sıralarda yer almaktadır. Çayın tarımsal olarak üretilip , piyasa sunulması onun ekonomik değere sahip ürün olmasını sağlıyor. Örneğin Japonya’da çayın hangi zamanda kime ve nasıl verileceği bir planlama dahilinde yapılır. Bu süreç içinde eğitimde almak gerekir. Hatta bu kültürde çayın şifa edici bir yönü de vardır.
1970 li yıllarda döviz transferi yapılmadığı için kahve ithal edilememiş, onu yerine ikame mal olarak çay tercih edilmiş. Bu sayede çay tüketimi daha çok hale gelmiş.
Yaşamda dostlarımızla veya yakınımızla bir şeyler söylemek için gel birlikte çay içelim demez miyiz. Çay burada bir iletişim aracının öznesi. Birlikte geldiğimiz anlarda sohbetlerin bir aracı olan çay olmazsa olmazımızın bir aracı. Her şeyde olduğu gibi çayı da kararında içmek lazım. Fazlası demir emilimini sağladığı kansızlığa neden oluyor. Tadında içmek yerinde bir karar olsa gerek.
Bu hafta yazımı burada noktalarken birlikte çay içebileceğiniz dostlarının hep var olması dileğiyle sağlıcakla kalın…