Merhaba saygıdeğer okurlarım;
Geçtiğimiz günlerde sizlerle beraber zaman zaman paylaştığım altın madalyalı Yalova Kaplıcaları Termal Tesislerinin 50 küsür yıldır bazı kirli eller tarafından talan edilmesini sizlere aktarmıştım. Kaplıca içerisindeki faal tesislerin yavaş yavaş yok edilmesini defalarca kaleme aldım. Büyükbabam Tevfik Baş (Çavuş’un) müstecirliğini yaptığı Termal Tesislerinin bana kalan miras bilgileri yanında yöremin insanı yazar Aydın Akan’ın araştırmaları benimde bu konuya yine yöre insanı olarak konsantre olmam çarpıcı bilgilerin elde edilmesine vesile olmuştur. Atamızın sayesinde dünyanın en şifalı suyuna ve tesislerine sahip olmamız, kral ve kraliçelerin, şahların, padişahların, büyük devlet adamlarının tesislerimizde konaklama onurunu yaşadık.
Atamızın Yalova’ya ve tabi ki kaplıcalarımıza gelmesi nasıl gerçekleşmiştir. Atamızın Yalova Kaplıcalarına gelişi ile ilgili yanlış tespitleri yazıma başlamışken bilinmeyen bazı gerçekleri de bu vesile ile aydınlatmış oluruz. Kaplıcaların müstecirliğini 1800 yılların sonunda ve 1900 yılların başındaki müstecirler tarafından çalıştırılır da yabancı uyruklu olan bu müstecirlerin sonuncusu olan Branzo, Başkan Savaşı ve sel felaketi sonrası Termal Kaplıcaları ile ilgisini kesti. İzmit Valiliğine bağlı kaplıcamızın başına Tevfik Baş (Çavuş) getirilerek temizlik sonrası açılışı yapıldı. Bu arada İzmit Körfez Gazetesine kaplıcalarımızın ilanını verince Dolmabahçe Sarayında ikamet eden Atatürk, kaplıcalarımızın ilanını görür. Yaverini çağırıp araştırın emri sonrası, gelen habere göre, ‘Hazırlık yapın Yalova’ya gidiyoruz’ der. Yalova Kaplıcalarına gelince müstecir Tevfik Çavuş’tan bazı bilgiler sonrasında iki seans banyo alır. Hemen giyinip çıkmak isteyen Atamızı, müstecir Tevfik Çavuş nezaketle uyarır, “Paşam teriniz soğumadan çıkarsanız şifa görmezsiniz” deyince, Atatürk, “Yurt dışındaki kaplıcalarda tedavi aldım hiçbir kimse söylediğin veya direttiğin bilgiyi vermedi” diyerek söyleneni yerine getirdi. Dünyanın ilk çay bahçesi denilen Çınaraltı Çay Bahçesinde hocasını görüp yıllar sonra hasret gidermesi Atamıza da iyi gelir. Dolmabahçe Sarayına dönen Atatürk erkenden kalkarak yaverini çağırır, “Bu suda bir maharet var ilk defa ağrısız uyumuşum. Benim kalabileceğim bir yer ayarlasınlar ara sıra gitmek isterim” deyince, 311 gün dediği gibi Yalova Kaplıcalarından ayrılamaz.
Yalova Kaplıcalarını ihya edecek proje hazırlanırken o günkü müstecir Tevfik Baş (Çavuş) ile karşılıklı konuşup anlaşarak resmi protokolü iptal eden Atatürk projeye uygun tüm çalışmalarda yanından ayrılmaz. Çiçek ve ağaç uzmanı İtalyan Pandelli ile başlayan çalışma, Termal Oteli inşaatı ve iç donanımı da tamamlanınca tün dünyaya açılır. Termal Otelinin 96 tane odası vardır. Dış görünümü T şeklinde idi. Nice nice insanları konuk eden bu otel aynı zamanda da Türkiye’nin en önemli otellerinden biri idi. 1930 yılında bitirilen Termal Otelinin en alt katında kaplıca ve fizik tedavi tesisleri vardı. Yemek salonu direksiz ve yekpare bir salondu. Terası ile birlikte yaklaşık 700 kişilik bir kapasiteye sahipti. Mavi Salon ve yemek salonunda her biri 480 kilo ağırlığında olan 3 tane avizesi vardı. Avizelerin bir tanesinin 1968 yılındaki fiyatı 90 bin TL idi. Otel özel desenlerle birinci sınıf mobilya, perde ve halılarla döşeliydi. Otelin mimarı bu otel Türkiye’nin en fazla itina gösterilmiş bir binasıdır diyordu. Değişik türde ağaç ve çiçekler içindeki bu otel adeta Termal Kaplıcalarının bir simgesiydi. Devamlı orkestrası bulunurdu. Öğle ve akşam yemeklerinde, yerli ve yabancı müzikler salonun havasını değiştirirdi. Termal Otelin unutulmaz bir yanı da mutfağındaki nefis yemekleri idi. Dünya mutfağından örnekler sunulurdu. Otelin Mavi Salonunda vitrinde sunulan antik Çin vazoları vardı. 1930 ve 1936 yıllarında yapılmış ressam Tahsin’in yağlı boya tabloları otelin duvarlarını süslerdi. Yaklaşık 90 personeli vardı. Otel açıldığında ilk 5 yıl personel Rum, Ermeni, Fransız, İtalyan ve Macarlardan oluşurdu. Birçok ünlü devlet adamlarının yazarların ve diğer kişilerin kaldığı bu otel şimdi pansiyona dönüşmüştür. Teker teker saydığım bu nadide eşyaların ve mutfak bölümünden çıkan yiyecekler bugün ne yazık ki yoktur.
Termal Otelindeki paha biçilemez bu kıymetli eşyaların birileri tarafından zimmetine geçirip yalılarda hava atması söz konusu olsa da belgeleyememenin acısı zoruma gidiyor. Termal Oteli ve kaplıcalarının dünyada tanınma oranı yüzde 82 iken bugün yüzde 14 oranına nasıl düşmüştür. Termal Oteli dışındaki, taşınır veya taşınmazların listesini okuyunca inanın bu kadar da zulüm olmaz demekten kendinizi alamayacaksınız iddia ediyorum şaşıracaksınız. Yalova Termal Kaplıcalarında nelerin olduğunu nelerin yok olup çürümeye terk edildiğinin gerçek tablosu özetle aynen şöyledir. Banka, eczane, döviz bürosu, danışma, itfaiye, diyetisyen, diş doktoru, fizik doktorları, hemşireler, masörler, su altı masajları ve tazyikli su masajı, eşi emsali belki de olmayan 300 kişilik kapalı sinema, tiyatro, otel fotoğrafçısı, 2 orkestra, röntgen cihazı, fizik tedavi ünitesi, tenis ve futbol sahası, çocuk bahçesi, gece kulübü, barlar, saat kulesi, terzi, derelerde yüzen ördekler, yangın gözetleme kulesi, büfeler, bekçi kulübesi, arı kovanları, banyolarda tartı aletleri, termometreler, Taş Otel, Küçük Otel, iki bloklu Çamlık Otel, Çamlık Restoran, Üç Kardeşler Gazinosu, Methal Çay Bahçesi, (kiralık) Küçük Lokanta, Ortanca Bar (kiralık), Çınaraltı Hamamı, Termal Oteli dışındaki saydığım taşınmazlarda yoklar. Ya kapalı ya da çürümeye terk edilmiş bir konumda. Neden acaba? 1950 senesinden önce hepsi faaliyetteydi.
Reisi Cumhurumuz, Başbakanımız, Bakanlarımız her gelişlerinde su şehri yapacağız vaatleri ile bugünlere geldik. Altın madalyalı kaplıcalarımızın Atatürk’ten sonra yüzde 80’i ya yıkıldı ya çürüdü ya da çürümeye terk edildi. Bazıları giderken götürdü, bazıları görevli kişileri işten çıkarmaya kalktı, bazıları da vakıf kurarak Termal Kaplıcalarının tamamına el koyarak gelirlerin vakfın hesabına yatırılmasını emretti. Yetmedi, siyaseten koltuğumdan olsam bile Yalova Kaplıcaları Termalin vakıftan ayrılmayacağı, tüm yatırımların ve gelirlerin aynen vakfın gözetiminde ve emrinde olacağı şartını da unutmayan kişileri gördük. Uzun lafın kısası Yalova Kaplıcaları Termalin tadilat bahanesi ile içini boşalttıkları sonrası hiçbir sebep yokken yıkılması adına hiçbir bilgi verilmeyen Termal Oteli mimarı bakınız ne diyor, “Binanın yıkılmak istenmesi hiçbir suretle bana doğrudan doğruya aksettirilmedi. Hepsi gizli kapaklı dedikodu ve saialar halinde bana intikal etti. Kimse bu hususta görüşümü almadı. Hiçbir resmi müracaatla karşılaşmadım.” Mimar Serhat Kestel (Cennette Bir Mevsim Belgeseli) anlatı sayfa 160.






