Avrupa Parlementosu'nda hükümete rağmen Türkiye'nin aydınlık yüzünü temsil eden ve hükümetin boşluğunu doldurup, Türkiye lehine politikalar üreten Atatürkçü ve onun gibi geniş vizyonlu arkadaşlarla İstanbul'da katıldığım gayri resmi toplantıda, olması gereken dinamik CHP'nin tarifi yapıldı.
Kısaca aktarayım; Atatürkçü Düşünce Derneği'nin şehrimize yakından tanıttığı Prof. Dr. Sn. Metin Feyzioğlu'nun Yalova konferansında vurguladığı gibi, dün de yapılan tarif;
1. Bütünleşik birliktelik, ikbal kaygısından muaf neferlik,
2. Ancak üretkenlikle, proje ve fikir geliştirip hayata geçirerek, sığ kesime alternatif olabilme gücü,
3. Tüm kesimleri içine alan, doğru çalışan geniş şemsiye...
Bunlardır tarif edilen...
Şehrimizde yaşayan 2 bilge olan Hayrettin Karaca ve Ahmet İsvan'ın da aynı doğrultuda görüşleri olduğuna şahit oldum defalarca... Ne güzel... Demek ki aklın yolu bir... Ama tek kola rağmen eldeki 5 parmak ayrı telden çalıyor...
Geriye riyaset makamının bu tarifi iyi anlaması ve tedricen uygulaması kalıyor. Yani çok basit bir şekilde; ölü toprağının kaldırılması, CHP'nin dünyanın ritmini yakalaması, gündem belirleyici politikalar üretmesi zorunluluğudur zor olan ve kronik ataletlerden dolayı on yıllardır yapılamayan. İşte sonuç ortada... Bakın kimler nelerimizi alarak, nelerimizi satarak at koşturuyor boş bırakılmış meydanlarda...
Yürüyoruz, ne güzel... İnletiyoruz, titretiyoruz... Ama birleşe birleşe kazanamıyoruz... Ve bu yürüyüşler iktidara doğru olursa faydalı... Sisteme somut değerlerle karşı durmak yerine, bu hazır halkı arkana alıp ilerlemek yerine, iç ve dış mihraklarca kurulan ve işletilen sistemin bir parçası olmak ise tek kelimeyle gaflet...
Onlar vatanın bütün kalelerini fethettiler, bizler gaflet ve delalet içindeyiz.
Ve CHP'nin kurmayları, bir Pirus zaferi elde etmek adına, İstanbul'un fethi için Bizans'lı birine görev vermeye hazırlanıyor...
Pirus zaferi, Romalı komutanın tüm ordularını yitirerek kazandığı zaferdir. CHP tüm ilkelerini yitirme, tarihi şanını itibarsızlaştırma ve ortadan ikiye çatlama tehlikesini göze alarak, o kontrolsüz ihtiraslı dar vizyona teslim edilecekse ve saltanat farklı kılıklarda, kına gecelerinde ekmeğine tereyağ sürerek, hak edilmemiş iktidarını hala sürdürecekse ve bu ülkede hala Brütüs'ler itibar görecekse, o zaman sen de öl Sezar...