GÜNAYDIN Değerli Okurlar,

Bugün, Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ ün Özel Kalem Müdürü merhum Hasan Rıza Soyak’ ın hatırlarından küçük bir bölümü yayımlayacağım.

Hasan Rıza Soyak (1888, Üsküp - 26 Ekim 1970,Türk bürokrat ve siyasetçidir. Ankara'daki görev yılları 1922 yılında TBMM'de kâtip olarak başladı.

Bu görev, kendisini sürekli olarak Mustafa Kemal'in yakınında tutuyordu. Mustafa Kemal Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, 1924 yılında kendisini mutemet olarak Çankaya Köşkü'ne aldı.

1927 yılında özel kalem müdürü, 1932 yılında genel sekreter vekili, 1934 yılında genel sekreter oldu ve bu görevi Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümüne kadar sürdürdü.  

Atatürk’ ün cebindeki paradan, ilâç saatine kadar her şeyi ayarlamaktan sorumluydu.

26 Ekim 1970 tarihinde Taksim'deki evinde vefat etti.

Atatürk, millete tarımı, modern tarım araçlarının kullanımını öğretmek, kırsal kesimin kalkınmasını sağlamak için kendi parasıyla satın alıp işlettiği çiftliklerini ölümüne yakın bir zamanda milletine bağışlamıştı.

Merhum Soyak, o günleri şöyle anlatıyor:

“Atatürk çiftliklerden şahsen hiç yararlanmamıştır. Köşke gönderilen çiftlik ürünlerinin bedellerini herkes gibi fatura karşılığı ödemiş ve ödemektedir.”

Bu vesileyle Atatürk’ ün malî durumuyla ilgili şu bilgileri vermektedir:

“Atatürk’ ün para ve mala karşı büyük bir meyli yoktu. Şahsi gelir ve masrafları ile hiç alakadar olmazdı. Bu hususta katıldığı tek külfet maaş senedini imzalamaktan ibaretti. Hemen ilâve edeyim ki, dairenin resmî masrafları üzerinde tam aksine çok titiz davranırdı. Devletten aldığı maaş, tahsisattan başka geliri yoktu. Ha bir de emekli maaşı vardı. Üzerinde para taşımazdı. Gezdiği yerlerdeki masraflarını benden avans olarak alıp yanlarında bulundurdukları paradan yaverleri öderdi. İstanbul’ da bulunduğumuz aylarda elimize geçen maaş ve tahsisatı, masrafları karşılamaz olurdu, borçlanırdık ve sıkıntıya düşerdik. Böyle durumlarda gülümseyerek, peki peki Ankara’ da kendimizi biraz sıkar, açığı kapatmaya çalışırız, der geçerdi.

 1927 ve 28 yıllarında Cumhurbaşkanı maaşından toplam 453 TL, 1929 ve 30 yıllarında 724 TL, 1931 yılında 1293 TL vergi kesiliyor ve kendisine ayda net olarak 13 186 TL maaş ödeniyordu.

1932 yılında çıkan bir kanun ile özellikle yüksek maaş ve ücretlere kademeli olarak ağır vergiler konmuştu.

Buna göre Cumhurbaşkanının maaş ve ödeneğinden kesilecek vergi miktarı 5401 liraya çıkmış ve ele geçen miktar 9078 liraya düşmüştü.

Bunun 2000 lirasını her ay İnönü’ ye vermekte olduğundan elinde kalan 7 000 liraydı.

Diğer taraftan o zamanlarda yaverler ve koruma polisleri ile beraber, köşkün içinde ve dışında çalışan bütün hizmetlilerin yemesi içmesi ve köşkün bütün giderleri Atatürk tarafından yapılmakta idi.

Hatta istasyondaki binada bulunan Hususî Kalem Memurları da öğle yemeklerinin yine gideri Atatürk tarafından ödenen bir tabldottan yiyorlardı.

Seyahatlerinde devletçe kendisine yalnız tren veya vapur gibi araçlar veriliyordu. Diğer giderler tamamen Atatürk’ ün kesesinden çıkıyordu. Yalnız kendisi için değil etrafındakiler için de harcırah diye bir ödeme verilmiyordu.

Yaver ile hususi kalem memurlarına yolculuk boyunca yevmiye verilmesine müsaade buyurmasını arz etmiştim; kabul etmeyerek, o zaruri masraflar ne ise hepsini biz yapalım, demişti. “

Bugünlük de bu kadar.

Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.

NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!