Kitap, büyülü bir dünyadır, insanı bambaşka âlemlere sürükler; bir ışıktır hiç sönmez, aydınlatmaya devam eder. Kitabevleri, her biri birbirinden farklı dünyaları bağrında saklayan büyülü deryalardır. Kitabevlerinin sahipleri de, bu büyülü dünyayı özümsemiş, varlıklarıyla bütünleşmiş, gönlü güzel bilge insanlardır.

Yalova’ ya 7 Temmuz 1993 günü taşındık. Bir oda dolusu kitabı düzenlerken bazı ihtiyaçlar ortaya çıktı. Fatih Caddesi’ nde aranırken, Hürriyet Sokağı’ nın köşesinde bir kitap kırtasiye dükkânı dikkatimi çekti. Yalova Kitabevi’ymiş. Hemen girdim. Çok iyi hatırlıyorum tam 10 klâsör aldım. Evrakları tanzim için gerekliydi.

Her müşteriyle tek tek ilgilenen dükkânın genç ve yakışıklı patronuyla ayaküstü sohbet ettik. Yeni taşındığımızı anlayınca “Yalova’ ya hoş geldiniz” dedi. Bu güler yüzlü, hoşsohbet patronun adının Mustafa Aydın olduğunu çok sonra öğrendim. İlk anda dikkatimi çeken yanı son derece sıcakkanlı ve gönlü güzel bilge bir insan olduğuydu.

Yalova Kitabevi’ nde gazete ve dergi de satılıyordu. O günden sonra her sabah uğramaya ve günlük gazetemi oradan almaya başladım. Bu arada Yeni İstanbul Ansiklopedisi fasikül halinde veriliyordu, bu ansiklopediyi de oradan tamamladım.

Yalova Kitabevi gazete ve dergi satmayı bir süre sonra bıraktı.

Zaman zaman anlattıklarından aklımda kalanlara göre, Yalova Kitabevi ilk önce 1967 yılında, Fatih Caddesi’ nde günümüzdeki Beko Bayisinin bulunduğu yerde başlamış. Sonra burayı iki ortak devralmış. Burada kısa süre sonra hediyelik eşya da satılır olmuş. Değerli kardeşim Mustafa, daha sonra Fatih Caddesi ile Hürriyet Sokağı köşesindeki dükkâna geçen kitapçıda, meslek hayatına 1974 yılında bir ortakla başlamış, ertesi sene tamamen kendi üzerine devralmış ve kitabevinin tek sahibi olmuş. Giderek dükkânı büyütmüş. 1993 yılında gördüğümde, oğlu Suat üç tekerlekli bisikletle dükkânın içinde geziniyordu. Günümüzde aynı şekilde torunu geziniyor.

Yalova’ nın en önemli kültürel değeri olan Yalova Kitabevi’ nin sahibi Mustafa Aydın’ ı tanıdıkça daha çok sevdim. Mükemmel bir insan başka nasıl olur bilmiyorum. Alçak gönüllü, temiz kalpli, nazik, tevazu sahibi, kibir nedir bilmeyen, devamlı gözünün içine bakarak tüm samimiyetiyle konuşan, vefa duygusu son derece yüksek, iyi niyetli, duygusal, hiçbir bencil davranışı olmayan, anlatılamayacak kadar yardımsever bir insanı tanımak insana büyük mutluluk veriyor.

Yardım severlik denince aklıma geldi.[Bu konuda kendisi hiç konuşmuyor. Özellikle (sadece Yalova’ daki değil Anadolu’ nun değişik bölgelerindeki )okullara yaptığı yardımların bilinmesini istemiyor.]

Bir gün, kitabevinde sohbet ediyoruz. Öğrenci olduğunu tahmin ettiğim bir genç geldi. Bir kitap sordu. Mustafa hemen fırladı kitabı getirdi. Öğrenci utana sıkıla fiyatını öğrenmek istedi. Ancak fiyatı duyunca kıpkırmızı kesildi. Anlaşıldı ki o kadar parası yok.  Mustafa hemen durumu anladı, “Sen bu kitap için ne kadar para ayırdın” dedi. Çocuk bir rakam söyledi ve cebindeki parayı çıkardı. Mustafa o paranın bir bölümünü aldı ve “Şimdi oldu işte, kitap senin” dedi.  O öğrencinin sevinçten nasıl fırlayıp gittiği hep gözlerimin önündedir.

Bir gün de, yine benim gözümün önünde, sadece bir kurşun kalem almaya gelen fakir bir çocuğa, çanta ile beraber, bir çanta dolusu kırtasiye verdi ve “Bir ihtiyacın olursa bana gel” dedi.

Yalova Kitabevi, 2015 yılında kırtasiyeyi bıraktı. Sadece kitaba yöneldi. Market Kitabevi formatına dönüştü.

Tam burada değerli kardeşim Mustafa’ nın bir davranışını gelecek nesillere tanıtmak isterim. ( Hep Mustafa diyorum, hoş görün, yıllardır o benim için bir kardeş gibi… Hitap ederken ne diyorsam yazarken de aynı şekilde davranıyorum)

Kalan kırtasiyenin ne olduğunu daha sonra Mustafa’ nın çocukluk arkadaşı/ can dostu/ kardeşi Nazmi’ den öğrendim. Kalan kırtasiye malzemesini beraberce kutulara doldurduktan sonra, bir okula götürmüşler. Mustafa okul müdürüne çıkmış ve kendisinin verdiğini hiç dile getirmeden “Müdürüm” demiş, “Bir yardımsever size bazı kırtasiye malzemesini yardım için gönderdi.”

İşiyle meşgul olan Müdür, göz ucuyla işaret etmiş, ” Kapının yanına bırakın!”

Kapının hemen dışında bekleyen Nazmi, Müdürün ilgisiz ve umursamaz davranışına sinirlenir gibi olmuş. Ama Mustafa onu sakinleştirerek, “Gel Nazmi, biz bunları söylenen yere bırakalım” demiş. “  Müdür gidici ama bu okul kalıcı…” Ve tam 17 koli kırtasiyeyi söylenen yere bırakmışlar ve oradan sessizce ayrılmışlar.

Nazmi bu olayı anlatırken, bu duyarsız davranışa oldukça canım sıkıldı. Doğrusu bir okul müdürüne yakıştıramadım.

Bir gün bir fotokopi işim var. Yalova Kitabevi’ ne uğradım. Biliyorum kırtasiyeyi bıraktılar ama fotokopi makinesi duruyor.

Nazmi, “Üzgünüm Ahmet Ağabey” dedi. “ Fotokopi makinesi artık yok. Mustafa onu şu … okula yardım olsun diye hediye etti.” İçimden, vay canına dedim, koca makineyi hediye etmiş ha!

Yalova Kitabevi sahibi Mustafa Aydın, tamamen maddiyata dayanan davranışların kabul gördüğü günümüzde böyle yardımseverliğiyle öne çıkıyor ama bu özelliğinin bilinmesini asla istemiyor. Gönül zenginliğine bakar mısınız?

Yalova Kitabevi, gençlere kitap okuma sevgisi aşılayan, kitap tutkunlarının kitaplarla buluştuğu simge olmuş bir yerdi. Yalova ile özdeşleşmiş Yalova’ nın kültürel bir marka değeriydi. Bir dönem hafızasıydı. Kimlikti, tarihti, sözün anlam bulduğu bir yerdi. Artık kapanıyor. Kuruluşunun 50’ nci Yıldönümünde, çok büyük bir indirim kampanyası ile kitapseverlere veda ediyor. Kısacası Yalova’ nın renklerinden biri daha soluyor!

Değerli kardeşim Mustafa diyor ki: “ Ben yaptığım işi çok sevdim. Kitabın tozunu yuttum. Yalova Kitabevi’ ni istemeye istemeye kapatıyorum. Bunun temelinde ekonomik değil, 2020 yılında başlayan ve beni giderek daha çok yıpratan sağlık sorunum yatıyor. Artık kendime zaman ayırmam gerekiyor. Yalova halkının gönlünde hep yaşayacak olmak ve hatırlanmak bana yeter de artar!”

Yalova’ nın kültür tarihine önemli katkılar yaparak kalıcı bir iz bırakan Yalova Kitabevi / Mustafa Aydın, Yalovalının gönlünde ve tarihinde sonsuza dek yaşamaya devam edecektir, buna inanıyorum.