GÜNAYDIN Değerli Okurlar,

Gazetede bir fotoğraf gördüm.  Fotoğrafta kadınlı erkekli bir grup, ellerinde bir pankart taşıyorlardı ve pankartta şunlar yazılıydı:

“ Müfredata İtirazımız var! Medrese Eğitimi Değil, Lâik, Bilimsel ve Kamusal Eğitim. Çocuklarımız İçin Aydınlık Bir Gelecek İstiyoruz! Öğrenci Veli Derneği”

Diğer pankart ve dövizlerde yazılanlar da şöyleydi:

“ Karanlığa teslim olmayacağız.” “Okulda imam istemiyoruz.” “Gerici eğitim istemiyoruz.”

Grup açıklamasında da dikkatimi çeken ifadeler var:

“Bilimsel, çağdaş ve evrensel kriterler/kıstaslar çerçevesinde iyileştirilmesi gereken müfredatta tam aksi yönde kararlar alınıyor. Bu müfredatın lâik ve bilimsel temeli yok, geri çekin!”

Bilgisine başvurduğum eğitimci arkadaşlarım da aynı görüşte…

Millî Eğitim Bakanlığı’ nın açıkladığı modelde, öğrencilerin yaşam boyu sürdürecekleri kazanımların inanç ve din düzleminde verilmesi amaçlanıyor;

Öğretmenlik mesleğinde mevcut olan “Özel Alan Bilgisi”, “ Pedagojik Formasyon Bilgisi” ve “Genel Kültür Bilgisi” yeterliliklerine “Manevî Değerler Eğitimi Verme” yeterliliği eklenmiş.

Müfredatta Türk tarihi ile İslâm tarihi artık eşanlamlı hale getirilmiş.

Burada geçmişi hemen hemen tarihle başlangıç olan Türklüğün tarihiyle İslâm tarihi eşdeğer bir anlama yüklenmiş gözüküyor.

Yine konuyla ilgili açıklamalara göre, Temel Eğitim 12’nci sınıf din dersi programına “Cihat” kavramı da girmiş. Programda, “İslâm ve Barış Konusu” ele alınırken “Cihat” kavramına yer verilmesi gerektiği ifade edilmiş.

Bir başka açıklama da aynen şöyle:

“Mustafa Kemal Paşa ve diğer önemli şahsiyetlerin cephelerdeki görev ve başarıları çeşitli alıntılar üzerinden ele alınırdı, artık olmayacak. Sakarya Meydan Muharebesinin kazanılmasında ve Büyük Taarruz’ un başarılı olmasında Mustafa Kemal’ in rolüne ilişkin çıkarımlarda bulunulurdu, artık olmayacak. Atatürk’ ün Türk milletine bıraktığı eserlerden örnekler verilirdi, artık olmayacak.” (Cumhuriyet, 4 Mayıs 2024)

Millî Eğitim Bakanı’ nın TBMM’ de yaptığı konuşmada, tarikat ve cemaatler hakkındaki sözlerini hiç unutmadım.

Elbette, bazı Milletvekillerinin “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” isimli yeni müfredatı protesto etmek için TBMM Çankaya Kapısı’ ndan Millî Eğitim Bakanlığı’ na yaptıkları yürüyüşü ve “ Kendi ideolojik saplantılarına hizmet edecek olan bu çağdışı eğitim modelini reddediyoruz “ diye yaptıkları açıklamaları da bir kenara not aldım.

Eğitim- Sen Yalova Şubesi tarafından yeni müfredata ilişkin basın açıklamasında da çok çarpıcı tespitler var:

“ Türk- İslâm Sentezi’ nin benimsenmiş olması ve ‘ tek din, tek mezhep’ yaklaşımının daha da belirgin hale getirilmiş olması dikkat çekicidir. … MEB’ in ÇEDES ve benzeri projeler ve protokoller üzerinden eğitim sistemi içine faaliyet alanı açtığı Diyanet İşleri Başkanlığı’ nın yanı sıra iktidarla ekonomik ve siyasal bağları olan dini vakıf ve cemaatler tarafından okullar, yurtlar, kurslar vb üzerinden doğrudan iktidar desteği ile tıpkı örümcek ağı gibi bütün eğitim sistemini kuşatmış durumdadır.  Yeni müfredat değişiklikleri okullar başta olmak üzere eğitim sisteminde yaşanan dinselleşme kuşatmasının en son ve en tehlikeli aşamasını oluşturmaktadır. MEB’ in ‘yeni müfredat’ı, düşünmeyen, sorgulamayan, eleştirmeyen, itiraz etmeyen nesiller yetiştirmek amacıyla hazırlanmıştır.”(Yalova Gazetesi, 4 Mayıs 2024)

Eğitim Programları ve Öğretim alanında 1995’ te Doçent, 2001’ de Profesör olan Prof. Dr. Dilek Gözütok’ un uyarısına kulak vermek gerekiyor, diyor ki:

“ Eğitim programı, ülkenin yetiştireceği insan özelliklerini tanımlayan, nasıl değerlendireceğini plânlayan ürünlerdir. …Cumhuriyet, Türk Devrimini gerçekleştirdiği eğitim programlarıyla mülkten ‘ vatan’, ümmetten ‘ulus’ yarattı, kulu ‘yurttaş’ yaptı. Millî Eğitim Bakanı TBMM’ de ‘ Cemaatler STK’ dır. Onlarla protokoller yapmaya devam edeceğiz’ dedi. Tarikat ve cemaatleri STK olarak gören anlayış, çağdaş eğitim programı yapamaz. Metinde çocukların düşünme ve sorgulama becerilerini geliştiren Felsefeye 67 sayfa ayrılırken din öğretimine 572 sayfa ayrılmış. … Bu taslak, vatanı ‘ mülk’, ulusu ‘ümmet’, yurttaşı ‘ kul’ yapmayı amaçlıyor. … Adına müfredat dedikleri metnin tamamı, anayasanın lâiklik ilkesine ve Millî Eğitim Yasası’ na aykırı…  …Bu program, ülkemiz ve cumhuriyetimiz için bir beka sorunudur.” ( Cumhuriyet, 6 Mayıs 2024)

İnsan, neler oluyor diye düşünmeden edemiyor.

Umarım bu yapılanlar, genç nesilde, Atatürk’ e olan bağlılığı ve onun ilke ve devrimlerinin çağdaş dünyaya ne kadar uyduğunun farkındalığını artırır.

Umarım Türkiye çağdaşlaşacağız derken, daha geriye gitmez!

Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun!

NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!