Yüzyılın Röportajı 100 yaşındaki Emekli Öğretmen Abdurrahman Gezer Yaşadığı 100 yılı anlattı.

YALOVA YILLARI BAŞLADI

Savaştepe Köy Enstitüsü’nden mezun olan Abrurrahman Gezer’in ilk tayin yeri Yalova’nın Kirazlı Köyü oldu. Yalova’ya ilk geliş hikayesini Abdurrahman Öğretmen’den öğrenelim.

“Elimde tahta bavul, sırtımda yatak yükü indim Yalova İskele Meydanı’na. Hemen denizin kenarında  Arap Osman Lakaplı, şen şakrak bir kahveciyle tanıştım. İlk hoş geldini ondan aldım. Sıcak taze çayımı uzattı. Nereden nereye diye sordu. 26 yaşında genç bir öğretmendim. Yeni öğretmen olduğumu. Kirazlı Köyü’ne tayin olduğumu  söyledim. Gülerek Kirazlı Köyü öğretmene kavuş tu dedi. Yalova’daki upuzun yıllar böyle başladı.”

“Arap Osman’ın yardımıyla, Kirazlı Köyü’nden  atıyla Yalova’ya  inen  Fahrettin Ağayı buldum. Eşyalarımı ata yükledik. Bizde yürüyerek Kirazlı Köyüne vardık. Okulun yanındaki öğretmen evine yerleştim. Yatacağım odayı temizledim. Yatağımı yere serdim. İlk akşam yükümle birlikte getirdiğim gaz ocağını yakıp makarna pişirip yedim. O makarnanın tadını hala unutamam. Sabah erkenden kalktım. Okulu temizledim. Yalova’ya inip kireç ve fırça aldım okulu bir güzel badana yaptım. 

Bir cuma günüydü cuma namazına gittim. Aynı gün akşam üzeri okula Hüseyin Kara isimli bir öğretmen geldi. Tek sınıfımız vardı. Sabah birimiz, öğleden sonra birimiz ders yapıyorduk. Geceleri ise öğretmen evinde Hüseyin Kara ile aynı odayı paylaşıyorduk.”

“Kirazlı köylüleriyle çok iyi anlaşıyoruz. Ancak köy kahvesine her gün gelen ve köylülerin ayakta karşıladığı Demokrat Partili zengin köy ağasına ilk gördüğümde bende hoş geldin dedim. Ancak ikinci gün geldiğinde ayağa kalkmadım ve hoş geldin demedim. Bunun üzerine  yanıma yaklaşıp “Bunlar Köy Enstitüsü mezunu, kominist” dedi. Bu olaydan bir süre sonra tayinim Dereköy’e çıktı.”

“ Geldiğim gibi yine Fahrettin Ağa’nın atına iş düştü. Eşyalarımı yükledim ve Dereköy’e gitmek üzere Yalova’ya indim. Eşyalarımı otobüsün üzerine birlikte koyduk. Fahrettin Ağa’nın gözleri doldu. Seni unutmayacağız Abdurrahman Öğretmen dedi. Helalleştik ayrıldık.”

abdurrahman-gezer-roportaj-faruk-tezcan (2)-2KILIÇ’TAN DEREKÖY’E GİTMESİ İÇİN 5 LİRA VERDİM.

Öğretmen Abdurrrahman Gezer’inn sürgün yılları da böylece başladı. Köy Enstitü mezunu öğretmenler o yıllarda iktidardaki Demokrat Parti’nin hedefindeydi.

Abdurrahman Öğretmen otobüsle Kılıç Bucağı’na geldi. Dereköy’e kadar gitmesi için şoföre 5 lira verdi.  Abdurrahman öğretmen Dereköy’deki yıllarını şöyle anlattı;

“Okulun önünde indim. Otobüsün yanına gelen Muhtar Ahmet bana okulun anahtarını verdi. Eşyamı okul bitişiğindeki öğretmen evine bıraktıktan sonra kahveye gidip köylülerle tanıştım. Akşam yaklaşıyordu. Evime döndüm. Perdem olmadığı için pencereyi gazete ile kapattım. Temizliğimi yapıp yatağımı serdim. Gaz lambasının camını silip  yaktım. Ne yiyeceğimi düşünürken  kapı çalındı bir kız çocuğu bana yemek getirdi.”

abdurrahman-gezer-roportaj-faruk-tezcan (3)-1DEREKÖY’DEN  BİR KIZLA EVLENDİM.

“Dereköy’de okulun karşısındaki komşum Topçu Amca ile bir gün sohbet ederken  gel seni bu köyden evlendirelim dedi. Şaşırdım ancak hayır da demedim. Anne babanı çağır kız istemeye gidelim. Tam sana layık bir kızımız var. Edremit’in bir köyünde  imamlık yapan babama mektup yazdım, durumu anlattım. 10 gün kadar sonra  elinde bir zeytinyağı tenekesiyle babam Hacı Ahmet  köye geldi. Topçu Amca’ya haber saldım. O akşam babamı Osman Lafçı’nın evine kızı Ülkiye’yi göstermeye götürdü.

Geldiklerinde Topçu Amca bana müjdeyi verdi. Baban kızı beğendi, dedi. Bir sonraki akşam da kız istemeye gittiler. Giderken Çukurköy’deki bakkaldan bir kilo tahin helvası almıştım. Topçu amcanın önerisiyle bu helvayı kız evine gönderdim. Babam Allahın emriyle kızı istemiş, kızın ailesi de münasip görerek vermişlerdi. Bir Hamit Beşibirlik istemişlerdi. Maaşı aldıktan sonra İstanbul’a Kapalıçarşı’ya giderek  beşibirliği aldım. Topçu Amca götürdü. Bir süre sonra  nişan günü belirlendi. Yalova’ya giderek nişan yüzüklerini alıp geldim. Yaz tatili bitiyordu. Okulların açıldığı ilk hafta düğün için karar verildi. Hazırlanmam istendi. 1954 yılında  çalgılı güzel bir düğünle evlendik. Bütün gelenek ve görenekler uygulandı. Dereköy’den Osman Lafçı’nın kızı Eşim Ülkiye ile 63 yıl sürecek beraberliğimiz böyle başladı.

Günler günleri kovaladı. Bu arada bir radyo aldım. Köyde sadece kahvede radyo vardı. Köylülerle evimin önündeki akasya ağaçlarının altında radyo dinliyorduk.

En çok ulaşım sorunu yaşıyordum. Düşündüm taşındım bir motosiklet almaya karar verdim. 100 lira peşin 100 lira taksitle 2000 liraya bir motosiklet aldım.”

abdurrahman-gezer-roportaj-faruk-tezcan (5)-1ÇOK SIKINTILI GÜNLERDİ.

Dereköy’den Kılıç köyüne tayinim çıktı.  Kılıç köyünde de Demokrat Partri baskısı devam etti. Muhtar beni kahveye sokmak istemedi.  Çok sıkıntılı günlerdi. Yaz tatili başlamıştı. Dereköy’de kayınpederime bahçe işlerinde  yardım ediyordum. Gezici postacımız Osman Efendi askerlik belgemi getirdi. Kucağında kızımızla eşimi baba evine bırakıp askere gittim. Askerliğimi yapmak üzere Ankara’ya  ordonat okuluna gittim. Ortalık çok gergindi. Ülkede siyasi olaylar sürüp gidiyordu.

Terhis olduğumda tekrar Dereköy’e tayinim çıkmıştı.

BASKI İSTİFA GETİRDİ.

1960 İHTİLALİNDEN SONRA YENİDEN BAŞLADIM.

Ben gittikten sonra yerime gelen öğretmen Demokrat Partili imiş bana hiç rahat vermedi. Köyde üç CHP’li aile vardı. Biri benim kayınpederin ve ailesi idi. Yalova dışına tayinim çıktı. Bende istifa ettim.

Meydanda iş buldum. Sabah erkenden Taşköprü’ye gittim. Yol kenarında servis bekliyordum. Ortalık çok sessizdi. Ne gelen ne giden vardı.

27 Mayıs 1960. Biraz sonra  önümde askeri bir jip durdu. Jipin içindeki  binbaşı ne bekliyorsun burada, ihtilal oldu. Sokağa çıkma yasağı ver. Hemen evine dön dedi.

abdurrahman-gezer-roportaj-faruk-tezcan (6)-1“İSTİFAN KABUL EDİLMEDİ. DİLEKÇENİ YIRTIYORUM.

Sevincimden ne yapacağımı bilemedim. Önce Kılıçköy sonrada Dereköy’e geldim. Eve geldim herkes sevinç içindeydi. Köydeki Demokrat partililerin yüzlerinden düşen bin parçaydı. Öğleden sonra aynı binbaşı silahlı askerlerle köye geldi. Binbaşı aynı zamanda kaymakam olmuştu. Köylüleri kahvede topladı ihtilalle ilgili bilgi verdi. Sonra elindeki kağıda bakarak Abdurrahman Gezer kim dedi.  Benim dedim.

Siz öğretmenlikten istifa etmişsiniz. Elimdeki istifa dilekçesi sizin dilekçeniz. İstifan kabul edilmedi deyip dilekçeyi yırttı. Öbür öğretmene de sen yarın kaymakamlığa gel başka yere tayinin çıktı dedi. Muhtarı çağırıp mühürü alarak bana verdi ve bundan sonra muhtar sensin dedi. Ne yıllardı o yıllar…

Sırada yaşayacağım 12 Mart 1971 muhtırası ve 12 Eylül 1980 ihtilali var.

(Yarınki yazımızda  Abdurrahman Gezer’in  Selimiye götürülüşü anlatılıyor.)