İlkbahar, yaz, sonbahar, kış…

Kış mevsimi, Aralık ayı itibariyle resmen başlamış durumda. Sonbahar beklenin üzerinde bir sıcaklıklara sahne oldu ve yeterli miktarda yağış toprağa düşmedi. Son 10 yıla baktığımızda aslında durum hep benzer şekilde. Hal böyle olunca defalarca konu ile ilgili uyarılar yapıldı. Peki uyarılar dikkate alındı mı? Bence alınmadı. Çünkü alınmış olsaydı son ana kadar beklenip kestin yapma gibi bir çözümle vatandaş susuzluğa muhtaç edilmezdi.

Son 10 yıldır mevsimler değişmeye devam ediyor. Sonbahar ayları adeta yaz gibi geçiyor. Yağışa ihtiyaç duyulan aylar kuraklığın en fazla hissedildiği aylar olarak kayıtlara geçiyor. Bu da dolayısıyla en temel yaşam kaynağımız olan suyun azalmasına sebep oluyor.

Sonu belli olan bu durum bağıra bağıra gelirken neden gerekli önlemler alınmadı?

Sokakta, kahvede, pazarda şu an herkes bu soruyu soruyor birbirine. Çünkü akşam 20’den sabah 05’e kadar olan süreyi susuz geçiriyoruz. Marketlerde su kalmamış durumda vatandaş evlerine koli koli su stoklayarak kendi önlemlerini almaya çalışıyor. Peki bu kenti yönetenler neden gerekli önlemleri almadı?

Geçtiğimiz günlerde AKP’nin eski il başkanı 6 yıl uğraştığını ve projesi hazır olduğu halde yeni barajı hayata geçiremediğini açıkladı. O dönem belediyede iktidar da AKP’ydi. Bu açıklama hem milletvekillerine hem de o dönemin yönetimine yöneltilmiş bir eleştiri olarak kayıtlara geçti. AKP beceriksizliğini en yetkili ağızdan kabul etmiş oldu. Yalova bugün bu sorunu yaşıyorsa sorumlulardan biri bu açıklamadan da anlaşılacağı üzere AKP yönetimidir.

Peki tek suçlu onlar mı tabi ki değil. Susuzluk kapıya dayanmadan önce bunu ön göremeyen mevcut belediye yönetimi de sorumlulardan biridir. Herhalde bir tek su sıkıntısı bizde var, gerekirse çevre illerden destek alırız sandılar. Ama sandıkları gibi olmadı. Kocaeli’nin hatta Sakarya’nın kapısı çalındı. Herkes aynı sıkıntı içerisinde kendi vatandaşlarına su yetiştirme çabasında. Sonuç olarak beklenen destek kimseden gelmedi.

En son yapılan açıklamaya göre 15 günlük suyumuz vardı. Yağan yağmurlar ne kadar katkı sağlar bilinmez. Kuvvetli bir yağış olmadığı takdirde anladığımız kadarıyla başka bir plan yok.

Sizin anlayacağınız tekerlemede olduğu gibi balta suya düştü, inek suyu içti barajda su bitti. Kabahat kimde elbette vatandaş olarak bizlerinde üzerine düşen sorumluluklar var. Ama kabahatin en büyüğü elbette bu kenti yönetenlerde.

Bakalım bizleri nasıl bir süreç bekliyor, yaşayıp göreceğiz…