Ülkemizin gelişimi açısından bilimsel ve teknolojik çalışmaların yanında, kültürel ve sanatsal çalışmalar da büyük önem taşımaktadır.Gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşabilmemiz için büyük mesafeleri kısa sürede aşmamız lazımdır. Teknolojideki hızlı gelişim, gelişen ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki makası hızla açmaktadır. Aradaki farkı kapatabilecek temel öğe , eğitim sisteminde yer alan bütün kurumlarımızın performansıdır.
Eğitim sistemimiz içinde yer alan bütün kademelerde bilimsellik ön planda olmalı , doğmatik ve bilimden uzak yaklaşımların sistem içine sızmasına izin verilmemelidir. Dünya üzerinde söz sahibi olabilmenin tek yolu bilimden geçmektedir. Bilim ışığında yürüyüş tempomuzu hızlandırabilirsek gelişmiş ülkelerle aramızdaki farkı kapatma şansını yakalayabiliriz. Üniversitelerimizin yanında bilim ve sanat üreten bütün kurumlarımızın gelişmiş toplumların kurumları ile işbirliği yapabilmesi farkın kapatılmasında önemli faktördür.
İnsanların sosyalleşmesinin önemi tartışılamaz. Anti sosyal insanların toplumlar için her zaman sorun teşkil ettiği , ortak yaşamı zehirlediği herkezin malumudur. Dünyanın başına son yıllarda musallat olan terörün azğınlaşmasını körükleyen unsurların içinde anti sosyal kişilikler başı çekmektedir. Anti sosyal kişiliklere sahip insanlar gelişmiş toplumlar içinden de çıkabilmektedir fakat bilimsel araştırmalar göstermektedir ki gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerin içinde, bu tür eğilimlere yöneliş çok daha fazla olmaktadır.
Lafı uzatmanın da manası yok, eğitilmiş insanların toplum huzuruna tehdit içeren çalışmaların içine alınması çok daha zordur. Eğitim sistemimizin geliştirilmesi ülkemizin huzuru ve refahı için gereklidir. Bilim yanında kültürel ve sanatsal çalışmaların desteklenmesi de aynı şekilde toplumsal huzur ve refah için büyük önem taşımaktadır.

Gelişmeye açık açık olmak tarihsel ve kültürel bağlarımızdan kopmayı gerektirmiyor. Milli değerlerimize sahip çıkarak gelişmenin yolunu bulabiliriz. Ülkeler arası sosyalleşmenin yolu barıştan geçmektedir. Toplumların birbirleri ile barış içinde olmaları, ticaretin yanında sayısız başka faydalarda taşımaktadır.

Tarihi gerçekler göstermektedir ki kıyılarda yaşayan insanlar küresel gelişmenin öncüleri olmuşlar ve hızla gelişmişlerdir. Ticari ilişkilerin yanında bilgi, beceri ve teknolojiyi paylaşmada gösterdikleri maharet şansları olmuştur.

Yurdumuzun batı kıyı şeridinde yaşayan halkımıza batının etkileri, iç bölgelerimize nazaran daha fazla olmaktadır. Fizik kanunları ile rahatlıkla açıklanabilecek bir durum bu, ateşe yakın olan yüz daha çabuk ısınıyor. Batıya açık olan yüzümüzde , batı tarzı yaşamın etkileri daha fazla . Yeme içme alışkanlıkları , şehirleşme ve medeniyet bağlamında gelişen tarihsel köklerin izleri. Kılık kıyafet ve sanat dallarında modernitenin yansımalarında sahil kesimlerinde yaşayan uygarlıkların değişime açık yüzleri önem taşımaktadır.Batı bölgelerimizde yaşayan insanlarımızın bu konumu ülkemizin huzur ve refahı açısından büyük önem taşımaktadır. Bu bölgelerde yaşayan insanlarımızın sosyal ve kültürel yapısını iyi değerlendirmek zorundayız.

Biz toplum, olarak ortadoğu ve arap ülkelerinden daha gelişmiş ve daha refah içindeyiz. Fakat Batı toplumlarından da gelişmişlik ve refah yönünden gerideyiz. Bu sebeple rotamızı doğru tayin etmeliyiz. Rotada yapılacak hata toplumumuza refah ve mutluluk getirmeyecektir.

Yurdumuzun batısında yaşayan bir kişi olarak, tüm halkımızın barış, mutluluk ve refah içinde yaşaması en büyük dileğimdir. Bizim barış içinde yaşamamızı sağlayacak olan düsturumuz Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘’ Yurtta sulh Cihanda sulh ‘’ ilkesidir. Refah ve huzura kavuşturacak olan da Bilimsel , Teknolojik çalışmalarımız yanında kültürel değerlerimize sahip çıkarak yücelteceğimiz sanatsal çalışmalardır.