Merhaba, saygıdeğer okurlarım…
Bu haftaki yazımda, bilinmeyen ya da bilinse de yanlış mecralara çekilen konulara yine devam etmek istiyorum.
Sene 1994…
İkinci Profesyonel Lig’de yeni sezona, yönetim boşluğu krizi sonrası ben ve arkadaşlarımla yeni bir yönetim kurulu oluşturarak başladık. Aslında hiç kimsenin cesaret edemediği bu yükü üstlendik. Geçmiş yönetimlerin kişisel borçları ve suistimalleri, maddi ve manevi yardımların olağanüstü bir durumu meydana getirmesine neden olmuştu. Yine de ben ve yönetim kurulu arkadaşlarımın maddi katkılarıyla sezonu açtık.
Tabii bu arada, çoluk çocuğumuzun beklentilerini de askıya alınca, o dönemin Belediye Başkanı Cengiz Koçal’dan randevu talep ettik. Durumumuzu kendisine açık açık aktarıp, “Kulübün anahtarını teslim etmeye geldik,” deyince Belediye Başkanı, “Belediye de çok zor durumda ancak AKSA Yalovaspor konusu hat safhada. Bence bu konunun üstüne gitmekte fayda var,” dedi.
Arkadaşlarımla birbirimize bakarak, “Nasıl olacak? Siz başkan olarak yardımcı olabilir misiniz?” deyince, “AKSA Fabrikası sahibi Raif Dinçkök ile aram limoni ama yine de konunun ne kadar ciddi olup olmadığına ilişkin bir görüşme ayarlayalım,” dedi ve İstanbul Genel Merkezi’ne telefon açarak randevu talep etti.
Aynı gün içinde, 15 dakika geçmeden genel merkeze beklendiğimizi haber alınca, Başkan Cengiz Koçal ve iki yönetim kurulu üyesi arkadaşımla birlikte genel merkeze gittik. Bizleri kapıda karşılayan Raif Dinçkök, çay ve kahve ikramında bulunduktan sonra AKSA Yalovaspor konusu açılınca eline telefonu alıp, “Şimdi Fenerbahçe Spor Kulübü’ne adayım desem, ben veya çocuklarımdan biri 15 gün içinde başkanlığa gelme durumumuz söz konusu iken, sen de diyorsun ki Yalovaspor’a ismini vererek maddi ve manevi bu çileden kurtar. Bu söylediğim gibi bu işlere yeminliyim. Ama siz diyorsunuz ki ekonomik sıkıntı had safhada… Siz gelmeden Yalovalı iş adamlarının ismini kaleme aldım. Onlar ne verirse, her yıl 5 katını vereceğim. Taşın altına onlar ellerini birer birer koyarken ben 5 katını vereceğim. Bu şekilde Yalovaspor’un tüm dertleri son bulur,” dedi ve bizi uğurladı.
Elimizdeki listeyle başvurduğumuz malum kişilerden birinin de cüzi teklifini kabul etmeyerek, 1. Lig’in son maçına kadar dayanabildik. Hem masa oyunları hem de hakemin ekmeğine yağ süren futbolcumuzun hal ve tavırları sonunda küme düştük.
Bir futbolcumuzun başka bir kulübe satışından elde edilen mütevazı gelirle, yönetim kurulu olarak hem futbolcularımızın alacaklarının bir kısmını hem de esnaf vs. borçlarımızın bir kısmını ödedik. Geriye kalan borçları da başkan olarak ben üstlendim. Bu vesileyle, gelecek yönetime sıfır borç ile kulübü teslim ettik.
AKSA Yalovaspor gerçeğinin, Yalova kamuoyunda bir dönem yanlış bilgilerle dilden dile dolaşması ne kadar yanlışsa, kaleme aldığım AKSA Yalovaspor konusu da bir o kadar doğrudur.
Not: Yalovaspor’umuzun bilinmeyen yaşanmışlıklarının devamını önümüzdeki haftalarda tek tek kamuoyuyla paylaşacağım.
Haftaya görüşmek üzere.