Özdemir Asaf diyor ki;

“Harflerin art arda gelmesinden muhakkak kelime olmaz. Bir sıra gerekir.”

Kelimelerin art arda gelmesinden muhakkak cümle olmaz. Bir sıra gerekir.

İnsanların art arda gelmesinden muhakkak toplum olmaz.

Burada sıra gerekmediği halde yine de toplum olmaz.

Toplum, insanların ne art arda gelmesidir ne de yan yana.

Evet, insanları arka arkaya koyarsanız sıra olur. Yan yana dizerseniz saf oluşur. Ama bunlara da uyulmamışsa onun sürüden farkı kalmaz.

Toplum olabilmek için ortak nitelikli insanların bir arada olması gerekir. Bu nitelikler ise şöyle sıralanabilir:

İnsanların yaşam şekli ve biçimi, toplumun yaşam düzeyini belirler. Kılık kıyafet, temizlik ilk göze çarpan özelliklerdir. Bir şehrin yapılarıyla, yollarıyla çevresi toplumun aynasıdır.

Plansız, estetikten yoksun çarpık çurpuk binalardan ve çerden çöpten geçilmeyen cadde ve sokaklardan oluşan bir çevrede yaşayan insanlar uygar bir toplumun parçası olamaz. Onlar, düzensiz, kuralsız, bir ortamda sorumsuz, başıboş dolaşan birer yaratıklardır sadece.

Kadınlar ve erkekler için uluslararası normlar haline gelmiş çağdaş bir giyim biçimi vardır. Bunların üzerinde mevsimsel bazı değişiklik ve düzenlemeler yapılır ve buna da moda denir. Herkes modaya tam uymasa bile genel çizgiler içinde giyimine özen gösterir. Ama birileri de vardır ki kendilerine apayrı üniforma sayılabilecek kıyafetler seçerler. Bir polisi, askeri, belirli bir okulu öğrencisini üzerindeki giysiden hemen tanırsınız. Onlar farklı görünümleriyle diğer insanlardan ayrışırlar. Eğer özel görevliler dışında ki birileri dış görünüşleriyle tezat teşkil ediyorsa o toplumda sıkıntı var demektir.

Kültür ve sanattan yoksun bir toplum düşünülemez. Kültür, geçmişe dayalı, geleceğe dönük ve yeniliklere açık, günün koşullarına uygun bir yaşamsal olaydır. Bilgi, görgü kültürel zenginliklerdir.

Büyük Atatürk “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir” diyor.

Sanat, insanları yaratıcılığa ve üretkenliğe yönlendirir. Ayrıca sanat, toplumsal olayları yorumlamak için farklı bir platformdur. Resim, heykel, edebiyat, tiyatro ve sinema gibi sanatsal etkinliklerin her bir eserinde konu toplumdur. Sanat eseri üretmeyen toplumlar yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Onlar başka toplumları taklit etseler de kendilerine has sanat anlayışları olmadığı gibi kültürleri de yoktur.

Bir arada yaşayan insanlar eğer toplum iseler konuşup anlaştıkları ortak bir dilleri vardır. İlişkileri, davranışları karşılıklı sevgi ve saygıya dayanır. Kimse kimsenin hakkını, hukukunu çiğnemez. Dayanışma içindedirler. Sorunlara ortak çözümler üretirler. Özgürdürler ama demokrasiye dayalı belirli kurallar içinde. Her şey şeffaftır, kimse kimseye kuşkuyla bakmaz, güvenir, inanır.

Bütün bunlar da iyi bir çağdaş eğitimden geçer.