Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının kendilerine reçete edilen ilaçları eczanelerden temin etmeye çalışırlarken yazılan ilaçlar yerine muadilleri verilmesi ya da muadilleri bile verilemeden geri çevrilmeleri üzerine birçok tartışma meydana geliyor. Bu konu son yıllarda etkisi daha da arttırarak ülke gündeminin daha da yakıcı bir sorunu olmaya devam ederken çözüm arayışlarının var olup olmadığı da merak konusu oldu.

Türkiye genelinde olduğu gibi Yalova’da da konu olan ilaç tedariği gündemine ilişkin olarak Yalova’nın en tanınmış simalarından biri olan Eczacı Kürşat Emre Çandır’dan dikkat çekici açıklamalar geldi. Gazetemize konuşan Çandır, muadil ilacın ne olduğuna açıklık getirirken ilaç tedariği krizinin Sağlık Bakanlığı’nın ilaçlar için belirlediği Euro kuru nedeniyle ortaya çıktığına dikkat çekti ve çözüm için önerilerde bulundu.

“Eczacı size bir ilacın muadilini veriyorsa, o ilacı değiştirmiş veya yerine tamamen farklı bir molekül vermiş olmaz”

Vatandaşlarda kafa karışıklığı yaratan “Muadil” konusuna açıklık getirerek açıklamalarına başlayan Çandır, “Muadil, “benzer” demektir. Yani bir eczacı size bir ilacın muadilini veriyorsa, o ilacı değiştirmiş veya yerine tamamen farklı bir molekül vermiş demek değildir. Muadil bir ilaç, reçetede yazılan ilacın sadece üreticisinin farklı olduğu, fakat içerik olarak birebir aynı olan üründür. Eczanelerimizde binlerce kalem ilaç bulunuyor. Bazı ilaçların 15–20 farklı muadili olabiliyor. Yani bir molekülün 10–15 farklı firma tarafından üretilmiş muadili olabilir. Bu nedenle, tüm muadillerin eczane rafında bulunması mümkün olmayabiliyor. Ancak Sağlık Bakanlığı, içerik olarak birbirinin aynı olan ilaçların birbirinin yerine verilebilmesini eczacılara yetki olarak vermiştir. Yani içerik aynı olduğu sürece, üretici firmanın farklı olması sorun teşkil etmez” dedi.

“Euro kurundaki fark, ithalatçı firmaların piyasaya ilaç sunmasını zorlaştırıyor”

Mevcuttaki asıl sorunun muadili olmayan ve piyasada bulunmayan ilaçlara ilişkin olduğunu belirten Çandır, “Bu problem, yaklaşık 7–8 yıldır devam ediyor. 10 Şubat 2005’te Sağlıkta Değişim Projesi ile Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve SSK, Sosyal Güvenlik Kurumu çatısı altında birleşti. Bu süreçle birlikte bazı değişiklikler oldu. Özellikle ilaç fiyat kararnameleri, bugün piyasada yaşadığımız sorunların temelini oluşturuyor. Şu an yaşadığımız en büyük problem, özellikle ithal ilaçlarla ilgili. Bakanlık, 2024 yılı Ekim ayında bir euro kuru tespit etti ve €1’i ₺21,60 olarak kabul etti. Oysa serbest piyasada €1, 48–49 lira civarında. Bu fark, ithalatçı firmaların piyasaya ilaç sunmasını zorlaştırıyor. Yani firmalar, mevcut euro kuru ile bakanlığa daha düşük fiyatla ilaç satmak zorunda kalıyor; bunun sonucunda birçok ithal ilaç piyasada bulunamıyor” şeklinde konuştu.

Yalova’da Taşkın Tehlikesine Karşı Dev Yatırım
Yalova’da Taşkın Tehlikesine Karşı Dev Yatırım
İçeriği Görüntüle

“Kur belirleme sistemi değişmeli”

Sorunun çözümü için neler yapıldığından bahseden Çandır, “Biz sorunun eczacılarla ilgili kısmını Türkiye Eczacılar Birliği ve Eczacı Odaları aracılığıyla defalarca paylaştık. Çözüm oldukça net: Yılda bir kez değil, kur belirleme sistemini aylık ya da üç aylık periyotlara yaymak gerekiyor. Böylece firmalar zam beklentisi nedeniyle elindeki ilaçları piyasaya arz etmeme yoluna gitmez. Bugün bakanlığın kabul ettiği Euro kuru ₺21,50, oysa serbest piyasada €1, ₺48. Geçen yıl aynı dönemde €1, ₺38 iken bakanlık 21,5 lirayı kabul etmişti. Yakın zamanda %20 civarında bir güncelleme bekleniyor, fakat bu bile sorunu tamamen çözmeyecek. Ayrıca bu durum, yeni üretilen ilaçların Türkiye’ye gelmesini de engelliyor. Dünyada bulunan her 10 ilaçtan yalnızca biri Türkiye pazarına hızlıca girebiliyor” diyerek dert yandı.

“Türkiye, yüksek teknoloji gerektiren ilaçların üretiminde ne yazık ki geri kaldı”

Türkiye’nin ilaç üretimi noktasında yetersiz kaldığını açıklayan Çandır, “Ne yazık ki yüksek teknoloji gerektiren ürünlerde (nanoteknoloji ile üretilen kanser ilaçları, bazı özel insülinler ve diyabet ürünleri gibi) Türkiye geri kalmış durumda. Tablet, antibiyotik, öksürük şurubu gibi temel ürünleri üretebiliyoruz, ama pahalı ve teknolojik ürünlerde dışa bağımlıyız. Pandemide kendi aşımızı ürettik, ama şu anda grip aşısını hâlâ Fransa ve Hollanda’dan ithal ediyoruz. Üst segment ilaçların üretimi konusunda devlet desteği ve üreticilerle iş birliği şart. Türkiye, kendi ilaçlarını üreterek sağlıkta kendine yeten ve hatta dünyaya yön veren bir konuma gelebilir” ifadelerini kullanarak sözlerine son verdi.

Muhabir: Göktuğ Doğukan Yüksel