Bu yıl ben böyle bir yazı yazmakta zorlandım. Çünkü geçtiğimiz 2012 her alanda geriye gidişin yılı oldu. 2013 için olumlu hiçbir işaret vermedi. Ekonomide, eğitimde, sanayi ve tarımda, hukukta, düşünce özgürlüğünde, iç ve özellikle dış politikada en acısı da terör konusunda on yıl öncesini aramayan var mı?
Bu karamsarlıklar içinde bana 2012’yi anımsatacak üç tarih, az da olsa umut ışığı olarak parladı: 29 Ekim… 10 Kasım… 13 Aralık… Bu günlerde yeşeren filizler 2013 de gelişir meyvelerini vermeye başlar mı acaba?
29 Ekim Cumhuriyetimizin kuruluş günü. Her yıl coşkuyla kutlanan bir bayram günü. 2012 yılında diğer yıllardan çok farklı bir 29 Ekim yaşandı. Ankara, İstanbul ve İzmir başta olmak üzere, aralarında Yalova’nın da bulunduğu birçok yerde insanlar ellerinde Türk bayraklarıyla meydanlara koştu. Kimi yerlerde engellemelerle karşılaşsalar da onbinler Cumhuriyete ve bayrağa bağlılıklarını dile getiren dik duruşlarıyla yürüdüler.
10 Kasım, Cumhuriyetimizin kurucusu, ulu önder Atatürk’ün aramızdan ayrıldığı gün. Her yıl o günde O’nu saygıyla ve özlemle anarız. 2012’nin 10 Kasımı da diğer yıllardan farklı oldu. Onbinler, yüzbinler Ankara’ya koştu. Ellerinde Türk bayrakları ve Atatürk posterleri ile eski meclis binasından Anıtkabire yürümek istediler.
Valilik bir gün öncesinden izin vermemişti, yasak koymuştu. Atalarına bağlılıklarını göstermek, saygılarını sunmaktan öte bir amaçları olmayan yurtseverler, barikatlarla engellendi. Artık alışkanlık haline gelen biber gazı sıkıldı.
Ellerinde bayraklarından başka bir şey olmayan insanlar yılmadı. Geri adım atmadı. Yasakçılar daha fazla direnemedi, barikatlar kalktı. Sevgi seli Anıtkabire aktı. O gün Anıtkabirin ziyaretçi sayısı rekor sayıya ulaştı. Ertesi günü yöneticiler arasında “barikatları kaldır emrini kim verdi” tartışması yaşandı.
Yılın son önemli günü 13 Aralık. Silivri’de beş yıldır süren bir dava vardı. Adı Ergenekon. Sanıkları arasında kimler yoktu. Dönemin Genelkurmay Başkanından başlayıp TSK’nın komuta kademesinde görev yapmış emekli ve muvazzaf üst düzey komutanlara uzayan askerler. Bilim adamları, gazeteciler, milletvekili seçilmiş ama meclis salonuna girememiş yeni siyasetçiler, aydınlar.
Suçları neydi bunların? Ergenekon adı verilen bir örgüte üye olmak. Ne çare ki, böyle bir örgütün varlığı bunca uzun yargılama süresince onca soruşturmaya karşın somut olarak bulunup ortaya çıkarılamamıştı. Yani ortada örgüt mörgüt olmadığı gibi lideri ve kurucuları da yoktu.
İşte 65 i tutuklu 287 sanıklı bu davada sona gelindiği söyleniyor ve o gün, 13 Aralık günü savcı esas hakkındaki mütalaasını okuyacaktı. Yargılananlara destek olmak, adaletsizliği, yargının siyasallaşmasını protesto etmek için binlerce kişi Silivri’ye aktı. Kimler yoktu ki? Her partiden yurtseverler, çeşitli sivil toplum kurumlarının üyeleri, sanatçılar, Baro Başkan ve üyeleri, milletvekilleri.
Yurdun dört yanından yüzlerce otobüsle gelenler yolların tıkanması sonucu iki kilometre yolu yürüyerek kampüse ulaşabildi. Her türlü güçlüğe göğüs geren bu insanlar adaleti arıyordu. Savcı beklenen mütalaasını okuyamadı. Hakim Ergenekonla birleştirilen yeni bir davanın iddianamesini okudu. 17 bin sayfayı tutan iddianamelere bir yenisi eklendi. Milyonlarca sayfalık dosyasıyla dava rekor üstüne rekor kırıyordu.
Sona gelindi derken davanın daha çok uzayacağı anlaşıldı. Ankara Barosu Başkanı Prf. Dr. Metin Feyzioğlu’nun sözleri her şeyi özetliyordu: “Silivri de hukuk kalmamış, adalet iflas etmiştir.”
2012 nin son üç ayının üç ayrı gününde farklı kesimlerden gelen yüzbinlerin ve onlarla gönül birliği içindeki yurda yayılmış milyonların inançları birdi. O da anayasanın ilk üç maddesi ve onları perçinleyen 4. Maddede ifadesini buluyordu.
Madde:1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
Madde:2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, mili dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
Madde:3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanunla belirtilen beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı İstiklal Marşıdır. Başkenti Ankara’dır.
Madde:4- Anayasanın 1. Maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2. Maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3. maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.