Merhaba saygıdeğer okurlarım;

Yalova Kaplıcaları Termal İşletmesinin başına gelenler yüz yapraklı kitaba sığmaz. Ben yine de söz verdiğim gibi özetle de olsa inanılmaz gelişmeleri siz sayın okurlarımla paylaşmak benim asli görevim.

110 sene evvelini baz alarak bugünkü Yalova Kaplıcalarımızın geçmişi 2000 yıllar evveline dayansa da son 100 yılı yaşamış büyüklerimin ve kayda geçmiş dokümanların sayesinde dünle bugünü karşılaştırmak boynumuzun borcu sanırım.

Nedendir bilinmez unutulması ve unutturulması gibi sezinlemelerim ışığında, karanlıkta kalan Yalova Kaplıcalarımızı, yaşım ve beni ben yapan Yalova’mızı Yalova yapan varlığı bir çırpıda yok edilemez.

Dünyanın her köşesine adını yazdırmış kaplıcalarımız şimdi hayatta olmayan kişilerin eseriydi. Bu vesile iile başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere katkıları olan herkese rahmet dilemek geç kalınsa da tekrar tekrar şahsım adına hatırlatmayı bir borç bilirim.

Saygıdeğer okurlarım, söz verdiğim gibi 50 küsür yıl evvel başlayan bazı akılların, dillere destan Büyük Termal Otelinin tadilatı idile taşınmazların ağır ağır yok oluşunu, tadilat giderinin yeniden yapılacak otelin maliyetine yakın olması sonunda yıkım kararı alınarak pansiyon vari bir otel benzeri ve işletme fakirliği sonunda var olan diğer taşınmazların çürümeye terk edilişi, demirbaşların listesini siz sayın okurlarımla paylaşmakta görevim.

Çünkü Yalova Kaplıcaları Termal doğumluyum, yaşım itibari ile Termalimizin talan yıllarını daha iyisini daha güzelini yapacakları umudu ile izledik bugüne kadar.

Bir zamanlar Termal Otelleri Kaplıcaları, Büyük Termal Otelinin 90 odası vardı. Nice insanları konuk eden bu tarihi otel aynı zamanda Türkiye’nin en önemli otellerinden biri idi. Otelin en alt katında kaplıca ve fizik tedavi merkezleri vardı. Yemek salonu direksiz yekpare bir salondu. Terası ile birlikte yaklaşık 700 kişilik bir kapasite idi. Mavi salon ve yemek salonunda her biri 480 kg. ağırlığında olan 3 tane avizesi vardı. (Avizenin bir tanesinin 1968 yılındaki fiyatı 90 bin TL idi). Otel özel desenlerle birinci sınıf mobilya, parke ve halılarla döşeliydi. Mimarı bu otel Türkiye’nin en fazla itina gösterilmiş bir binasıdır diyordu. Devamlı orkestrası bulunurdu, öğle ve akşam yemeklerinde Türkçe ve yabancı müzikler salonu çınlatırdı.

Termal Otelinin unutulmaz bir yanı da mutfağı, nefis yemekleri dillere destandı. Dünya mutfağından örnekler sunulurdu. Otelin mavi salonunda vitrinde sunulan antik Çin vazoları bulunurdu. 1930, 1936 yıllarında yapılmış Ressam Tahsin’in yağlı boya tabloları otelin duvarlarını süslerdi. Yaklaşık 90 personeli vardı. Otel açıldığında ilk 5 personel Rum, Ermeni, Fransız, İtalyan ve Macarlardan oluşurdu. Birçok devlet adamlarının kaldığı bu otel ne yazık ki bugün pansiyon havasındadır.

NOT: Yazımı zenginleştirmek adına otelin şeref defterini okuyup düşüncelerini kaleme alan kralların, kraliçelerin, padişahların, büyük devlet adamlarının isimlerini sizlerle paylaşmak istesem de, varlığından bizzat haberim olmasına rağmen yok olmuş bulamadım. Bu güzide Termal Otelimizin fizyoterapistleri, psikologları, hemşireleri, sıhhi oda bakıcıları, her tedavi sonrası İran Şahı Rıza Pehlevi ve eşi Süreyya kendi resimleri olan altınlar dağıtırlardı. Termal’de TV çekimi yapan ülkeler BBC, İngiltere, Japonya, Kuveyt. Yok olan Termal Otelinin çatal ve bıçakları alttın kaplama idi. Atatürk, Termal’in su şehri olması için Prof. H. Prost’u getirir, profesör ve ekibi 6 ay kalırlar. Termal Oteli bakıma alındığında bir üniversite sağlam diğer üniversite çürük raporu verince çok büyük paralarla tadilata alınan otel, yıkımı içinde tadilat parasının 10 katı ödendiği şaibeleri de maalesef mevcuttur. Tarihi otel yıkıldığında içinde musluk lavabodan başka hiçbir taşınırın olmaması da nazari dikkat çekmiştir maalesef. Otelin birbirinden değerli yağlı boya tablolarının 6’sı o dönemin müdür muavininin bir başka büyük devlet yetkilisinin ricasıyla kendisine verilmiştir.

Türkiye’nin ilk kaplıca ruhsatı Termal’e verilmiştir. Böyle bir mirasın içinde Taş Otel yok oldu, Küçük Otel yok oldu, Çınar Oteli, restoranı, gece kulübü çürüyor. O dönemin nazari dikkat çeken yapısı sinema yok oldu.

Termal Tesislerinde banka vardı, eczane, döviz bürosu, danışma, itfaiye, diyetisyen, diş doktoru, fizik doktoru, tiyatro, fotoğrafçı, kadın-erkek berberi, ayakkabı boyacısı, 2 tane yabancı orkestra, röntgen cihazı, fizik tedavi ünitesi, tenis sahası, futbol sahası, çocuk bahçesi, fırın, kütüphane, hayvanat bahçesi, diskotek, tavukhane, saat kulesi, terzihane, derelerde ördekler, yangın gözetleme kulesi, büfeler, bekçi kulübeleri, arı kovanları, banyolarda tartı aleti, termometreler, masörler, su altı masajları, tazyikli su masajı.

Yesari Asım Ersoy, Termal’de akasyalar açarken bestesini yaptı. Meşhur sanatçıları ağırlayan 3 Kardeşler Gazinosu. Mustafa Kemal Atatürk’ün, Çekoslavakya’da kaplıca tedavisi görürken kaldığı odasını müze yaptılar.

Termal Otelindeki odasını da boşaltıp müşterilere veriyorlar. Habeşistan Kralının hediye ettiği seccadede yok oldu.

Saygıdeğer okurlarım yazmaya kalksam dediğim gibi 100 yapraklı kitap olacak yok olmuşların listesi, inanın yarısını kaleme aldım.

Amacım altın madalyalı suyumuz, çiçeklerimiz, ağaçlarımız kendilerini korumuş, hani derler ya şeker var, un var niye helva yapmıyoruz neden. Üstümüzden Netanyahu’mu geçti akıl sır erdiremiyorum.

Saygılarımla.